Teleperformance For Fun Festival yarışmasında yaşadıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Filipinler’de sürekli şu cümle duyuluyordu: Masal diyarı gibi. Teleperformance’ın faaliyet gösterdiği tüm ülkelerden en az bir temsilci vardı ve hepsiyle aynı otelde kalmak çok güzel bir deneyimdi. Bir düşünün, Teleperformance CEO’su ve bulunduğunuz ülkedeki yerel CEO veya müdürünüzle aynı yerdesiniz. Bu ne kadar güzel bir değer anlayışıdır. Her sabah beni görüp tanıyanlar yanıma gelip çalışmalarımdan ne kadar çok etkilendiklerini söylüyor ve onları suyun üzerinde nasıl tutup kağıda nasıl yapıştırdığımı soruyordu. Diğer ülke katılımcılarıyla kurduğumuz dostluk ise gerçekten paha biçilmez bir deneyimdi.
Size ödül getiren çalışmanın özellikleri ve bu tasarımın ortaya çıkış süreci hakkında neler söylemek istersiniz? Ana teması nedir?
Ebru sanatında çiçek desenleri oluşturmak çok büyük emek isteyen bir durum. Ben de sevdiğim bir çiçek türü olan bir menekşeyle katılmak istedim. Bir zaman çiçeklerin anlam sınıflandırmasında ne olarak bilindiğine göz atmıştım. Orada alçak gönüllüğü sergilediğini okumuştum. Menekşeye bakınca içimde benzer bir his uyandırdığını fark ettim.
Yarışmada sizin beğendiğiniz çalışmalar oldu mu?
Dans dalında Almanya’dan katılan Teleperformance ekibinin dans gösterisini çok beğendim. Müzik dalında mitolojik bir anlam taşıyan, Filipinlerdeki Teleperformance ekibinin şarkılarına bayıldım diyebilirim. Sanat dalında ise Şili’den katılan kadın ve erkek arasında yıllardır süregelen ve süre gidecek olan doğru kişiyi arama, doğru kişiyi bulma ve aşkı bulma serüvenini anlatan ve aynı zamanda birinciliği kazanan yağlıboya tablosunu çok beğendim.
Bu tip yarışmaların çalışanları iş hayatında daha fazla motive ettiği bir gerçek. Kariyeriniz açısından bu yarışmaya katılmanızın nasıl etkileri oldu?
Sürekli ileriyi ve yüksekleri hedefleyen bir ruhunuz varsa bu tür yarışmalar sizin için bir fırsat kapısı oluşturabilir. Fakat bu, sizin dışınızdaki bir süreci daha göz önüne serer. Siz ne yaparsanız yapın, sizin atlayışlarınızı yöneten daima birkaç yöneticiniz vardır. Etkinlik sonrası ise kendimin gücünün farkına vardım, özgüven kazandım.
Türkiye’de ebru alanındaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her yaştan, her düşünceden, her dinden ve her ulustan insanın katılabildiği eğitim yerleri gitgide artıyor. Ama ebru hala gizemini koruyor. Örneğin, ben de şirkette yapmak istedim ama ufak da olsa bir maliyet ve altyapı gerektiriyor. Bana göre bir hobiyi hobi yapan iki şey onunla geçirilecek güzel bir zaman ve onu rahatça yapabileceğiniz bir alan. Eğer o alandan sıkılıp gitmek istiyorsanız, bu hobi olmaktan uzaklaşır. Yurtdışında ebruya çok fazla ilgi var, bu konuda kitap bile yazılmış.
Çalışmalarını beğendiğin ebruzenler hangileri?
Mustafa Düzgünman ve Necmeddin Okyay birer ekoldür. Sadreddin Özçimi ve Alparslan Babaoğlu ise onlardan sonra gelen günümüz ebruzenlerinden beni etkileyen diğer isimler.
Yorum yapmak ister misin?