Home office çalışma tükenmişlik sendromu yaratır mı?

Pandemi öncesi dönemi düşündüğümüzde “home office” uygulamasının birçok çalışanın hayali olduğunu söyleyebiliriz. Peki, son 1 yıldır büyük bir çoğunluğun evden çalıştığı ve iş/özel hayat dengesini korunmanın daha da önem kazandığı bir ortamda psikolojimizi nasıl güçlü tutabiliriz?

Sana ait bir alanda keyifle, özgürce çalışabilmek kulağa gayet hoş geliyor değil mi? Özellikle pandemi sürecinde hızlıca hayatımızda yer edinen home office uygulaması, hem çalışanlar hem de işverenler açısından birçok konuda avantajlı bir çalışma modeli olarak görülüyor. Fakat bu uygulama doğru bir formatta gerçekleşmezse özellikle çalışan için avantajlar dezavantajlara dönüşebilir.

Home office uygulamasının tükenmişlik sendromu ile bağlantısı var mı?

Tükenmişlik sendromu, günümüzde en yaygın görülen psikolojik durumların başında geliyor. Bu durum daha çok yoğun ve stresli iş hayatı, iş yükünün ağır olması, uzayan mesai saatleri ve belirsizlik gibi olumsuzluk yaratan durumlarda daha çok ortaya çıkıyor. Sürekli negatif etkiye maruz kalan çalışanlarda ise zamanla ruhsal çöküntü hali görülüyor. Yıpranma hissi, enerji azalması, tatminsizlik, yapılan şeylerden keyif alamama, anlamlandırma bozuklukları ve başarısızlık hissi gibi psikolojik düşünceler baş gösteriyor.

Özellikle home office çalışma durumunda sıklıkla karşılaşılan durumların başında;

  • Sınırların kaybolması,
  • Özel ve iş hayatı dengesinin şaşması,
  • Sosyalleşememe,
  • Aşırı yoğun tempoda çalıştırılma,
  • İnsanlarla daha az iletişim kurma,
  • Dış dünya ile bağlantının kopması gibi konular ele alınabilir.

Bu ve benzeri durumlar kişinin psikolojik sorunlar yaşamasına, motivasyon kaybına ve devamında da tükenmişlik sendromu yaşamasına sebebiyet verebilir. Bu süreçte kişilerin tükenmişlik sendromuna yakalanmamaları için yapmaları gereken şeyler ise başlıca şöyledir;

  • Hatırlanması gereken ilk konu farkındalıktır. Kişi çalışmanın bir amaç değil bir araç olduğunu farkına varmalıdır.
  • İş ve özel hayat dengesinin doğru bir şekilde kurgulandığından emin olmalı, aksayan yönler varsa tespit edip çözüme kavuşturmalıdır.
  • Sosyalleşme ile ilgili kısıtlamalar yaşadığımız zamanlarda özellikle farklı iletişim ağlarını genişletmeli ve dış dünya ile bağını kuvvetlendirmelidir.
  • En önemli unsurlardan biri de kişinin kendisine duyduğu saygı ve özeni kaybetmemesidir. Özellikle evin içinde dahi olsa bakımına, giyimine, düzenine dikkat etmelidir; çünkü zihin hangi ortamdaysa onu benimser ve onu yaşar.
  • Zamanlama periyotlarına özen göstermelidir. Çok acil bir durum olmadığı sürece tatil günlerinde kendisine, sevdiklerine, hobilerine zaman ayırmalı, ruhunu ve bedenini dinlendirmelidir.

Unutmamalıyız ki yukarıda bahsettiğimiz konulara özen göstermek bizlerin ve çevremizdeki kişilerin ruh sağlığını korumayı sağlayacak basit ve uygulanabilir önlemlerdir. Her birimizin stresle başa çıkma ve problem çözme yöntemi farklıdır. Daha önce hiç karşılaşmadığımız, çözümü bizlerin elinde olmayan sorunlarla karşılaştığımızda soruna değil çözüme odaklanmak her zaman çıkış kapısının anahtarıdır. Eğer dengeyi doğru kurgulayabilirsek home office çalışmanın avantajları, dezavantajlarından çok daha fazla olacak ve bizleri yıpratmayacaktır.

Konuk Yazar: Gizem Topsakal Acet / İnsan Kaynakları Yöneticisi

Yazara ait diğer yazıları okumak için buraya tıklayabilirsin.

**İçeriklerimizle ilgili görüş ve önerilerinizi editor@kariyer.net adresinden bize iletebilirsiniz.