Meteorolog Bünyamin Sürmeli 15 senedir yaptığı çalışmalarla Türk insanının hava durumuna bakışını değiştirdi. Eskiden hava durumu tahminlerini yazı tura atmakla aynı tutan kişiler bugün radyoda ve televizyonda ‘Havayı Koklayan Adam’ın tahminlerini bekliyor ve hayatlarını onun ağzından çıkacak tahminlerine göre planlıyor.
Bugün Türkiye’nin en önemli meteorologlarından olan Bünyamin Sürmeli’nin bugün Havayı Koklayan Adam olması aslında biraz rastlantıya dayanıyor. Lisede okurken Sürmeli’nin aklında mühendislik eğitimi almak vardır. Özellikle de İTÜ’de okumak ister. Birçok mühendislik bölümünü yazar listeye. Hatta ilk sırada gemi inşaat mühendisliği vardır, meteoroloji ise son sıralarda yer alır. Kendisinin de ‘kısmet’ olarak adlandırdığı bir şekilde kazandığı bölümün meteoroloji olduğu haberini alır. İşte havaların durumu Sürmeli’nin hayatına böyle girer.
Hayatında daha önce meteoroloji ile bir ilgisi olmuş mu derseniz, hayır cevabını alırsınız. Sürmeli “İnsanlar doktor ailelerden, sanatçı ailelerden gelir. Ben öyle meteorolog bir aileden gelmiyorum. Hava durumuna özel bir ilgim de yoktu.” diyor.
2. sınıfta çalışmaya başlar
Bünyamin Sürmeli sınıf arkadaşlarından önce havayı koklamaya başlar ve bu ilgisi ona mesleğe olan ilk adımını ikinci sınıfta attırır. Sürmeli “Hava tahmini dersi üçüncü sınıfta başlar. Ama ben daha ikinci sınıfta bu alanda çalışmaya başladım. Özel ilgim vardı, üst sınıftaki arkadaşlarımın incelediği modelleri inceliyordum, pek çok şeyi arkadaşlarımdan önce öğrendim. Daha sonra okulun ikinci sınıfının sonlarına doğru radyoya telefonla bağlanarak hava durumu sunmaya başladım” diyor.
2001’de televizyona adım attım
3. sınıfta da radyoya çalışan Sürmeli’ye okulunun 4. senesine başladığında CNN Türk’ten teklif gelir. Böylece radyoyla başlayan yolculuğu televizyonla da devam eder. Sürmeli “O zaman ekranda değildim. Tahminler yapıyordum, grafikler hazırlayıp metinlerini yazıp seslendirmelerini yapıyordum. Haber kanallarında genelde herkes her şeyi yapar. Ben de aynı şekilde olayın hem mutfağında, hem editoryal tarafında, hem de bilimsel ayağındaydım. 3’ünü birden götürüyordum. Bir yılın sonunda haftasonları ekranda haber bülteni içerisinde haftasonu detaylarını vermeye başladım. 1,5 sene sonra bunları ekrana taşımaya karar verdik ve 2001 ortalarında ekranda hava durumu sunmaya başladım.
“Bu benim mesleğim olacak” diye düşünmedim
Sürmeli “Bu eğitime başladığımda hiçbir zaman ‘ben bu işten ekmek yiyeceğim, bu işten para kazanacağım, bu benim mesleğim olacak’ diye düşünmedim. Ben meslek olarak bunu yapacağımı bilsem de mesleğin bu ayağında yer alacağımı düşünmüyordum. Çünkü mesleğin pek çok ayağı var; hidroloji, temiz enerji, baraj yapımı, su işleri gibi pek çok alanda çalışabilirsiniz. Bu işin içerisinde ne yaparım diye düşünürken radyoda hava durumu sunmaya başlayınca bunla birlikte devam etmeye karar verdim.” diyor.
Kar kokusu alıyorum dedim ve …!
Yeni başlayan iş hayatında Bünyamin Sürmeli’ye her gün değişik bir lakap takılır, isimler yakıştırılır ama o en çok bir anda ortaya çıkan Havayı Koklayan Adam unvanını beğenir. Geveze ile radyoda yayın yaptığı bir gün hava günlük güneşlikken ertesi günü kar yağacağı bilgisini verir. “Hiçbir yerde de böyle bir bilgi yok.” diyor ve havanın günlük güneşlik olmasının da kendisini tedirgin ettiğini itiraf ediyor. Lakabını alış hikayesini “Her verdiğim kar tahmininde gece dışarı çıkıp havayı kontrol ederim, yağış başladı mı başlamadı mı diye. Karın bir kokusu olur ya, o kokuyu alıyorum. Geveze ile de konuşurken ‘Dışarıda havayı kokluyorum kar kokusu var’ dedim. İşte ertesi günü adım “Havayı Koklayan Adam” olarak anons edildi. Hepimiz beğendik ve bunla devam etme kararı aldık. 15 senedir bu lakap benimle.” diye anlatıyor.
