Üyelerine, Amerika’nın ünlü 911 hattı gibi cankurtaran ve ilkyardım hizmetleri sunan Medlife, Türk sağlık sektörüne yeni bir soluk getiriyor.
Önemli önemsiz her tür sorununuz için günün her saati arayabileceğiniz bir doktorunuz olduğunu düşünün. Bir kaza geçirdiğinizde, hastalandığınızda, kısacası sağlığınızın tehlikeye girdiği her durumda dakikalarla ölçülen bir zamanda size mutlaka bir ambulansın geleceğini bilmek rahatlatıcı değil mi? Medlife da tam olarak bu rahatlığı ve huzuru sağlıyor. Şirketin Genel Müdürü Tamer Demirdelen, hem Medlife sistemini hem de bu sistemin pazarlama ağını anlatıyor.
Medlife’ın özel sağlık sigortasından farkı nedir?
Medlife doğrudan hayat kurtarmaya yönelik bir sistem. Kaza yapsanız, alkollü de olsanız, uyuşturucu da kullansanız, suç da işleseniz, kendinizi balkondan aşağı da atsanız o son noktada Medlife sizin hep yanınızda. Medlife’ı diğer tüm sistemlerden farklı kılan şey de bu aslında. Sürekli cebinizde bir doktor olduğunu düşünün. 24 saat boyunca arayabiliyorsunuz. Ve sorununuzun çok önemli olması da gerekmiyor. Diyelim kolunuz ağrıdı, başınız ağrıdı… Büyük küçük her türlü sorununuz için Medlife doktorlarına danışabiliyorsunuz. Şöyle düşünün; çocuğunuzu evde bakıcıyla bıraktınız. Başına bir şey geldiğinde bakıcı sizi arayacak. Sonra siz komşuları arayacaksınız, arabaya atlayıp gideceksiniz. Tüm bu süre içinde hiçbir doğru ilkyardım müdahalesi yapılamayacak. Aynı şekilde yaşlı anne babalarımızı düşünün. Başlarına bir şey geldiğinde ne yapacaksınız? İşte bu sorudan yola çıkarak “Çaresizseniz çare sizsiniz” dedik. Aslında bir acil durum planı sunuyoruz insanlara.
Acil kurtarma sistemi nasıl işliyor?
Medlife, tıpkı “911 RESCUE”da olduğu gibi, 24 saat / 365 gün boyunca kesintisiz hizmet veren ve Acil Müdahale konusunda özel eğitimli doktorların görev yaptığı bir Alarm Merkezi’ne sahip. Türkiye’nin her yerinden bir telefonla ulaşılan Alarm Merkezi’nde kişilerin karşısına bir santral memuresi değil, doğrudan Alarm Merkezi doktorları çıkıyor. Alarm Merkezi doktorumuz, bir acil çağrı üzerine hastanın durumunu öğrendikten sonra, öncelikle ilk anda yapılması gerekenleri hasta yakınlarına anlatıyor ve uygulamayı sürekli olarak takip ediyor. Doktor bir yandan yapılması gerekenleri anlatırken, aynı anda hastanın bulunduğu yere en yakın sağlık birimini de harekete geçiriyor. Acil doktor ya da ambulans doktoruna Alarm Merkezi tarafından ön bilgi aktarıldığından, hastaya ulaşan ekip duruma hazır oluyor. Bulunduğu yerde müdahaleden sonra hasta, uygun koşullarda en yakın sağlık merkezine, doktor nezaretinde ve güven içinde taşınıyor. Gerekiyorsa varılacak hastaneye hastanın durumu hakkında bilgi verilerek, hastanenin acil müdahale için hazır olması sağlanıyor. Ulaşılan sağlık merkezi yeterli donanıma sahip değilse, hasta bir başka merkeze taşınıyor. Eğer kat edilecek mesafe uzunsa ve özellikli hastane ihtiyacı duyuran bir acil durum söz konusuysa, bu durumda hasta hava ambulansı ile daha gelişkin ve yeterli bir hastaneye naklediliyor.
Medlife kurtarma sisteminin yurtdışındaki örnekleri neler?
Aslında yurtdışında senelerdir var olan bir sistemin uzantısı diyebiliriz Medlife için. İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da aynı sistem kullanılıyor. Devletin yanı sıra özel sektör de sağlık hizmeti veriyor. 1996 yılından bu yana tıbbi danışmanlık hizmetleri, ilkyardım hizmetleri. Aslında bizde 112 veriyor bu hizmeti ama tabii ki yetersiz kalıyor ve halkımız mağdur oluyor.
