İş hayatı bir satranç oyunu mu?

degisim“Her adımımı düşünerek atmalıyım. Bir şekilde ayağımı kaydırmak istiyorlar. Onlara fırsat vermemem gerekiyor…” Sürekli bir satranç oyununun içindesiniz. İş dünyasındaki başarının aslında stratejik düşünme üzerine kurulu olduğunun farkında değil misiniz?

“Çok dikkatli olmalıyım. Bu tıpkı bir satranç oyunu gibi. Her adımımı düşünerek atmalıyım. Bir şekilde ayağımı kaydırmak istiyorlar. Onlara fırsat vermemem gerekiyor. Bu toplantıda büyük bir ihtimalle bana finansman işinin neden hala çözülmediğini soracak. Benim ona vereceğim cevap onun bu hamlesini savuşturup benim Genel Müdürün gözündeki değerimi arttırmalı. Sonra…” Ne kadar zor öyle değil mi? Sürekli dikkatli olmak! Sürekli gelecek hamleleri savuşturmak için hazır olmak! Sürekli bir satranç oyununun içinde olmak!
Siz iş hayatında nasıl düşünüyor ya da davranıyorsunuz? Aklınıza geleni söylüyor ya da yapıyor musunuz? İş dünyasındaki başarının aslında stratejik düşünme üzerine kurulu olduğunun farkında değil misiniz? Yoksa, acaba bu yüzden mi basamakları çıkmak o kadar zor oluyor sizin için?

Oyun teorisi ve kullanılan örnekler…
Üniveriste 3. sınıfta almak zorunda olduğum derslerden biri “Oyun Teorisi” idi. O zamanlarda ne kadar önemli olduğunu anlayamadığım bu derste, bütün öğrenciler çok zorlandı, o dönemin en düşük notları alındı. Bazen, bazı konuların önemini anlamak pek kolay olmuyor. Ancak şimdi düşünüyorum da bu teoriyi o zamanlar keşke bize iş hayatından örneklerle anlatsaydı hocalarımız… Eminim daha fazla ilgimizi çeker, iş hayatımızda da faydasını görürdük. Rekabetin söz konusu olduğu durumlarda karar alırken, rakipten daha iyi bir durumda olmak için çeşitli stratejiler üretmek, aslında günümüz iş dünyasının temel amacı değil mi? Karmaşık bir durumdan başkalarından daha kazançlı çıkmaya çalışmak istemiyor muyuz hepimiz? Oskar ödüllü “Akıl Oyunları”, oyun kuramının ana kavramlarından biri olan Nash dengesinin nasıl bulunduğunu anlatır. İzlemediyseniz mutlaka izlemenizi öneririm. Evet, ilişkiler söz konusu olunca stratejiler kurmak önemlidir, karşımızdakinin hamlelerini tahmin etmek ve ona göre hareket etmek çok önemlidir. Bir karar aşamasında en mantıklı kararı vermemizi, dengeyi korumamızı sağlar. Peki ya uzun vadede?

Strateji ve stratejik düşünme…
Strateji, günümüz dünyasının karmaşasıyla ilgili düşüncelerimizi basit ancak planlanmış bir şekilde organize etme şekli olarak tanımlanabilir. Stratejik düşünmeyse kurumunun, takımın ya da işin hedeflerine ulaşabilmek için günlük hayatta neler yapmamız gerektiğini daha geniş ve daha yenilikçi bir bakış açısıyla değerlendiren bir düşünme şekli. Daha uzun vadeli düşünmeyi, daha sistematik ve bütünsel bir bakış açısını gerektiriyor. Sonuçta hedeflediğimiz noktaya ulaşmak için daha sistematik düşünmemiz gerektiğini de unutmamamız gerekir. Analitik düşünmeden farklıdır; taktiklere dayanmaz, mekanik değildir, ya biri ya diğeri prensibi üzerine kurulu değildir. İş hayatında aslında günlük sorunlarla uğraşmaktan uzun vadeli düşünmeye pek de vakit bulamıyoruz, öyle değil mi? Aniden ortaya çıkan bir sorun ya da kriz aslında uzun vadeli hedeflerimize doğru ilerlemekten alıkoyabiliyor bizleri… Ya da rotamızı tamamen farklı bir yerlere çevirmemize sebep olabiliyor bazen. Özellikle kurum açısından bakarsak bunun bedeli uzun vadede çok ağır olabiliyor. Şirket vizyonundan uzaklaşıyor, nereye gideceği belli olmayan bir gemi gibi açık sularda gezinmeye başlıyor. Sonra da karşılaştığı fırtınaların birinde batıyor.