Doğal davrandığım için marka oldum
Bünyamin Sürmeli bugün kendi alanında bir marka. Çünkü 15 yıldır bu alanın bilinen yüzü olarak birçok insanın hayatına hava durumu kavramını soktu. Peki onun bu alanda bu derece markalaşmasını sağlayan ne? “Bu konuda doğru insan, doğru yer tanımlamasına uygun olduğumu düşünüyorum. Türkiye’de bu konuda ciddi bir açık vardı, hava durumu insanların hayatlarına aldıkları bir şey değildi. Çünkü tutup tutmama ihtimali yazı tura atmakla aynıydı. İnsanlar hava durumunu izleyip dışarı çıkmak yerine, seyretmeyip piyangodan ne çıkarsa düşüncesiyle hareket ediyorlardı. Haber kanalları da yeni açılıyordu. Böyle bir ortamda ve zamanda ortaya çıkmamın illa ki etkisi oldu. Ayrıca bu iş ciddi şekilde yapılınca yaptığınız tahminler hep doğru oluyor. Daha sonra insanlar hava durumunun doğruluğunu öğrenmeye başladıklarında bunu hayatlarına sokmaya başladılar. Yeniliğe çok açık insanlarımız var. Artık insanlarımız hayatlarını hava durumuna göre ayarlıyor” diyor Sürmeli. Ama ona göre asıl onu bugünlere getiren şey tamamıyla doğal davranması. “Ben sadece kendim gibi, doğal bir şekilde insanlara hava durumunu anlattım. 15 yıldır medyanın içerisindeyim. Nasılsam öyleyim. Bunu bilerek yapmadım ama sanırım bu şekilde insanların hayatlarına girebildim. Kendilerinden biri gibi hissettikleri, dokunabildikleri, evlerine kabul edebildikleri bir insan gibi oldum ekranda…”
Atmosferi simule ediyorum
İşin bir de bilimsel ayağını soruyorum: “Nasıl oluyor bu hava tahminleri, nasıl bir teknikle çalışıyorsunuz?” Sürmeli süreci anlatıyor: “Bir model neticesinde bir atmosferin haritası çıkıyor ortaya. Bu modelle atmosferi simule ediyoruz. Çıkan haritayı da analiz ediyoruz. Şöyle ki: bilgisayar yazılımı olan bir modeliniz var. Bu modele gerçek dataları giriyorsunuz. Sıcaklık değerleri ve basınç değerlerini girerek havayı hareket ettiriyorsunuz. Modeli çalıştırıyorsunuz. Model var olan atmosferdeki bileşikler ve coğrafya bilgisinin yanı sıra bu girdiğiniz bilgileri kullanarak size 2 saniye içerisinde 72 saat sonraki atmosfer hareketini gösteriyor. Tabii bir gün 24 saatte değişiyor. Modeli çalıştırıyorsunuz. Bu kadar basınç, bu kadar sıcaklık, bu kadar düşey karışım gibi verilerle 12 saatlik karşılaştırmalar yapıp, meteorolojik bilginizi de ortaya koyarak tahmin yapıyorsunuz. Yerde yağış olursa cinsi şu olur, bu kadar sürede yağar gibi…”
Bu tahminler sürekli revize ediliyor. Sürmeli’nin günün bir saatinde başlayıp bir saatinde biten bir işi yok. Gün gün birbirini takip eden şeyler üzerinde çalışıyor. Sürekli hava tahmini yaptığı modelleri upgrade ediyor. “Belirli saatlerde bu update’lerde yeni bilgilere bakıp bir önceki tahmininizi revize ediyorsunuz, rötuşlarını yapıyorsunuz. Sabah yaptığım tahminleri, öğlende revize ediyorum, sonrasında akşamın bilgileri revize oluyor. Sabah ise bir önceki akşamın tahminleri revize oluyor. Bu şekilde birbirine bağlı olarak devam ediyor.”
