AFM Yönetim Kurulu Başkanı ‘Adnan Akdemir’

AFM Sinemaları sinema işletmeciliğinde Türkiye lideri. AFM ayrıca son yıllarda !F Bağımsız Filmler Festivaliyle de büyük ses getiriyor. Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Akdemir, AFM’nin başarısının anahtarının, amatör ruhu korumak ve standartları yüksek tutmak olduğunu söylüyor.  
Adnan Akdemir, ülkemizdeki en büyük sinema işletmelerinden birini yönetiyor. İstanbul Teknik üniversitesi İşletme Mühendisliği’nden 1989’da mezun olduktan sonra ABD’de işletme yüksek lisansı yapan Akdemir için sinema işletmeciliği aslında dede mesleği. Ama o bu konudaki akademik bilgilerini artırmak amacıyla UCLA’da film yapım kurslarına da katılarak film yapımı konusunda da çalışmalarda bulunduktan sonra Türkiye’ye dönüyor ve iş hayatına AFM’de başlıyor. Akdemir, AFM’nin en büyük girişimlerinden biri olan AFM !F Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin başlatılmasında da öncü role sahip.
Başarılı bir girişimcisiniz, bu başarınızı hangi çalışmalarınıza ve özelliklerinize bağlıyorsunuz? Girişimci bir aileden geliyorum. Halen babam ve kardeşimle birlikte aile şirketi amatör ruhuyla çalışıyoruz. Sadece sevdiğimiz, eğlendiğimiz işleri yaptığımız ve işimize aşkla yaklaştığımız için başarılıyız.
Sizce nasıl bir yöneticisiniz?
Fazlasıyla demokratik bir yöneticiyim. Bu özelliğim, yanımda yer alan ekibe çok sorumluluk yüklüyor. Kararları çalışanlarımla beraber almayı, sadece stratejik tercihlerde, zorunlu kalırsam ağırlık koymayı tercih ediyorum.
Sinema sektöründe birçok değişim yaşanıyor. Türkiye’deki sinema sektörü hakkında neler söylenebilir?
Merkezi İstanbul’da bulunan AFM Sinemaları, 1970-1990 yıllarını kapsayan dönemde film gösterimciliğinin yanı sıra, film yapımcılığında da faaliyette bulunuyordu. Ancak 1990’ların başından itibaren faaliyetlerini film gösterimciliği alanında devam ettiriyor. 1990 yılından itibaren AFM, sektörün “cep sinema salonları” konseptiyle büyümesine öncülük etti. Açılan tüm alışveriş merkezlerinin aranan markası oldu. Kaliteli filmlerin, Türkiye’de dünya sinemalarıyla aynı anda gösterime girmeye başlaması ve bu filmleri yabancı distribütörlerin getirmesi AFM’nin farklı bir hareket alanı yaratmasına vesile oldu. Dünyadaki değişikliklerle birlikte son teknoloji ürünü görüntü ve ses kalitesini evlere taşıyan “ev sinema sistemleri”nin kullanılmaya başladığı 90’lı yılların sonlarından itibaren büyük sinema salonu operasyonlarına başladı. Cep salonlarını kapatarak sadece büyük sinema salonlarının yer alabileceği yatırımlara ağırlık verdi. Diğer yandan, Türkiye’de lüks VIP tipteki sinemacılığı da başlattığı gibi bu konsepti birçok şehre yaymayı başardı.
 
“Türk halkına kendi hikayelerinin anlatıldığı filmler sunuldukça sinemaya gitme alışkanlığı olmayanlar bile sinemaya gitmeye başladı.”
 
Sinema işletmeciliğinde yeni trendler neler?
Rekabet her zaman sektörün gelişimini beraberinde getiriyor. Her ne kadar pazarın lideri olsak da pazarı ve sunduğumuz hizmeti daima dünya standartlarının da üzerinde tutmaya özen gösteriyoruz. Yurtdışındaki gelişmeleri sürekli takip ediyoruz. Geçtiğimiz aylarda İngiltere’de gerçekleştirilen ve Türkiye ile AFM’deki hızlı büyümeyi anlatmak üzere davet edildiğimiz RAAM Londra Konferansı’nı ve Las Vegas’ta gerçekleştirilen ShoWest Sinema Fuarı’na katıldık. Münhasırlık haklarını elimizde bulundurduğumuz, sadece AFM sinemalarında bulunan, George Lucas’ın yaratıcısı olduğu THX® sistemi ile görüntü ve ses kalitesini en üst kademeye taşıyoruz. Dünyanın en gelişmiş üç boyutlu IMAX® sinema sistemi ile de sinemaseverlere farklı deneyimler yaşatıyoruz. Sinema izleyicisine sunduğumuz bu sistemler bize büyük ve önemli bir rekabet avantajı sağladığı kadar, taklit edilmesi imkansız bir deneyimi seyircimize sunmamızı sağlıyor.
Korsan yayıncılık konusunda ne gibi tedbirler alıyorsunuz?
Korsan DVD/VCD’ler, sinema sektörünün hızla geliştiği dünyanın diğer ülkelerinde de olduğu gibi, Türkiye’de de büyük bir problem. Bunun üstesinden gelmek için film yapımcıları, dağıtıcı firmalar ve sinema salonu işletmecileri olarak ortak bir mücadele verilmeli. Bu konuda yasal süreç devrede olsa da yürütme istenildiği gibi işlemiyor. Gerekli güç ve tercih devletin elinde olup, biz de AFM olarak bilinçlendirme kampanyalarıyla destek veriyoruz. Bu konuda başarılı operasyonlar yürüten AMPEC, önemli korsan film üreticilerinin hapis cezası almasını ve 2006 yılında film hırsızlığında yüzde 48 azalma gerçekleşmesini sağladı.
 
