Yaşadığımız dijital çağda sürekli bildirimlere açık bir ortamdayız ve akıllı cihazlarımıza her gün onlarca yeni bildirim düşüyor. Bu kadar çok uyarıcının içinde dikkatimizi çeken mesajlar ise genellikle bir hikayeye sahip oluyor. Girişimci, Yazar ve Konuşmacı Perçin İmrek, pandemi döneminde önemi daha da artan dijitalleşme ve hikaye anlatıcılığı konusunda bakın neler anlatıyor?
“Korona iki şeyin gücünü daha da arttırdı: Dijitalleşme ve hikaye anlatıcılığı”
Bu sözü Sinan Sülün isimli, çok sevdiğim bir yazar arkadaşımın bir paylaşımında gördüm. Kendisi de dünyanın en ünlü hikaye anlatıcılarından olan Robert Mckee’nin yıllar önce söylediği şu sözünü paylaşmıştı:
“Dünyada iki şey artık hep hayatımızda olacak: Dijitalleşme ve hikayeleştirme…”
Seneler önceden söylenmiş şu sözün öngörüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu şimdi hep birlikte görüyoruz. Gitgide dijitalleşen dünyada korona, dijitalleşmenin hızını onlarca katına çıkardı. Artık herkes toplantılarını Zoom’dan yapıyor, “Spreadsheet”lerle ortak çalışıyor, evlerinden işlerini yürütüyor, derslerini online alıyor. Dijitalleşme bırakın hayatımızda olmayı, artık hayatımızda olmazsa olmaz bir unsur oldu. Yani Robert McKee’nin ilk öngörüsü doğru çıktı. Bırakın doğru çıkmayı, tahmininin (ve tahminimizin) ötesinde doğru çıktı.
Peki ya hikaye anlatıcılığı?
Dijitalleşme zaten günümüz gereksinimlerini karşılayan, yeni, güncel ve zamanın ruhuyla paralel ilerleyen bir unsur; ama hikaye anlatıcılığı insanların birbiriyle sözlü iletişim kurmaya başladığından bu yana olan bir şey. Peki Robert McKee, bu kadar “eski” bir şeyin güncel ve popüler kalacağını neden düşünüyor?
Aslında tam da bu sebepten ötürü. Hikaye anlatıcılığı atalarımızdan kalan, genlerimize işlemiş bir şey. O yüzden iyi bir hikaye anlatıldığında her zaman durup dinleriz. İyi bir hikaye her zaman kuru bilgiden daha çok dikkatimizi çeker ve biz de iyi bir hikaye anlatıcısıysak insanların dikkatini çok daha rahat çekeriz.
Herkesin konuşmayı sevdiği (bilgi, veri ve didaktik eksenli) dünyamızda, hikaye anlatıcılığı hâlâ az bulunan bir yetenek olmaya devam ediyor. O yüzden zaman geçtikçe hikaye anlatmak bırakın değerini yitirmeyi, tam aksine değerini arttırıyor.
Dijitalleşmenin getirdiği sonsuz ve sürekli iletişim atmosferinde de iyi bir hikaye, önümüzden geçen milyonlarca verinin arasında bir elmas gibi parlıyor. Böyle olunca da üstat McKee’nin seneler önce yaptığı öngörü, fazlasıyla doğru ve tutarlı oluyor. Dijitalleşme ve hikaye anlatıcılığı önemini korumakla kalmıyor, her gün önemini daha da arttırıyor. Bize de bu iki alana biraz kafayı yormak düşüyor. Tabii ki zamanın ruhunu kaçırmak istemiyorsak.
Konuk yazar: Perçin İmrek / Girişimci, Yazar ve Konuşmacı
Yorum yapmak ister misin?