Yılın 365 günü çalışıyorum
Bünyamin Sürmeli mesleğiyle insanların hayatlarını olumlu etkilediği an mesleki tatmin yaşadığını söylüyor: “İnsanlar sizin yaptığınız tahminlerle kendi planlarını yapıyorlar. Onların hayatları olumlu etkilendiğinde mesleki bir tatmin yaşıyorsunuz.” İşinin en sevdiği yanı bu Sürmeli’nin. Ama bir yandan tatil bile yapıyor olsa 365 gün mesai yapmanın zor olduğunu söylüyor: “Bu mesleği yapınca her şeyi sürekli takip etmek zorundasınız. Tatile gidiyorum, 15 gün boyunca yatacağım diyemiyorum. Her an havayı takip etmek zorundayım. Tatillerimde sadece her gün traş olmuyorum, kameranın karşısına geçmiyorum. Ama onun dışında yine her gün modellere, tahminlere bakıyorum, sıkıntı varsa revize ediyorum. Gerekirse telefon bağlantılarıyla yayına devam ediyorum. Bu durum mesleğimin gereği, şikayetçi de değilim ama süreklilik arz ediyor olması mesleğimi tahmin edilenden daha zor bir hale sokabiliyor.”
Bünyamin Sürmeli mesleğiyle insanların hayatlarını olumlu etkilediği an mesleki tatmin yaşadığını söylüyor: “İnsanlar sizin yaptığınız tahminlerle kendi planlarını yapıyorlar. Onların hayatları olumlu etkilendiğinde mesleki bir tatmin yaşıyorsunuz.” İşinin en sevdiği yanı bu Sürmeli’nin. Ama bir yandan tatil bile yapıyor olsa 365 gün mesai yapmanın zor olduğunu söylüyor: “Bu mesleği yapınca her şeyi sürekli takip etmek zorundasınız. Tatile gidiyorum, 15 gün boyunca yatacağım diyemiyorum. Her an havayı takip etmek zorundayım. Tatillerimde sadece her gün traş olmuyorum, kameranın karşısına geçmiyorum. Ama onun dışında yine her gün modellere, tahminlere bakıyorum, sıkıntı varsa revize ediyorum. Gerekirse telefon bağlantılarıyla yayına devam ediyorum. Bu durum mesleğimin gereği, şikayetçi de değilim ama süreklilik arz ediyor olması mesleğimi tahmin edilenden daha zor bir hale sokabiliyor.”
İnsanlar onlar için havayı değiştirebileceğime inanıyor
Hepimiz illa ki gün içerisinde bir kere bile olsa hava durumu hakkında etrafımızdakilerle konuşuyoruz. Hatta sohbetlerde konular tıkandığı zaman da genelde havaların durumu koşuyor yardımımıza. “Hava da bugün ne güzelmiş” diye başlarız hemen ya da “Hava da amma berbat”. Bir de hava durumuyla ilgili bir mesleğiniz olduğunu düşünün. İnsanlar hava durumu bültenlerinin dışında Sürmeli’yi hem kanaldan hem de radyodan, hatta bazen kişisel cep telefonundan dahi arıyor ve havanın durumunu soruyor. Sürmeli’ye “Herkesin size havanın durumu ile ilgili bir soru sorması bazen sıkıcı olmuyor mu diye soruyorum” O da “Sorun değil, işim bu” diyor ama bazı durumların kendisi için oldukça sıkıcı olduğunu da dile getiriyor. Sürmeli kendisine sıkıntı yaşatan profili tanımlıyor: “Bazı kişiler öyle bir soruyor ki havanın durumunu, biraz daha zorlasalar sanıyorlar ki hava istedikleri gibi olabilecek. Diyalogumuz şöyle gelişiyor:
– Yarın hava nasıl olacak?
– Yağmurlu olacak.
– Ne, yağmurlu mu?
– Evet yağmurlu.
– Hadi ya yarın yağmur mu yağacak?
– Evet yağmur yağacak.
– Biz Çengelköy’de oturuyoruz, yağmur yağacak yani?
– …
İnsanlar bekliyor ki bana bu soruyu 5 kere sorduğunda “Tamam yarını sizin için parçalı bulutlu olarak değiştirdik” ya da “Bak sana da bugün hava parçalı bulutlu çıktı” diyeceğim.
Bir hava durumu kanalı açmak istiyorum
Onu mesleki hedefi ise bir hava durumu kanalı açmak: “Bundan sonrası için ben de çok net planlar yapamıyorum ama hedefimde bir hava durumu kanalı var. Çünkü bu işin en üst noktası bu. Bunu bir TV altında mı, yoksa kendim tek başıma bir birey olarak mı yaparım bilemiyorum. Dijital ortamda da yapabilirim. Bu dediğim oldukça uzun vadeli bir iş. Bir de şu anda elimde takip ettiğim işleri daha seri daha hızlı yapabileceğim, hayatımda aldığı yeri küçültebileceğim ama tüm bunları kaliteyi bozmadan yapabileceğim yollar arıyorum. Bu işi yaparken anladım ki; insanın kapasitesi çok yüksek, yeter ki bir şeyleri yapmak istesin. Bunun yanında sadece mühendis olunca da bitmiyor iş, doktora da yapmak istiyorum.”
Yorum yapmak ister misin?