“Fazlasıyla demokratik bir yöneticiyim. Bu özelliğim, ekibime büyük sorumluluk yüklüyor.”
 
Sektörünüzün şu an en büyük sıkıntısı nedir?
AFM, sektörün birleşmesi için Sinema Salonu İşletmecileri Derneği’nin (SİSİD) kurulmasında öncülük etti. Halen SİSİD Başkan Yardımcısı olarak dernekte aktif görev yapıyorum. Sektörün daha başarılı olmasını ve geliştirilmesini amaçlayan bu tür oluşumlar olmasına rağmen sinema sektörünün sıkıntıları devam ediyor. Sektörde, kurumsallaşamamaktan dolayı önemli problemlerle ilgili birlik sağlanamaması çok büyük bir problem. Bunun dışında film sektörüne destek için toplanan rüsum isimli verginin yarısı filmciden yarısı da sinema işletmecisinden toplanıyor. Ancak bu verginin tamamı film yapımına destek için kullanılıyor. Sinema işletmecilerine de destek verilmeli yada bu vergi tamamen ortadan kaldırılmalı. Türk sinemasının gelişmesi adına film yapımcılarına verdiği desteğin yanı sıra sinema işletmecilerine de destek vermeli. Karşılaşılan önemli problemlerden bir diğeri de bürokrasi. Sinema işletmeleri günümüzde halen “Bar-Pavyon” statüsünde değerlendiriliyor. Bu kapsamda sinema açmak için gerekliliklerden biri olan parmak izi verme zorunluluğunu yabancı bir yatırımcıya anlatmak çok zor.
Türkiye’nin sinema işletmeciliği tarihçesiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
1980’li yıllarda, pazarın çok bölünmüş, dayanışmadan uzak ve sektörün devlet desteğinden yoksun kalmış olması salon sayısının 4000’den 150’ye düşmesine, sektörün yok olmasına neden oldu. 90’larda başlayan yükseliş ise, Türk sinema sektörünün bugün dünyadaki en hızlı büyüyen iki sinema pazarı arasına girmesini sağladı. Türk halkına, kendi hikayelerinin anlatıldığı filmler sunuldukça, sinemaya gitme alışkanlığı olmayan kitlelerin de sinemalara gitmesini sağladı. Geniş kitlelere hitap eden yerli filmlerdeki artış ve bunların gişeye olumlu yansımasının da sektöre büyük katkısı oldu. Dünyada, yerli yapımlarını izleyen ülkeler kategorisinde üst sıralara doğru tırmanan Türkiye, yüzde 51,8 yerli film izleme oranı ile Avrupa’daki en yüksek yerli film izleme oranına sahip Fransa’yı bile geride bıraktı. Türkiye’deki sinemalar bu sayılarla dünyada ABD, Hindistan ve G.Kore’nin ardından yerli filmini en çok izleyen 4. ülke konumuna yükseldi. 2006 yılı rekorlar oldu. Gerek vizyona giren film ve seyirci sayısı, gerekse hasılat açısından önemli gelişmeler oldu. Yaygın sinema ağıyla sektörde yaşanan bu büyümeden en olumlu şekilde etkilenen firmaların başında da AFM geliyor. Hedefimiz, yüzde 70 yerli yapım izleme oranına sahip G.Kore gibi, kendi kaynaklarını yaratan ve bu sağlıklı gelişme ile sürekli büyüyen bir Türk sinema sektörü oluşturmak. Türkiye’de toplam 70 milyonluk bir nüfusun yaratacağı sinema salonu talebinin karşılanabilmesi için yeni yatırımların yapılması zorunlu görünüyor. Avrupa ortalamasına yetişebilmek için 3650 sinema salonuna daha ihtiyaç duyuluyor.
Ev sinemasındaki teknolojik gelişmelerin sinemaya nasıl bir etkisi var?Piyasada her ne kadar ev sineması adı altında bir takım ürünler satışta olsa da, ev sineması teknolojisi ile AFM standartlarında bir sinema salonunun ses ve görüntü kalitesine erişilmesi asla mümkün değil. Dünyada ev sinema sistemlerindeki gelişmeye paralel olarak, dev perde ve büyük salonlara doğru bir dönüş başladı. Nasıl ki her evde mutfak var ama dışarıda da yemek yemeyi tercih ediyoruz, aynı şekilde sinemaya da gitmeye devam edeceğiz.
İşinizin en sevdiğiniz özelliği nedir? Eğlenceli olması, insanları mutlu etmesi.
Geleceğe yönelik projeleriniz neler?
Grup olarak ev dışı eğlenceye odaklıyız. Bu sebeple başlattığımız sinema harici çeşitli iş kollarında da başarıyla Türkiye’nin farklı noktalarında hizmet vermeyi hedefliyoruz.
 
KISA KISA

Ne kadar sıklıkta sinemada film izlersiniz?
Haftada 1-2 defa

Sinemada şu ana kadar en iyi hasılatı yapan film hangisi oldu?
Kurtlar Vadisi Irak (4,2 milyon izleyici)
Hangi web sitelerini düzenli olarak ziyaret ediyorsunuz?
afm.com.tr, Yahoo, Google
En son hangi filmi izlediniz, kitabı okudunuz?
Spider-Man 3, Kanatsız Kuşlar
Favori tatil mekanınız, restoran nedir?Mavi yolculuk, House Café
 

Gazeteci olmak için yola çıkarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Basın Yayın eğitimi aldı. Sektörel yayınlarda tecrübe kazanan, 2007 yılında Kariyer’de Editör olarak çalışmaya başlayan Nogay, 2011’den bu yana Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapıyor.
**İçeriklerimizle ilgili görüş ve önerilerinizi editor@kariyer.net adresinden bize iletebilirsiniz.