Sadece vazgeçilmezlerin ayakta kalacağı zor zamanlardan geçiyoruz. İşimizi, süreçlerimizi, maliyetlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Peki vazgeçilmez olmanın sırrı ne?
Kendisi gibi diğerlerinin de yönetim toplantısından çıkan müdürlerinin yüzünü incelediğini, durumun vehametini tahmin etmeye çalıştıklarını farketti. Canı acıdı birden… Yıllardır bu şirkette çalışıyordu; tıpkı diğer arkadaşları gibi… Ekonomik krizin tüm dünyayı etkilediği gibi Türkiye’yi de etkilemeye başladığının, şirketin daralan talep karşısında zorlandığının ve alınan önlemlerin yetersiz kaldığının farkındaydı. Son başvurulacak adımlardan birinin işten çıkartmalar olacağını biliyordu, tıpkı diğerleri gibi. Sadece an meselesi demişti biri o sabah. Şimdi müdürlerinin yüzü o anın geldiğini gösteriyordu. Acaba kim gidiyordu? Ya kendisi olursa? Ailesine ne diyecekti? Nasıl geçineceklerdi? Çocuklarının eğitim masraflarını düşündü…kirayı, telefonu, doğalgazı, elektriği ve diğer zorunlu giderleri…
Peki ya siz? Hiç düşünmek zorunda kaldınız mı bu konuda? Geçmişte? Ya da belki bugün, şimdi, şu anda aklınızda tam olarak bu vardı… Ya şirket küçülürse? Ya kapanırsa? Ya işten çıkartılırsam?
İşimizi kaybetmemek için…
İşinizi kaybettikten sonra neler yapmanız gerekiyor, bu travmanın üstesinden nasıl geleceksiniz? İşinizi kaybettikten sonrası önemli bir konudur ama ondan önce, daha da önemli bir konu var üzerinde düşünülmesi gereken ve sorulması gereken bir soru: Acaba işten çıkartılmamak için yapabileceğim bir şey var mı? Bu soruya ancak şu şekilde cevap verebilirim: Hiçbir şirket tamamen kapanmadığı ya da bir iş ünitesini komple kapatmadığı sürece bütün çalışanlarını işten çıkarmaz. Yönetim bu süreçte bir seçim yapar. Eğer bu seçimin hangi kriterlere dayandığını biliyor ve bu konuda önlem alabiliyorsanız, işten çıkarılanlar listesinde adınız yer almaz. Bu konuda aslında tek kriter şirket için hangi çalışanın daha faydalı olduğu ve şirkete daha fazla değer kattığıdır. Peki ama biz bu kriteri karşılıyor muyuz? Ya da daha doğru bir soru: Yönetim bizim bu kriteri karşıladığımız düşünüyor mu? Peki biz onların buna inanması, yaptıklarımızı, tüm o çalışmalarımızın farkına varması için neler yapmalıyız?
Size ilk tavsiyem olabileceğinizin en iyisi olmanızdır. İşinizi gerçekten yanlışsız ve iyi yapmanız, hızlı olmanız inanılmaz önemlidir. Üzerinize düşen sorumlulukları, iş tanımızın gereğini mutlaka yerine getirdiğinizden emin olun. Hatta işinizi daha da zorlaştırın. Kimse kolay kolay fazladan sorumluluk almak için istekli olmaz. O kişi siz olun. Ancak talip olduğunuz işlere dikkat edin. Mümkün olduğunca önemli, mali tabloları etkileyebilecek projelere dahil olmaya çalışın. Sorumluluklarınız arttıkça, o kadar daha az vazgeçilebilir olursunuz. Diğer taraftan bir başka yöntem de kendinizi sürekli olarak geliştirmeye devam etmektir. İş saatleri dışında, işinizi geliştirmenize yardımcı olacak bir kurs sizin gelişime açık olduğunuzu ve ileride daha fazla sorumluluk alabileceğinizin bir göstergesidir. Bu arada çözüm odaklı olmak, sorunları büyütmemek, zor da olsa pozitif olmaya çalışmak, şirketin atmosferine olumlu bir katkıda bulunmak ve dedikodulardan uzak durmakta en az yukarıda yazılanlar kadar önemlidir. Kim yanında sürekli şikayet eden, negatif bir insan ister ki?
