Pandemi süreciyle birlikte dünya büyük bir değişim süreci geçirdi. Ekonomiden sosyal hayata, eğitimden sağlığa bildiğimiz tüm sistemlerin değiştiğini, dönüştüğünü görüyoruz ve yaşıyoruz. Hatta daha önce yapılamaz denen şeylerin artık mümkün olduğunu deneyimleyerek yaşadık ve öğrendik. Peki, önümüzdeki günler neler getirebilir?
Hastaneye gitmeden doktor muayenesi, okula gitmeden eğitim, ofise gitmeden çalışmak mümkün. Aslında teknoloji ve dijitalleşme bize ‘without’ İngilizce kelimesi ile insansız araçlar, doktorsuz hastaneler, kitapsız kütüphaneler diyordu; ancak pandemi değişimi biraz daha hızlandırdı. Evlere kapanarak dijitalin gücünü iyice keşfettik diyebiliriz.
Birkaç yıl öncesine kadar bir robotun kargomuzu getirmesine, restoranlarda siparişin bir robot tarafından alınmasına, hatta basit bir hamburgeri robot bir şefin hazırlamasına çok sıcak bakmıyorduk. Oysa günümüzde, hele ki pandemi sonrası yeni dünyada dijital dönüşüm ve onunla birlikte hayatımıza giren, veriyi toplayan ve işleyen yapılara (robotlar, makineler) çok daha sıcak bakıyoruz. Artık karşımızda insan istemiyoruz. Robot olsun, otomasyon olsun niyetindeyiz. İnsan yok, temas yok. Artık kredi kartı ile alışveriş yaparken bile şifremizi pos cihazına girmek istemiyoruz, temassız kullanıma yöneliyoruz. Eskiden pos cihazında şifre girerken karşı taraf kafasını 180 derece çevirirdi. Düşünün artık ne tür alışkanlıklarımız bile değişti.
Pandemi süreci insanın geleceği için yapay zeka ve dijital dönüşümün ne kadar kritik önemde olduğunu da gösterdi. Artık biliyoruz ki çok yakın bir gelecekte yeni meslekler de devreye girecek. Gelecekte sıradan işleri makineler yaparken, insanlar onları kurgulayan, geliştiren, üreten süreçlerde yoğunlaşacak. Hatta hekimlik, avukatlık gibi meslekler bile yapay zekâyı iyi kullananların elinde yükselecek. Veri madenciliği, veri temizliği, veri mühendisliği gibi veri ile ilgili tüm alanların hızla parladığını göreceğiz. Çünkü günümüzün en değerli kaynağı “veri “olmuş durumda.
Dijital dönüşümün merkezinde, geleceğin mesleklerinin içinde olmak için bugünü iyi okumak ve hemen bugün değişimin merkezinde yer almak gerekiyor. Gerek yaşadığımız sosyoekonomik değişim gerekse müşterilerin beklentileri dijital dönüşümü kaçınılmaz kılıyor. Burada düşünülmesi gereken en önemli şey, dijital dönüşümün sadece iş süreçlerini dijitale taşımak değil aynı zamanda fayda ve değer yaratmasını sağlamak olmalı. Günün sonunda bir katma değer sunmuyorsa, dijital dönüşüm de pek bir anlam ifade etmeyecektir. Ayrıca bu süreçte insanların düşünce ve davranışlarındaki değişikliğin, tüketim alışkanlıklarını etkilediği de bir gerçek.
Farklı ülkelerde yapılan araştırmalar; karantina koşullarının yarattığı günlük rutin ve kısıtlamalar nedeniyle bireylerin kendilerini yeniden yapılandırdığını, insancıl ve naif yönlerini keşfetmeye başladıklarını ve karantina döneminde insanların yeni kararlar almaya başladıklarını gösteriyor.
Görünen o ki 2021 yılında dijitalleşme daha da hızlanacak. Teknoloji, daha az temasta bulunacağımız ve uzaktan birçok işimizi halledeceğimiz şekilde gelişmeye devam edecek. Kimilerine göre bu gelişmelerin olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de var; ancak geleceğin dijitalleşme etkisinde şekilleneceği önemli bir gerçek. Ayrıca dijitalleşmeye yatırım yapan ve yeniliklere kolay adapte olan kurumların avantajlı konumda olacağı da kesin.
Konuk Yazar: Serkan Eskalen/Dijital İletişim Danışmanı
Yorum yapmak ister misin?