Kariyer yapmak maratona benziyor

Almanya merkezli European Telecommunication Holding’in CEO’su Şevki Kuyulu aynı zamanda Türkiye Millenicom’un kurucusu. Yöneticilik kariyerini maratona benzeten Kuyulu, kariyerin uzun ve zorlu bir süreç olduğunu söylüyor. Şevki Kuyulu, bu süreçte çok çalışma, işe önem verme, doğru işler yapmanın yanı sıra sabretmenin de çok önemli olduğunu vurguluyor.

Almanya merkezli European Telecommunication Holding’in CEO’su Şevki Kuyulu aynı zamanda Türkiye Millenicom’un kurucusu. Yöneticilik kariyerini maratona benzeten Kuyulu, kariyerin uzun ve zorlu bir süreç olduğunu söylüyor. Şevki Kuyulu, bu süreçte çok çalışma, işe önem verme, doğru işler yapmanın yanı sıra sabretmenin de çok önemli olduğunu vurguluyor.

Ankaralı olan Şevki Kuyulu, ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra kısa bir süre mühendislik yapar ve ardından kariyerine satış alanında yön verir. Satış temsilciliğinden başlayarak CEO’luğa kadar yükselir. Yurtdışı tecrübesini artırmak isteyen Kuyulu, E.T.H AG’den gelen teklifi kabul ederek kariyerine farklı bir alanda yön verir. E.T.H. AG’deki çalışmalarının devamında Millenicom’a kuruculuk eden Kuyucu 8.5 yıl boyunca aynı görevde  çalışmalarını sürdürür. Şevki Kuyulu; kariyer hikayesini ve E.T.H’deki çalışmalarını anlattı. 

İş adamlığının özü satış
Öncelikle; çalışkanlık, işe önem verip, gelişmelere açık olup iyi niyetle çok çalışmak çok önemli. Bunlar için başarının anahtarları diyebiliriz. Bunun dışında satış yapmayı bilen ve satışın dinamikliğini iyi anlayan kişilerin işadamlığını ve şirket dinamiklerini daha iyi anladıklarını düşünüyorum. Satış temsilciliği üst düzey ilişkiler kurmayı ve bazı tecrübeleri kopyalama fırsatı veriyor. Satış temsilcisi olduğum dönemde milyon dolarlık satışlarla ilgilendiğimden hep genel müdürlerle irtibat halindeydim. Bu sayede birçok şirketin nasıl çalıştığı ve nasıl kar ettiği hakkında bilgi sahibi oldum. Üst düzey yöneticilerle ilişkide olduğum için karar mekanizmaları hakkında bilgi edindim. 

Yeni ürünlere, projelere odaklandık

Almanya merkezli E.T.H. 1998 yılında kuruldu, ben 2001 yılında çalışmaya başladım. İşe ilk başladığımda şirketin işleri çok yolunda gitmiyordu. Öncelikle şirketi nasıl toplayacağımızın planını yaptık. Çalışan sayımızı azaltmak zorunda kaldık ve şirket hedeflerini yeniden belirledik. Ardından bir kısım ürünlerden çıktık, farklı ürünlere odaklandık. Şirketi yeni ve doğru olduğuna inandığımız bir alana taşıdık. 2004 yılında serbestleşme kanunun çıkmasıyla birlikte alternatif telekom operatörü olarak Türkiye piyasasında yer almaya başladık. Almanya’da edindiğimiz tecrübeleri Türkiye’de uygulamaya başladık. Ondan dolayı da diğer şirketlere göre daha karlı ve verimli bir yapıya sahip olduk. Millenicom olarak teknolojinin izin verdiği ve pazarın ihtiyaçları çerçevesinde doğru ürünleri doğru zamanda piyasaya çıkarmayı hedefliyoruz. Ürünlerin yüksek teknolojiye sahip olması veya çok ucuz olması çok önemli değil, faktör sadece. Önemli olan alternatif yapılara kadar kaliteyi sunabiliyor olmanız. Bu yüzden önce arama kartı yapabiliyorduk onu yaptık, çok büyük bir pazar olmasa da lider olduk bu piyasada. İkinci ürünümüz call shop’lar ve üçüncü ürünümüz 1045 oldu.  1045’i çıkararak sektöre yol gösterdik, öncülük yapmış olduk bu da bize avantaj olarak döndü. Daha kalabalık bir nüfus, bizim gibi şirketlerin kendilerine ne gibi faydalar sağlayacağını öğrendi. Pazarda ilk olmamız nedeniyle pazarın yaklaşık yüzde 80’ine sahip olduk, 2 milyonu geçen sabit telefon numarası bizim servisimizi kullanıyor. Yakın zamandaysa Doping ADSL2+ ürünümüzü lanse ettik. Aynı fiyata 2 katı hız sunuyoruz, bireysel ve kurumsal müşterilerimize. Bundan sonraki yakın dönem planımız müşterilerimize tek faturada iç içe geçmiş ADSL ve telefon hizmeti sunmak. 

