“Kimisinde mide, kimisinde baş ağrısı, kimisinde keyifsizlik, kimisinde gerginlik olarak beliren ve bizim Pazartesi Sendromu deyip geçtiğimiz bu duygu, iş hayatı ve kariyerimizle ilgili pek çok şey söyler” diyen Profesyonel Koç Müge Çevik, Pazartesi Sendromu’nun çalışanlar üzerindeki etkisini ve bu sendromu yaşayanların neler yapması gerektiğini anlatıyor.
Pazartesi Sendromu, kurumsal dünyanın ve özellikle beyaz yakanın en fazla yakındığı veya başka bir değişle tüm şikayetlerini topladığı başlığın adıdır. Pazar akşamüstü kendini göstermeye başlayan, takriben pazartesi akşamüstü mesai bitimine kadar süren, her bünyede kendini farklı gösteren stresin dillere dolanmış adıdır. Kimisinde mide, kimisinde baş ağrısı, kimisinde keyifsizlik, kimisinde gerginlik olarak beliren ve bizim “pazartesi sendromu” deyip geçtiğimiz bu duygu bize iş hayatı ve kariyerimizle ilgili pek çok şey söyleyebilir.
Bu stresin semptomlarını doğru tercüme etmek, kendimizle ve işe yüklediğimiz anlamlarla ilgili ciddi farkındalık ortaya çıkarır. Herhangi bir ilişkide -ki kişinin işle de bir alışverişi vardır- bir memnuniyetsizlik, mevcut durumdan duyulan bir rahatsızlık şeklinde belirir.
Sıkıntınız neden kaynaklanıyor?
Pazartesi Sendromu’nu yoğun olarak yaşayan tüm çalışanların, bu konuda temelde nasıl bir sıkıntı yaşadıklarını bulabilmeleri için kendilerine sormaları gereken birkaç soru bulunuyor:
- İş ile ilgili gerçekte memnun olmadığım ne? İçime sinmeyen ne? Patronum mu, yaptığım işin kendisi mi, iş ortamım mı?
- İş deyince bende beliren duygu ne? Haksızlık? Yorgunluk? Ezilmek? Stres? Öfke?
- Bu duygu bana tanıdık mı? Daha önce bir yerlerde yaşadığım bir duygu mu?
Bu soruları kendine sorarak, işiyle ve pazartesi işe başlamakla ilgili temel stres nedenini bulan bir kişi şunu bilmelidir ki; sorunun kökenini bulmak, sorunu çözmekten daha kolaydır. Çünkü bugün yetişkin bilincimizle yaşadığımız hiçbir duygu, ilk kez bu yaşta belirmez. Mutlaka daha önce bir yerlerde öğrenmiş, burada tekrarını yaşıyoruzdur. İş hayatında takdir edilmediğini hisseden birey mutlaka bir yerlerde bunu öğrenmiştir. Kişi kendini değersiz hissediyor; çok çalıştığını, haksızlığa uğradığını, yaptığı işin görülmediğini, kıymetinin bilinmediğini ve hor görüldüğünü düşünüyor olabilir. Tüm bu negatif duygular kişinin hayatının başka alanlarında da mutlaka ama mutlaka tekrar ediyor, işle en belirgin halde ortaya çıkıyordur.
Değişim çağrısına kulak verin
Bu çerçevede ele alındığında yoğun olarak pazartesi sendromu yaşayan, bu yüzden verimsiz saatler geçiren, pazar akşamlarını veya pazartesi sabahlarını kendisine zindan eden bireyler, buradaki değişim çağrısını duymalı. Kendisiyle ilgili farkındalık kazanan, iş hayatında tam olarak neyi sevmediğini, neyden rahatsızlık duyduğunu bulan kişinin istediği şeyi yaratması, aşkla, tutkuyla yapacağı şeyi bulması daha kolay olur.
Sorunun temel kaynağını bilse dahi bazen bunu değiştirmek kişi için çok zordur, çünkü ya o işe mecbur olduğunu düşünüyordur ya da bir şekilde memnun olmasa bile bu stresi yönetmeyi öğrendiği için dışarı çıkıp yeni bir stresle boğuşmaktan daha kolay geliyordur. Bu sorunu yaşayan çalışanlar için tavsiyem, bu sıkıntıyı yaşamayı bir noktada durdurmak için profesyonel destek almaları yönündedir. Çünkü kariyer, ne unvan ne para ne de itibarla ölçümlenebilir. Bana göre kariyer, kişinin kendisini aynı işi bile yapıyor olsa, yıllar içinde nereden nereye taşıdığıdır. Yıllarca aynı sendromu yaşamak, sebebi ne olursa olsun kişinin kendisini hiç geliştirmediğinin göstergesidir.
Yetkinlikleri artan kişinin iş hayatının stresi ile baş etme araçları da zenginleşecek, baş edebileceği stres eşiği de yükselecektir. İş hayatında başarı ve tatminin kol kola ilerleyebilmesi için gerekli bir stres dozu vardır. Bu doz, kişinin sürekli gelişimini ve aldığı sonuçlardan tatmin olmasını sağlar. Ancak bu stres, kişinin sendrom şeklinde iş yapma şeklini ve verimliliği, ilişki ve iletişimi etkiliyorsa, bu durum bir yerde bir sorunun olduğunun en temel göstergesidir.
Pazartesi Sendromu’nun çözümü için ne yapılmalı?
Bu sendromu yaşayanlara en temel tavsiyem, bunu bir fırsata çevirmeleri ve daha keyifle yapacakları, sonuçlarından ve süreçten daha fazla tatmin olacakları, maddi ve manevi olarak dengeden razı olacakları iş hayatını yaratmak için bir fırsat olarak görmeleridir. Stres ve sıkıntı yerine fırsat koyunca, bakış açısı değişecek, çaresizlik duygusu merak duygusuyla yer değiştirecektir. Ancak, tabii ki bunu deneyimlemek söylemek kadar kolay olmayacak, cesaret kadar, irade, bir o kadar da sabır ve azim gerektirecektir.
Bir kez daha altını çizmek isterim ki bu her zaman kişinin tek başına yapabileceği bir şey olmayabilir. Bu konuda çalışan pek çok koç ve uzman bulunuyor. Özetle, eğer baş etmesi güç bir pazartesi bunalımı içindeyseniz, her hafta pazar gününden başlayan ve pazartesi akşamüstüne kadar yönetmekte zorlandığınız negatif duygular sizi ele geçiriyorsa, sorun iş hayatınızda en belirgin olarak ortaya çıkan bambaşka bir olumsuz dinamiğin göstergesi de olabilir. Bu noktada, iş hayatından ve bu duygudan hareketle, yaşamınızın tamamında bir değişim ve iyileşme sizi bekliyor olabilir. Hayat, fırsatları ıskalayacak kadar uzun olmayabilir, kullanın derim.
Yorum yapmak ister misin?