Bugüne kadar İngilizce, Lehçe, Romence, Bulgarca, Çince ve Arapça dillerine de çevrilen romanlarıyla fantastik edebiyat alanında Türkiye’deki nadir çalışmalara imza atmış biri Barış Müstecaplıoğlu. TAV İnsan Kaynakları Projeler Müdürü olarak kariyerini sürdüren Müstecaplıoğlu; son olarak ‘’Şamanlar Diyarı’’ adlı romanını okuyucuların beğenisine sundu.
Barış Müstecaplıoğlu, yazarlık hayatında farklı farklı türlerde eserler vermeye, kendini tekrar etmekten kaçınmaya özen gösteren bir yazar. Türkiye’de daha önce yazılmamış ya da az yazılmış türlerde eserler vermeyi, daha önce işlenmemiş konuları işlemeyi seviyor. İş dünyasındaki kariyerine devam ederken, fantastik bilim kurgu romanlarıyla bu türde özgün eserler yaratıyor. Barış Müstecaplıoğlu, yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde tamamladı. Hikaye ve roman eleştirileri Varlık, Altyazı, Kitap-lık, Radikal Kitap gibi dergilerde ve çeşitli gazete eklerinde yayımlandı. 1995’te İstek Vakfı Mezunları İffet Esen Öykü Ödülü’nü kazandı. İstanbul Hikayeleri ve 1002. Gece Masalları gibi çeşitli öykü seçkilerine de katılan yazarın bir cinayet öyküsü, 2008’de İstanbul Noir isimli bir seçkide yayımlandı. Müstecaplıoğlu’nun çeşitli öykü ve romanları bugüne kadar İngilizce, Lehçe, Romence, Bulgarca, Çince ve Arapça dillerine çevrildi. 2013’te Almanca, Hintçe ve Sırpça dillerinde de yayınlanacak.
Kariyerinizden bahseder misiniz?
İK alanındaki dinamikleri, okulda olmasa da bu işi yapanlardan öğrendim. Kariyerimde farklı insan tiplerini ve ihtiyaçlarını öğrenmek için farklı sektörlerde çalışmayı istedim. Yapı Kredi Bankası, Çukurova Grubu ve Arkas Holding’de çalıştım. Farklı alanlarda tecrübe kazandım ama İngilizcemi de aktif olarak kullanmak istiyordum. O güne kadar yaptığım işler, bana yurtdışıyla ilgili çok fazla çalışma fırsatı vermiyordu. Bu dönemde TAV’dan bir teklif aldım. TAV’ın yurt dışı havalimanlarıyla ilgili projelerden sorumlu olacaktım. Yaklaşık 2.5 yıldır TAV’da Yeni Projeler İK Müdürü olarak görev yapmaktayım.
Mühendislik eğitimi almanıza rağmen neden İK alanında kariyer yapmayı tercih ettiniz?
Bizim zamanımızda puanın belli olduktan sonra üniversite seçme şansı yoktu, puanın sıralamada neye denk düşerse o bölümü okuyorduk. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü kazandım fakat bu bölümde çok mutlu olamadım. Üniversitemin en büyük avantajı farklı bölümlerden de ders alabiliyor olmaktı. Sosyoloji ve psikoloji derslerinin daha çok hoşuma gittiğini fark edince, “Hangi alanda çalışınca mutlu olurum?” diye kendimi sorgulamaya başladım. Danışmanlık yapan bir hocam İnsan Kaynakları alanını tavsiye etti. Bu fikir hoşuma gitti. Bu alanda çalışarak hem insanları daha iyi tanıyabilecektim hem de sosyal bir mesleğim olacaktı. Daha okulu bitirmeden bu düşünceyi kafama koydum.
Yazmaya lise döneminde başladım
Sizce İK ve yazarlık arasında nasıl bir bağ var?
Aslında İnsan Kaynaklarını tercih etmemin bir nedeni de buydu. Yaklaşık 13 yıldır İK alanında çalışıyorum fakat lise yıllarımdan beri öykü yazıyorum. Yazarlık benim hayatımda hep vardı. Yazma tutkum işimi de besliyor. İnsan Kaynaklarını insanlara yakın bir iş olarak gördüm. İnşaat mühendisliğinde belli sınırlar içinde insanlarla iletişim kurabiliyorsunuz, analitik bilgi ve becerilerinizi kullanmanız gerekiyor. İnsan kaynaklarında ise yaptığım mülakatlarla ve diğer çalışmalarla insanları daha iyi tanıyorum.
TAV’daki görev ve sorumluluklarınız sık sık seyahat etmeyi zorunlu kılıyor. Zamanınızı nasıl yönetiyorsunuz?
