“Hedefim her zaman elimden gelenin en iyisini, en doğru yerde, en verimli şekilde yaparak, çalıştığım kuruma hizmet etmek oldu.” diyen Pfizer Genel Müdürü Melih Memecan, kariyeri, yeni dönem hedefleri ve iş hayatına bakış açısını anlattı.
Çalışma hayatınıza hangi sektörde başladınız?
Endüstri Mühendisliği eğitimi aldım, endüstri mühendisliğinin güzel yanının her işe uygun insan yetiştirmesi ve insana düşünme yeteneği kazandırması olduğunu söyleyebilirim. Bundan dolayı bana çok uyan bir meslek seçmiş olduğumu düşünüyorum. İlk iki yıl dayanıklı tüketim malları üreten bir firmada mühendislik yaptıktan sonra Pfizer’de işe başladım.
Pfizer’deki işinizi nasıl bulmuştunuz, ilk göreviniz neydi? Hangi süreçler sonunda genel müdür olarak görev yapmaya başladınız?
Pfizer’deki hayatım bir gazete ilanıyla başladı. O zaman internet yoktu tabii. Pfizer’de yedi yıl içerisinde satın alma müdürlüğü, ithalat, planlama, depo sorumluluğu gibi görevlerde yer aldıktan sonra 2 yerli bir ilaç şirketinde 7 yıl boyunca genel müdürlük yaptım. Bu görevlerimde de bambaşka tecrübeler edindim. Ardından Pfizer’e geri katılmam teklif edildi, ben de kabul ettim. Pfizer içinde çeşitli pozisyonlarda görev yaptıktan sonra Macaristan genel müdürlüğüne atanarak kariyerime devam ettim ardından da Türkiye’de genel müdürlük görevini üstlendim.
Yeni planlarınız, hedefleriniz neler?
Önümüzdeki yıllarda bu hedef için gerek var olan stratejik ortaklık projelerimizi güçlendirecek, gerekse yeni projelere imza atacağız. Bunun dışında en iddialı hedeflerimizden biri de Türkiye’ye daha çok ilaç Ar-Ge’si çekmek üzere başlattığımız adımları geliştirerek sürdürmek olacak.
Başarılarınızı hangi konulardaki çalışmalarınıza bağlıyorsunuz?
Eğer çalışmalarımızı başarılı görüyorsanız bunun sırrı, kendimden daha iyi insanlarla çalışma başarısını gösterebilmek, ikincisiyse gençlerin enerjisi ve tecrübelilerin birikimini harmanlayarak ilerleyebilmemdir. Bunların yanı sıra, iş hayatındaki başarılarımda sorumluluk almaktan kaçınmayışımın ve yanlış yapmaktan korkmayışımın etkisi olduğunu büyük olduğunu düşünüyorum. Önemli olan her yanlıştan bir şey öğrenmeye çalışmak ve aynı yanlışı tekrar yapmamaktır diye düşünüyorum.
Uzun yıllardır basketbol oynuyorsunuz, sizce sporun iş yaşamına ne gibi etkileri oluyor?
Basketbola ortaokulda başladım, ODTÜ takımında uzun yıllar basketbol oynadım, A takıma kadar devam ettim. Gerek sağlık ve zindelik açısından hem de iş yapma becerilerinin, kazanma duygusunun gelişmesi açısından sporun hayatımda birçok faydasını gördüm. Spor yaparken insanlar farklı alanlarda sorumluluk alıp, tek bir amaca odaklanıp hareket ediliyor. Aynı durum iş yaşamı için de geçerli. Bir takımda kimi fikir üretir, bazıları emek, bazıları da cesaretini ortaya koyar ama sonuç olarak tek bir amaç için hareket edilir. İş yapmayı çok parçalı bir takım oyunu olarak görüyorum ve önemli olanın bu mekanizmayı oluşturmak olduğunu düşünüyorum. Ama bence sporun en büyük kazancı dostluklar oldu.
Melih Memecan’dan tavsiyeler
Öncelikle gençlere üniversite yıllarında, iş hayatına başlamadan bulabildikleri tüm staj imkanlarını değerlendirmelerini tavsiye ederim. Kariyerin başında olan gençler, mezun olduktan sonra öğrenciliklerinde staj yaparak kazanmış oldukları iş tecrübesiyle hangi yolda ilerlemeleri gerektiklerine dair kafalarındaki sorulara cevap vermiş olacaklar. Gençlere hep aynı şeyi tavsiye ediyorum; “Korkmadan, yılmadan çalışın, öğrenmeye ve kendini geliştirmeye açık değişime öncülük eden kişiler olun”. Son olarak kariyerinin başında olan gençlere değişikliğe açık olmanın en kıymetli şey olduğunu söyleyebilirim.
Yorum yapmak ister misin?