Yılda 150 bine yakın başvuru alan Coca-Cola İçecek Türkiye’nin İnsan Kaynakları Direktörü Elif Sezgin, Kariyer.net ve çalışan referanslarının en büyük iki başvuru kaynakları olduğunu aktarıyor.
Coca-Cola İçecek Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Elif Sezgin, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nü tamamlar. Çok severek okuduğu bölümünden daha mezun olmadan iş aramaya başlar ve mezun olur olmaz 1995 yılında Yapı Kredi’de İK Yönetici Adayı olarak işe başlar. Dışbank, Humanitas ve Weyth İlaçları’nda İnsan Kaynakları alanında çeşitli sorumluluklar üstlenen Sezgin, İngiltere ve Dubai’de de görev yapar. Dubai’de bulunduğu sırada Coca-Cola İçecek’ten aldığı teklifle Türkiye’ye dönen Sezgin, 2010’dan itibaren burada görev yapıyor. Şu an 105 kişilik İnsan Kaynakları ekibine liderlik eden Elif Sezgin, kariyeri, tecrübeleri ve hedeflerini bizlerle paylaştı.
Üniversitenin ardından ilk işinizi nasıl, nereden bulmuştunuz? İK alanında çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Üniversitemizi ziyaret edip kendini tanıtan şirketlerin sunumlarına üçüncü sınıftan itibaren katılmaya başlamıştım. O zamanlar iş bulabilme kaygısıyla birçok şirkete başvurmuştum, onlarca mülakata katılmıştım. Çabalarım çok kısa zamanda sonuç verdi, Haziran’da mezun olup Temmuz sonunda işimi bulmuştum. Yabancı danışmanlık şirketlerinde denetim bizim dönemimizin trendiydi ama benim arayışım biraz daha farklı idi. Ne yapmak istediğime dair ilk fikri Koç Holding’in sunumunda İnsan Kaynakları ile ilgili projeleri dinleyince oluşturdum. Bu işin karakterime ve yapmak istediklerime uygun bir bölüm olduğunu anlamıştım. O dönem birçok MT teklifi aldım ama bir tek Yapı Kredi Bankası İK için MT teklifinde bulunmuştu ve ben de onları tercih ettim. Coca-Cola İçecek olarak, biz de bugün üniversite sunumları yapıyoruz, halen daha o dönemde beni etkileyen aktarımları kendi üniversite sunumlarımda kullanıyorum. Üniversite ziyaretlerini sosyal sorumluluk gibi görüyorum, bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak iletişimlerin ötesinde gençlerin kariyerlerine ve gelecek için kendilerini mutlu, başarılı ve verimli kılacak seçimlerine etki edecek bir faydamızın olması bu işin en önemli katkısı diye düşünüyorum.
Banka, ilaç ve hızlı tüketim sektörü alanlarında tecrübeleriniz var, sizi zorlayan bir dönem oldu mu? Bu zorluğu veya zorlukları aşmak için neler yaptınız?
İş hayatında her geçen gün bir adım daha öteye gitmeniz gerektiğine inanıyorum, bu anlamda zorluk her zaman var. İnsan Kaynaklarının zor tarafı ise işimizin duygusal yönü. Bankacılık ve finans sektörü benim için okul oldu, ilaç sektöründe insan kaynaklarıyla işi birleştirmeyi, nasıl stratejik partner olunur kısmını öğrendim. Bu öğrendiklerim, teorik altyapımla bir araya gelerek hızlı tüketim sektöründe hızlı ve doğru hizmetleri sunan bir yaklaşımla İK hizmeti veren bir fonksiyon olarak yapılanmamızı sağladı. Hepsinin ayrı bir yeri var kariyerimde. 1995-2002 yılları arasındaki ekonomik dalgalanma, güvensizlik ortamında çalışmak belki de en zoruydu. En büyük odak işin devamlılığını sağlamak, suyun üstünde kalmak olduğu zaman İnsan Kaynakları açısından çok tatmin edici bir dönem olamıyor. İngiltere’de geçirdiğim 4 yılın ilk altı ayı da, sosyal ve kültürel anlamda adaptasyon sağlamak açısından zorluk çektiğim zamanlar arasında sayılabilir.