Bir başka önemli konu da başarınızı ya da yaptıklarınızı sayılara dökebilmektir. Satış ya da üretim gibi disiplinlerde çalışıyorsanız bu gerçekten kolaydır. Ne sattığınız ya da ne kadar ürettiğiniz, başka bir deyişle şirkete ne kadar para kazandırdığınız net bir şekilde görünür. Ancak İnsan Kaynakları ya da Mali İşler gibi bölümlerde çalışanlar da en azından işlerini ne kadar verimli bir şekilde yaptıklarını ortaya koyabilirler. Örneğin İnsan Kaynaklarında çalışıyorsanız, bu durumda aslında o işi yaparken gösterdiğiniz özen sayesinde daha az maliyetle organizasyonlar düzenlemiş olduğunuzu, verdiğiniz eğitimlerle verimliliğin ne kadar arttığını kesin olmasa da sayılarla ifade edebilme şansınız var. Bu tür zamanlarda insanları ikna edebilmek için rakamlar en etkili araçtır.
Bu arada, yıllardır aynı iş yerinde çalışıyor, aynı işi yapıyorsanız, süreçleri ve sistemi sorgulamak aklınıza gelmez. Oysa belki de bu sorgulama bugün size işinizi kazandıracaktır. Yönetim için önemli olan giderlerin azalmasıdır, sizin ya da arkadaşlarınızın işten çıkartılmanız değil. Dolayısıyla işvereninize farklı bir formül sunabilirseniz, bazı şeyler değişebilir, ne dersiniz? Eğer başkaları düşünemeden siz gelirleri arttırmak ya da maliyetleri düşürmek için, bu size fazladan bir avantaj kazandıracaktır. Bazen sadece bu yolla size ödenen maaşı çıkarabilirsiniz. Sorular sorun: bazen size ilk anda aptalca gelseler bile mutlaka sorular sorun. Belki daha önce o soru hiç sorulmamıştır, bunu bilemezsiniz. Sorgulayın: Unutmayın fark yaratabilmek için olaylara farklı bir bakış açısıyla bakmak ve analiz edebilebilmek gerekir.
Ya işini kaybedenler?
Elinizden gelen harşeyi yaptınız ama diyelim ki şartlar değişti ve hiç temenni etmememize rağmen, siz de işinizi kaybedenler arasında yerinizi aldınız. Peki şimdi ne yapmanız gerekiyor? Bu durumda size imkansız gibi görünebilir ama ilk tavsiye başınızı dik tutmanız, moralinizi bozmamanız olacaktır. Eşiniz, aileniz sizin kadar hatta sizden daha endişeli olabilir. Arkadaşlarınız ise kendi işlerini kaybetmemekle meşgul olacaklardır. Diğer taraftan hepsi kendilerini size destek olmak zorunda hissedeceğinden, ihtiyacınız olandan daha fazla öneri ve tavsiye alıyor olacaksınız. Rahatlamak için ilk yapmanız gereken, onlara teşekkür edip, kendinizi iyi hissettiğinizi söyleyerek, daha fazla üzerinize gelmelerini engellemektir. Asıl olan, kendinize bu konuda paylaşımlarda bulunabileceğiniz bir grup oluşturun. Sizin gibi iş aramakta olan arkadaşlarınızla bilgi alışverişinde bulunun. Sizi en iyi onlar anlayacaktır.