Sizce devletin sunduğu sağlık hizmetleri yeterli olsaydı yine bu sisteme ihtiyaç duyulur muydu?
Tabii ki evet. Eğer öyle olmasa İngiltere gibi gelişmiş bir ülkede bu sisteme kimse üye olmazdı. Kaldı ki Avrupa’da nüfusun yüzde 82’si, hatta ev hayvanlarının yüzde 2’si bu hizmetten faydalanıyor. Altyapı ne kadar iyi olursa olsun devlet ve özel sektör bir arada çalışmak zorunda. Bu her konuda böyle. Devlet zaten birtakım şeyleri dışarıya vermeye çabalıyor. Bazı şeyler devlete yük, kendini küçültüp daha kontrollü birimler halinde çalışması gerekiyor devletin ki, işlevlerini daha iyi yerine getirebilsin. Türkiye’de büyük bir ihtiyaçtı böyle bir sistem. Ambulansların özel sektör tarafından kullanılması daha kaliteli, daha donanımlı bir hizmet sunmaya olanak veriyor.
Şu anda Medlife’a kaç kişi üye?
Şu an 700 bin üyemiz var. Bunlar kurumsal ve bireysel karışık. Başlangıçta portföyümüz kurumsaldı ancak son zamanlarda bireysel üyelerimizin sayısı da artmaya başladı. Bunda hizmetlerimizin çok ucuz olmasının da büyük etkisi var. Medlife’a yıllık üyelik kişi başı sadece 90 dolar. İsteyenler için, sadece acil müdahale değil hastane masraflarını da karşılayan farklı tarifelerimiz de var.
Tüm bu hizmetleri nasıl bu kadar ucuza sunabiliyorsunuz?
Medlife acil durum hizmetleri ayrı, bunların içinde sigorta şirketlerinin güvencesiyle aldığımız hizmetler ayrı. Mesela Ferdi kaza sigortasını Anadolu Hayat’tan alıyoruz. Sağlık hizmetleriniyse Acıbadem Hayat Sigorta’dan alıyoruz. Sayı yüksek olduğu için biz de bu hizmetleri çok ucuza alabiliyoruz. Aslına bakarsanız, Medlife’a üye olduğunuzda bir gruba üye olmuş gibi oluyorsunuz. Bu sistemde herkes kazanıyor.
Ağınızı Türkiye çapına nasıl yayıyorsunuz?
Medlife’ın ürünlerini pazarlayan şirket, NMA. Network sisteminde çalışıyoruz. Zaten NMA Türkiye’nin ilk ve tek network firması. Çok katı pazarlama kurallarıyla çalışıyor. İnsanlara bayilik veriyor ve alt temsilciliklerden de büyük miktarda komisyonlar aktarıyor. Bu yüzden de çok büyük bir hızla büyüyor. NMA Ağustos 2003’te kuruldu ve şu anda yaklaşık 3000 kişi. Bunlar çok yenilikçi sistemler aslında Türkiye için. Şu anda tüm Türkiye’de yeni temsilcilikler ve alt temsilcilikler arıyoruz. İlk bir yılda tüm altyapımızı tamamladık; kurumsal imaj, teknik altyapı, hepsi sağlandı. Biz bir de bayilerimize ofis açma zorunluluğu getirmiyoruz. Çalışmalarını home-office tarzında da yapabileceklerinden kolay yayılıyor. Ayrıca şirketin geneline baktığınızda yardımlaşma, dayanışma ve aidiyet gibi faktörler çok önemli. Eğitimlerimiz çok yoğun bir şekilde sürüyor, hiç bitmeyen bir süreç. Bu motivasyon, bizim sistemimizi diğer sistemlerden ayırıyor. Bize göre bir zincir en zayıf halkası kadar güçlü ve biz tüm halkaları güçlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Ben kendi kendime soruyorum, “Ben olsam bu sistemde çalışır mıydım?” diye. Yanıtım evet ve bu yüzden de içim çok rahat. İnsan zamanının çok büyük kısmını işte geçiriyor. Bu yüzden de oynamaya değer bir oyun yaratmak gerekiyor. Kendim için zevkli hale getirmeliyim ki, çalışanlarım da zevk alsın.
Yorum yapmak ister misin?