Siz kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Kişisel motivasyonum çok yüksek, X kuşağının en belirgin özelliği olarak görüyorum bu durumu. Öğrenmeye, kendimi geliştirmeye yönelik hedefler beni hep motive etti. Yaşanan zorluklara odaklanmak ve bundan demotive olmak çok kolay. Onun yerine zorluğu atlatınca yaşayacağım gelişime ve bunun bana vereceği mutluluğa odaklanıyorum.
Uzun bir İK geçmişiniz var. Bu uzun süreçte sizce Türkiye’de İK anlamında neler değişti?
Çok operasyonel, çalışana yakın olmayan, yasal yükümlülükleri takip eden bir departmandan çalışanların verimliliğini; bağlılık ve mutluluğunu artırmak için çalışan inovatif bir departman haline geldi. Özellikle işi yöneten üst düzey liderlerin İK’nın katkısına olan bakış açısı ciddi bir değişikliğe uğradı.
İnsan Kaynaklarının birçok farklı tanımı var, siz insan Kaynaklarının tanımını nasıl yapıyorsunuz?
İnsan Kaynakları; şirketin en önemli sermayesi ve en büyük rekabet avantajı olan çalışanların daha etkili, daha mutlu ve başarılı çalışabilmeleri için ortam ve kültür oluşturan, bunun için stratejiler, yenilikçi bakış açıları ve yaklaşımları yaratan bir fonksiyon.
Çok yoğun başvuru alan bir şirketsiniz, bu yoğunluk içinden aradığınız doğru adaylara nasıl ulaşıyorsunuz?
Kariyer.net ve çalışan referansları en büyük iki başvuru kaynağımız. Yılda 150 bine yakın başvuru alıyoruz. Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde en doğru adayı bulmaya odaklanıyoruz. İçerden terfiye çok önem veriyoruz, bu sebeple dışarıdan alımlarımızda geleceğin ihtiyaçlarını ön planda tutarak seçim yapmaya çalışıyoruz. Çalışanlarımızın referansları çok önemli çünkü çalışanlarımız çalışma ortamımızı, kültürümüzü, değerlerimizi ve kimlerin bizimle çalışırken hem mutlu hem de başarılı olacağını çok iyi biliyorlar.
İnsan Kaynakları alanında çalışan veya kariyer yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?
İş ve meslek seçimi hayatta alınacak en önemli kararlardan biri. Dolayısıyla gerçekten bu alanda çalışmak isteyip istemediklerini doğru değerlendirmeliler. İşimizin tatminkar birçok yönü olmakla beraber operasyonel ve motivasyon anlamında zorlayıcı tarafları da var. Bizim hedeflerimiz gerçekleştirilmesi zaman alan konular. Sebat edebilmek, başlanan inisiyatiflerin tatmin edici sonuçlarını görebilmek için bekleyebilmek çok önemli. O yüzden bu işi çok severek gönülden yapmak gerekli. İnsan Kaynaklarında çalışmak isteyenler, aynı zamanda pozitif olmalılar diye düşünüyorum. Kurumun enerjisini oluşturan en önemli fonksiyon İK. Çıkacak problemlere olumlu bakış açısıyla yaklaşabilecekseniz, kolay pes etmeyen ve karamsarlığa düşmeyen bir yapınız varsa ve duygusal zekanız yüksekse başarılı olunacağını düşünüyorum. Zaten iş ve hedefler rasyonel yönetiliyor, duyguların da doğru yönetilmesi gereken bir yer İnsan Kaynakları. Buna enerjiniz, isteğiniz yoksa farklı bir mesleğin seçilmesini öneririm. Sabır ve iç motivasyonun yüksek olması ve insanlara kıymet vererek yapılması gereken bir iş bu.
Çok faydalandığım dediğiniz eğitimler mutlaka olmuştur, birkaç örnek alabilir miyiz?