Hedefimiz ilk iki içinde yer almak

Başarımızı ilk başta karlılıkla ölçeriz. Bunun dışında bence en önemli ölçüt pazarda ilk iki içinde yer almak. Şu ana kadar Doping ADSL2+ dışındaki ürünlerimizde lideriz. Bilinçli bir tercihle sadece Doping ürünümüzde piyasaya geç girdik. Bunun sebebi de kendi alt yapımızı kurmak istememiz oldu. Kendi alt yapımızı kurduğumuz için ürün konusunda inisiyatifimiz var, müşteri servisinde çok iddialıyız. 

Krizde dengede kaldık

Krizin bize iki etkisi oldu. Telefon görüşmeleri açısından bakarsak mevcut müşterimizin telefon kullanımı düştü. Bunun yanında “Bizi kullan, tasarruf et” söylemimiz dikkat çekti. Bu da bize yönelik ilgiyi arttırdı, daha fazla sattık böylelikle planladığımız bütçeleri tutturduk. Sektörümüzde çok büyük oyuncular var, biz onlarla rekabet etmek zorundayız. Hızlı hareket edip, hizmetimizle fark yaratmalıyız. Doping ADSL2+’la birlikte ürün gamımızı neredeyse tamamladık. Bir ürünümüz daha kaldı. O da birkaç ürünün birleşmesinden oluşan bir ürün olacak. Ondan sonra da satış ve pazarlama aktivitelerimize hız vereceğiz. Hedeflerimizi revize edip bir rutine oturtacağız.  

Ara ara rutinin dışına çıkmak lazım

Almanya- Türkiye arası çok sık seyahat ediyorum, iki ülkeli yaşıyorum diyebilirim. Çok fazla uçakla seyahat ettikten sonra uçuş kotanız doluyor, bir süre sonra artık uçmak istemiyorsunuz. Ben de bu durumu yaşıyorum. Zaman yaratıp, rutinin dışına çıkarak 1 aylık bir tazelenme süreci benim için iyi olabilir diye düşünüyorum. Özel hayata yönelik planlarım arasındaysa ilk sırada oğlum var. Onun daha iyi yetişmesini sağlamak için daha fazla kafa yormak, onunla zaman geçirmek istiyorum.

Hafta sonlarını kendime ve aileme ayırıyorum

Hafta içi yoğun bir tempoda çalışıyorum ama yorulmuyorum açıkçası. Hafta sonlarını ise kendime ve aileme ayırıyorum. Çalıştığım hafta sonu ayda bir kereyi zor geçer. Hafta sonu çalışmalarım; takip eden haftada yönetim kurulu toplantısı, sunum veya basın toplantısına hazırlanmam gerektiğinde oluyor. O zamanlar ya evden ya da ofise gelerek çalışıyorum. Mümkün olduğunca da hafta sonları çalışmak istemiyorum, dinlenip haftaya zinde başlamayı tercih ediyorum.
Sektöre yönelik tüm raporlar yakın takibimde
Bilgilerimi güncel tutmak için telekomünikasyon sektörüne yönelik rutin aldığımız raporları takip ederim. Türkiye’de tüm medyayı takip ediyoruz. Buna benzer uygulamayı Almanya’da da yapıyoruz, Almanya aslında bizim için önemli bir kaynak. Almanya’daki telekomünikasyon pazarı Türkiye’nin 5 yıl önünde gidiyor. Orada yaşananlar, değişiklikler buradaki çalışmalarımıza ışık tutuyor. Sektörümüzü ilgilendiren, yeni olduğunu düşündüğümüz durumları, gelişmeleri inceliyoruz. Bir de bu sektörde yeni uygulama başlatan ülkeler oluyor, onların ne yaptıklarını yakından takip ediyorum.

