Ofisin yeni dili: Türklish

 

merkanTürkçe’yi kalbinden, İngilizce’yi sırtından hançerleyip yeni bir dil yarattık ofislerde. Bu karmaşık dilin adı Türklish. İşte size Türklish bir yazı.

Hey dostum seninle bir projeye go diyelim. Hem çalışanları hem managementı hem de shareholderlarımızı satisfy edecek bir proje olsun. Win win durumu oluşsun yani end of projectte.

Ama önce teami oluşturalım.İçimizdeki en talentlardan bir search and selection yapalım. Şimdilik inhouse go diyelim projeye, eğer bir diffuculty ile face to face olursak consultancyden yararlanalım.

 

İnanıyorum dostum, bu bir success story olacak.Belki üniversitelerde, executive MBAlerde case olarak okutulacak. Ama hayal kurmak için daha çok erken. Önce bir swot analizi mi yapsak, threats and opportunitylerimi incelesek. Buna uygun bir action plan mı set etsek. Doğrusu biraz kafam karıştı.

 

Bugün formal bir iş gününde formal kıyafetlerleyim. Çok free düşünemiyorum. Mindsetim biraz karışık. Zaman zaman da demotivation yaşıyorum. Keşke günlerden cuma olsaydı, free fridayi yaşasaydık. O zaman business casual gömleğim ve pantolonum içinde free free düşünürdüm. Hatta belki seninle bir toplantı odasına kapanıp brainstorming bile yapardık. Genel durumu bir evaluate ederdik. Kafamdaki saçma sapan discussionları belki böylece, bir level da olsun decrease etmiş olurdum.

Ama bu tip çalışmalar da önce align olmak lazım değil mi? Sadece ikimizi kastetmiyorum. Diğer tüm departmanların da supportunu sağlamalıyız. Onların beklentileri ile proje outputlarının cover etmesini sağlamalıyız. Yo yo dostum, output demişken inputları da unuttuğumu sanma. I never forget…

 

Gerçekten de çok hard çalışma bekliyor bizi. Relax olmamalıyız.Startı verdik bir kere. Asla bu projeden returnü düşünmemeliyiz. Fail etmeyi aklımızdan bile geçirmemeliyiz. Carreer pathimizde bir dönüm noktası olacak bu çalışma. Upgradeimiz için, promote etmemiz için bu şart.

Ancak projeye dedicate çalışırken büyük resmi de kaçırmamalıyız. Dış çevreyi de sürekli takip etmeliyiz.

PR çok önemli, yaptığımız işin PR’ını yapmalıyız ve onu HR, IT başta olmak üzere tüm departmanlara doğru anlatmalıyız.Hatta onları da projeye attach etmeli, kickoff aşamasına da katmalıyız. Face to face iletişimi tercih edip, hepsini kazanmalıyız. Emailing tek başına yeterli olmayabiliyor, ama sürekli emailing ile de informationu canlı tutmalıyız.

 

Hadi ne duruyorsun öyle, gel de coffee break yapalım. İstersen ofisin karşısındaki cafeye gidip coffee to golarımızı alalım. Yolda yürürken de benchmark yapacağımız benzer projeleri ve şirketleri aramızda argue edelim.

Ne oldu, neyin var!

Söylediklerimi anlamamış gibi duruyorsun.

Hey hadi ama projenin sonundaki benefitleri düşün

Ne? What?

What is your problem man!..

**İçeriklerimizle ilgili görüş ve önerilerinizi editor@kariyer.net adresinden bize iletebilirsiniz.