Stratejik düşünme biçimi vazgeçilmez olmalı
Sadece kurumlar açısından değil, bireyler yani bizler için de çok önemli stratejik düşünme biçimini hayatımızın vazgeçilmezi kılmak. İş hayatına başlarken bir hedefiniz vardır, uzun vadede gelmek istediğiniz bir yer. Ama bu hedefe ulaşmak için, atmanız gereken adımlar, almanız gereken eğitimler, geliştirmeniz gereken yönleriniz var. Ancak iş hayatının günlük temposuna kendinizi kaptırıp, sadece o an yaptığınız işe kendinizi verirsiniz. Hedefinizi aklınızın bir köşesinde durur ama kısa vadede başarı olmak uzun vadeli hedefe ulaşmaya çalışmanızı engeller. Ne kadar tanıdık değil mi? Eminim sizinle birlikte çalışan ya da çalışmaya başlayan gençlerin pek çoğunda gözlemliyorsunuzdur bunu. Acı ama malesef yaşanan bu. Sadece iş hayatında değil aslında özel hayatımızda da çok önemli ve geçerli bir düşünme şekli stratejik düşünme. Evlenirken hedefiniz nedir? Peki saçma sapan konularda karşınızdakini kırarken bu hedef gözünüzün önüne gelir mi hiç? Ya da çocuğunuz söz konusu olunca? Mutlu, başarılı, sağlıklı bir çocuk yetiştirmeyi hedefleriz ama okul hayatı söz konusu olunca mutluluk ve sağlık unutulur. Kısa vadeli başarı-o sene yüksek ortalama ya da o sınavdan iyi bir not- için uzun vadede onu başarılı kılacak sosyal, sanatsal ya da sportif aktiviteleri feda ederiz. Bu şekilde düşünmek insana kendisini pek de iyi hissettirmiyor, ne dersiniz?

Stratejik düşünme süreci hakkında…
Diyelim ki uzun vadeli, yenilikçi ve stratejik bir düşünme biçimini uygulamaya karar verdik. Nasıl yapacağız bunu?
Stratejik düşünme süreci 4 adımdan oluşur. Bu adımlarda cevap aramanız gereken sorular şunlardır:
• Nerede olmak istiyorsunuz?
• Oraya ulaştığınızı nasıl anlayacaksınız?
• Şu anda neredesiniz?
• Bulunduğunuz yerden olmak istediğiniz yere nasıl ulaşırsınız?

Bu süreç esnasında tabii ki kendinize belli aralıklarla sormanız ve cevabınıza göre izlemeniz gereken yolu değiştirmenizi gerektirebilecek bir soru daha var… Gelecekte çevrenizde neler değişecek ya da değişebilir?
Aslında süreç basit görünüyor değil mi? Şu anki durumunu ve gelecekteki hedefini belirle. Başarı kriterini seç. Yol haritanı yap. O yolda yürürken olası değişiklikleri kontrol et ki, yeni duruma hemen ayak uydurabilesin. Gerçekten bu kadar basit mi? Ekonomik kriz, belirsizlikler, stres, öfke, baskılar, özel hayatımızdaki değişiklikler… Bu kadar çok sorunun arasında hedefime ulaşmam için öğrenmem şart olan ikinci yabancı dili öğrenmeye nasıl zaman ve para ayırabilirim ki? İşte hedefinize ulaşmanın sizin için ne kadar önemli olduğu, sizi ne kadar heyecanlandırdığı bu noktada ortaya çıkıyor. O çok istediğiniz yere ulaşmak için bugün neler yaparsınız ya da nelerden vazgeçersiniz?

Yaptıklarınız ve amacınız paralel mi?
Bir süre önce tanıştığım hayatının her alanında çok başarılı olmuş Amerikalı bir iş kadını bana bunu nasıl yaptığını anlatmıştı. Özel hayatında ve iş hayatında kendisine hedefler koymuş. Zaman, enerji ve para kaybını engellemek için sık sık kendisine şu soruyu sormuş: ”Şu anda yaptığım şey ulaşmak istediğim amaçlara hizmet ediyor mu?”  Siz şu anda günlerinizi nasıl geçiriyorsunuz? Yaptıklarınız, ulaşmak istediğiniz hedefe giden yolda yapmanız gerekenlerle örtüşüyor mu? Yoksa günlük sorunların ortasında kayboldunuz ve geleceği düşünmekten vaz mı geçtiniz?

**İçeriklerimizle ilgili görüş ve önerilerinizi editor@kariyer.net adresinden bize iletebilirsiniz.