Başarı sabır gerektirir

Mezun olunca aynı zamanda mezun olanlarla yarış içine giriliyor. Oysaki kariyer, 100 metre yarışı değil aslında bir maraton. Bazen bazı pozisyonları kabul etmemek daha iyi oluyor. Çünkü o görevi yapacak yeteneğiniz yoksa, görevi erken aldığınız için başarısız olursunuz. Sindire sindire gitmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Başarılı olmak için gelinen pozisyonda başarıyı yakalayabilecek olgunluğa ve altyapıya sahip olmak lazım. Yukarı doğru adım adım çıkılıyor. Çok çalışma, işe önem verme, doğru işler yapmanın yanı sıra sabretmek, beklemek de çok önemli. Yöneticilik demek belli bir sorumluluk vermek demek, bunun için o kişiye güvenmek gerekiyor. Güvense zamanla, yaptığınız diğer işlerin referansıyla oluşuyor. Elbette yukarıdan gelen yöneticiler oluyor ama işin doğası adım adım tırmanmak. 

Takım sporu yapanlar, takım başarısının önemini iyi bilir

İşe alımlarda öncelikle eğitime dikkat ederim. Eğitim hem altyapı hem zeka göstergesidir. İkinci olarak adayın çalışmaya hevesinin olmasını önemserim. Son olarak da çok çalışmayı göze alabilecek, esnek, iyi bir takım çalışanı olması gerekiyor. Gençliğinde takım sporu yapmış kişiler takım olarak başarılı olmanın önemini daha iyi biliyorlar. 

Basketboldan çok keyif alırım

Kitap okumayı çok severim. İş kitapları değil daha ziyade roman tarzı kitaplar okuyorum. Son zamanlarda NBA maçlarını yakından takip ediyorum. Gençliğimde Ankaragücü’nde, Gençlerbirliği’nde basket oynadım. Şimdiyse Pazar günleri ve fırsat bulursam hafta içi akşamları basketbol oynuyorum. Basketbol sayesinde iş ortamında birlikte çalıştığım birçok kişiyle tanıştım.

Uzun saatler çalışmak beni yormuyor

Özel yaşamıma gerektiği kadar zaman ayıramayabiliyorum. Özel yaşantıma daha fazla zaman ayırsam elbette daha iyi olur ama işimi ve çok çalışmayı seviyorum. Haftada ortalama 55 saate yakın çalışıyorum yine de uzun saatler çalışmak beni yormuyor. İşimin hem en sevdiğim hem zor olan kısmı durağan olmaması. Her gün yeni bir şeyler oluyor, yeni bir yöne doğru dümen kırmamız gerekiyor. İkinci en sevdiğim özelliğiyse şirketin öz kaynaklarıyla sıfırdan yeni bir şirket yaratmış olmamız ve bir şeyler başarmanın hazzını sık sık duymam.

Kısa Kısa

Hangi takım taraftarısınız?Beşiktaşlıyım.

En son hangi filmi izlediniz?
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi

En son okuduğunuz kitap?
Kemal Tahir, Devlet Ana ve İnci Aral, Mor ve “How to talk kids so kids will listen”

En sevdiğiniz yemek? 
Tokat Kebabı

Favori tatil mekanınız?
 
Bodrum’daki yazlığımız.

En son tatilinizi nerede geçirdiniz?
Sicilya’da.

Gazeteci olmak için yola çıkarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Basın Yayın eğitimi aldı. Sektörel yayınlarda tecrübe kazanan, 2007 yılında Kariyer’de Editör olarak çalışmaya başlayan Nogay, 2011’den bu yana Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapıyor.
**İçeriklerimizle ilgili görüş ve önerilerinizi editor@kariyer.net adresinden bize iletebilirsiniz.