Bu arada pek çok kişinin yaptığı bir hata var ki onu yapmamak çok önemli. Geceleri sabaha kadar oturup ondan sonra da geç saatlerde kalkmak sizin disiplinli bir şekilde iş aramanıza ve iş bulmak için yapmanız gereken en önemli aktiviteye yani sosyalleşmeye engel olacaktır. Sanki işe gidiyormuş gibi erken bir saatte kalkıp, sanki dışarıya çıkacak gibi giyinip gününüzü planlayın. Hareketsizlik tembellik ve güvensizliği beraberinde getirir. Sabah trafikte saatler harcamayacağınızı düşünerek bunu belki biraz spor yaparak, kendinize bakarak da değerlendirebilirsiniz. Dinç ve sağlıklı olmak bu durumda sizin için bir avantaj olacaktır. Bu konunun içinde şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bütün gününüzü televizyon başında geçirmeyin. Bu durum evinden dışarıya hiç çıkmadan kapısının çalınıp beyaz atlı prensin gelmesini bekleyen hayalperest bir kızın yaklaşımından farklı olmayacaktır. Israrla ve disiplinli bir şekilde iş aramaya devam etmelisiniz. Bunun için internet iyi bir araç. Diğer taraftan sosyal çevrenizi de arayarak onlara iş aradığınızı söyleyin, onları ziyaret edin. İşinizden ayrıldığınız anda insanların size ulaşabileceği iletişim detaylarınızı onlarla paylaşmayı unutmayın. Sosyal iletişim ağlarına üye olun. Unutmayın tanıdığınız her insan bir kazançtır. Bizler sosyal varlıklarız. Birbirimiz destek olarak hayatlarımızı sürdürürüz. O yüzden çevrenizi genişletmeniz, ‘networking’ yapmanız sizin için hayati derecede önemlidir. Bunları yaparken, bir yandan da kendinizi geliştirmeye devam etmeniz gerekiyor. Özgeçmişinizi gözden geçirin. Oraya ekleyebileceğiniz herşey sizin için bir artıdır. Bilgisayar bilginizi, İngilizcenizi geliştirin. Bunun için mutlaka ücretli bir kursa gitmenize gerek yok. İnternetten bu konuda pek çok bilgi edinebilirsiniz. Tabii ki aynı zamanda harcamalarınız da gözden geçirip, mutlaka gelir/gider düzenlemesi de yapmanız gerekiyor.
Herşey insan için…
İşinizi kaybetmek kolay değildir. Ama hayatın sonu da değildir. Geçmişinize dönüp bir bakın, kimbilir ne sorunların üstesinden geldiniz… Bunu da aşacaksınız Önemli olan olumlu bakış açısını hep koruyabilmek… Israrla, vazgeçmeden devam etmek… Önceliğimizi en iyi şekilde belirleyebilmek. Unutmayalım ki herşey insan için. Çevremizde sevdiklerimiz oldukça, sağlığımız yerinde oldukça çözülemeyecek hiç bir sorun yoktur…
Vazgeçilmez olmak için ne yapmak gerek?
* Olabileceğinizin en iyisi olun. İşinizi gerçekten yanlışsız ve iyi yapın, hızlı olun.
* Üzerinize düşen sorumlulukları, iş tanımızın gereğini mutlaka yerine getirdiğinizden emin olun.
* İşinizi daha da zorlaştırın. Fazladan sorumluluk alın.
* Talip olduğunuz işlere dikkat edin. Mümkün olduğunca önemli, mali tabloları etkileyebilecek projelere dahil olmaya çalışın.
* Kendinizi sürekli olarak geliştirmeye devam edin. İş saatleri dışında, işinizi geliştirmenize yardımcı olacak bir kurs, sizin gelişime açık olduğunuzu ve ileride daha fazla sorumluluk alabileceğinizin bir göstergesidir.
* Çözüm odaklı olun. Sorunları büyütmeyin, zor da olsa pozitif olmaya çalışın. Şikayet etmeyin.
* Şirketin atmosferine olumlu katkıda bulunun, dedikodulardan uzak durun.
* Süreçleri ve sistemi sorgulayın, maliyeti azaltacak bir uygulama bulmaya çalışın.
* Başarınızı, katkılarınızı rakamlara dökün.
Kariyer Dergi Aralık 2008
Yorum yapmak ister misin?