Dubai’deyken aldığım değerlendirme merkezi oluşturma ve uygulama sertifikasyonu eğitiminden, objektif ve sistematik değerlendirme yöntemlerini geliştirmek ve uygulamak anlamında çok faydalanmıştım. Bir de bir yıla yayılan dönemde katıldığım koçluk eğitimi de hem kişisel hem de profesyonel anlamda beni çok geliştiren bir program oldu. Hayat, bakış açısı ve yaklaşım değiştiren bir deneyim olduğunu söyleyebilirim.
Mesleğiniz dışında kendinize vakit ayırdığınız zamanlarda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Yurt dışında yaşadığım dönemler kendime en çok zaman ayırdığım dönemlerdi. O dönemde iş dışında geçirdiğim tüm zamanda yüzde yüz kendime ve yapmak istediklerime odaklandım. Beni en çok zorlayan dönemi ise geçen yıl yaşadım. On üç aylık bir bebeğim var ve iş ile özel hayatımı doğru bir dengeye oturtmak benim için zorlu bir sınav oldu.
İngiltere’de çalışırken bağlı olduğum üst düzey bir yöneticimin oldukça ilerlemiş yaşına rağmen her gün 5 mil koştuğunu öğrenmek bana insanın her istediğini eğer gerçekten yeterli motivasyonu varsa yapabileceğini ve zaman ayırabileceğini gösterdi. Öncelikleri iyi organize etmek lazım, öncelik verince mutlaka istenen şeye zaman bulunuyor. En büyük hobim şu sıralar oğlum. Oğlumla oynayabileceğim oyunları araştırıyor, bebekler ve gelişimleri hakkında bol bol okuyorum. Pek yemek yapabilen birisi değildim ama oğlum için daha damak tadına uygun, sağlıklı yemekler pişirmeye çalışıyor ve çok da zevk alıyorum. Çocuk olmadan önce seyahat etmeyi çok severdim, işim için de çok seyahat ettiğim için hayatımın bir parçası haline gelmişti. Bir de büyük bir film merakım vardı. Vizyondaki filmleri ve festivalleri kaçırmazdım. İlk defa bu sene Oscar’a aday hiçbir filmi görmediğim bir yıl oldu.
Coca-Cola İçecek’in son zamanlarda ajandasında hangi İK projeleri yer alıyor?
Coca-Cola İçecek, 10 ülkeye yayılmış, hızla büyüyen ve gelişen uluslararası bir organizasyon. Dünya çapında yaklaşık 10 bin çalışanımız var, bu rakam ülkemizde de 3 bin civarında. Türkiye organizasyonumuzda satış, dağıtım ve üretim yapıyoruz. Dolayısıyla bir İnsan Kaynakları profesyoneli açısından çok zengin bir ortam. Geçmişe baktığımda burada geçirdiğim 4 yılın bana büyük katkısı olduğunu görüyorum. Özellikle üretim, sendikal ilişkiler ve operasyonel zenginlik çok ciddi bir tecrübe oldu. Coca-Cola İçecek’te 2010 yılından sonra hız kazanan önemli bir dönüşüm var, 2020 hedeflerimiz de o dönemde belirlendi. 2020 vizyonu dahilinde kültürel değişim, liderlik gelişimi ve çalışma ortamının dönüşmesi konuları ajandadayken ben göreve başladım. Bizi biz yapan değerlerimiz, çalışanımızın bağlılığı ve memnuniyeti, doğru yetenekleri doğru zamanda Şirketimize kazandırmak 2010’dan beri odaklandığımız hedefler. Yetenek yönetimi bizim için en önemli konu. Bütün çalışanlarımızı yetenek olarak tanımlıyoruz ve çalışanlarımız için doğru gelişim alanlarını nasıl belirleriz, onları mutlu edecek aynı zamanda şirketle beraber büyümelerini sağlayacak ortamı nasıl yaratırız, nasıl daha iyi geri bildirim veririz gibi konular başlıca odağımız. Organizasyonel Gelişim Forumu (ODF) adını verdiğimiz yöneticilerimizle düzenli toplantılarla bir araya geldiğimiz, bilgi paylaşımları yaptığımız yetenek yönetimi süreçlerimiz var. Bu sürecin daha fazla iyileştirilmesi, daha iyi geri dönüşlerin sağlanması ajandamızda önemli yer tutuyor.
Yorum yapmak ister misin?