Oyuncularda da algı değişikliği yarattı mı sendika kurulduğu günden bu yana?
Bugün bir başrol oyuncusu, dizi setlerinden birinde “Yeter, ben 12 saatten fazla çalışmayacağım artık” dedi. Bunun karşısında karşı taraf dedi ki, “Sözleşmenizde böyle bir madde yok.” Sözleşmende olmayınca seni çalıştırabileceğini zanneden yapım tarafları var Türkiye’de. Bunun bir başrol oyuncusunun diyebiliyor olması çok önemli bir durum. Artık oyuncular sorunlarında direk sendikayı muhatap alarak aramaya başladı. Sendikanın binden fazla üyesi var. Türkiye’de 10 bine yakın oyuncu olduğunu düşünüyoruz. Bunların 5 ile 7 bin arası aktif olarak sektörde çalışan oyuncular.
İstanbul’daki genel kültür-sanat hareketini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’deki kültür aktörleri olarak 2010’a girerken zannettik ki, Londra, Paris, New York gibi şehirlerle yarışacak haldeyiz. Oysa İstanbul’da ne öyle bir seyirci var, ne öyle bir kültürlenme talebi var, ne öyle bir altyapı var, ne öyle bir üretim var. Oysa bu durum aslında her şeyle ilgili bir durum, kariyerle de. Çünkü siz yaratıcı zekaya yatırım yapmazsanız, yaratıcı endüstriye yatırım yapmazsanız, burada bulunan herkesin kariyeri sıkıcı olur. Çünkü artık büyük kentler endüstri üretmiyorlar, büyük kentler yaratıcı zekalarla yaratıcı işlerle var oluyorlar. Bu da provake edilen, ajite edilen kafalarla olabilir. Siz en büyük teknoloji uzmanlarını, en acayip CEO’ları buraya getirin, ama onları besleyecek malzeme sunmanız, burada olmazlar. Onların duyularını harekete geçirmeniz lazım.
Yorum yapmak ister misin?