İki farklı kulvarda iş yapmaya çalıştığınız zaman elbette çok yoğun bir şekilde çalışmanız gerekiyor, bazen çatışmalar olabiliyor. Çocukluğumdan itibaren planlı yaşarım, her günümü, haftamı planlarım. Hangi gün yazmaya ve bu konuda çalışmaya vaktim olacağını öngörürüm. Çünkü sadece oturup yazmakla olmuyor, panellere katılmam gerekiyor, okullardan çağırıyorlar. Bunları sürekli planlamak gerekiyor. “Hayatta her şeyi yaparım” diye bir şey yok, insan bir şey yapmak istiyorsa fedakarlık yapmalı. Mesela dostlarıma istediğim kadar zaman ayıramadığım oluyor. Bu durumla ilgili zaman içinde, kendi kendime küçük çözümler ürettim, örneğin bir arkadaşımla görüşmek için akşam çıkacaksam, bütün arkadaşlarımı arayıp o gün hepsiyle topluca buluşuyorum.
Eserlerinizde özellikle fantastik kurgu türünde yazmayı tercih ediyorsunuz. Bu türe ilginiz ne zaman başladı?
Aslında lisede yazdığım öyküler fantastik değildi. Bazıları gerçeküstü unsurlar taşıyordu ama fantastik edebiyat denemezdi. Ben daha çok klasik Rus edebiyatına meraklıydım. Üniversite çağlarında ağabeyim okur olarak fantastik kitaplara meraklıydı. Onun da parlak bir kütüphanesi vardı. Ben normalde fantastik kitapları hiç okumadığım için, fantastik kitapları edebiyattan uzak, sadece macera, aksiyon olarak görürdüm. Bir gün kütüphanesinde fantazya başyapıtlarından olan “Yerdeniz” adlı kitabı buldum. Rus edebiyatındaki karakterlerin derinliği ve kendi aralarındaki çatışmalarını bu fantastik romanda da buldum. Hayal kurmayı da çok sevdiğim için, içimdeki o hayallerle bunu birleştirip ortaya çarpıcı eserler koyabileceğimi fark ettim, çünkü özgür bir alan fantastik kurgu.
Son kitabınızdan bahseder misiniz?
“Bir Hayaldi Gerçekten Güzel” adlı bir kitap yazdım. 14 yy.’da yaşamış bir ressam hakkında. Bu ressam Şamanların hayatını anlatan resimler yapmış. Ayrıca yılan kuyruklu, fantastik yaratıklar da resimlemiş, yılanbaşlı kuyrukların kendilerine ait ruhları ve kişilikleri var. Resimlerin üzerlerinde Mehmet Siyah Kalem’in eseridir yazıyor. Bu kitabı yazarken şamanlar hakkında çok araştırma yapmam gerekti ve bu araştırmalarla çok şey öğrendim. Son yazdığım Şamanlar Diyarı isimli fantastik romanda, hem şamanları kullandım hem de yılan kuyruklu o ilginç yaratıklara hayali bir tarih yazdım, nasıl yaşarlar, nasıl beslenirler, kuyruklarıyla nasıl ilişki kurarlar bunları hayal ettim. Bu ilginç unsurları, farklı olana duyulan nefreti ve soykırımı sorguladığım bir öyküyle birleştirip Şamanlar Diyarı’nı kaleme aldım. Şamanlar Diyarı’nı devam ettirecek bir öykü yazıyorum. Aynı karakterlerin maceraları devam ediyor. Hatta bitirmeye yakınım.
Fantastik ve bilim kurguya meraklı gençleri destekliyoruz
Özellikle hangi ülkelerde fantastik ve bilim kurgu gibi türler ilgi görüyor?
Verilere göre fantastik ve bilim kurgu romanlarının en çok geliştiği ülkeler Amerika ve Japonya. Aynı zamanda bilim adamları da teknolojik gelişmeler de bu ülkelerden çıkıyor. Bu insanlar yaratıcılığı, hayal gücünü gençlerine aşılıyor. Bir toplumda hayal etmek, yaratmak, yeni şeyler kurgulamak alışkanlık haline gelirse, o toplum bu konuda gelişir. Türkiye’de çocuklar için de bu tür kitaplar çok fazla yok çünkü bu kitapların insanları gerçek hayattan koparacağı ön yargısı var.
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’nin (FABİSAD) kurucuları arasında yer alıyorsunuz. Dernek çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Türk bilim kurgusu ve fantastiği deyince geçmişte yapılan kalitesiz örnekler maalesef ki günümüzde bazı şeyleri baltalıyor. Bunu kırmaya çalışıyoruz. ‘’Türkiye’de de güzel şeylerin yapıldığını, bu alanda iyi yazarlar, çizerler, sinemacılar çıkabileceğini duyurmak istedik. Bunun için de dernekleşme yoluna gittik. Türkiye’den çok fazla bu türde kitaplar çıkmıyor diyenler de var. ‘’Okudunuz mu?’’ diye soruyorum, okumamışlar. Dünyadaki çok önemli dergilerinde çizim yapan sanatçılarımız var. Türkiye’de kimse bu insanların adını bilmiyor. Türkiye’de de güzel şeylerin yapıldığını, bu alanda iyi kitaplar çıkabileceğini duyurmak istedik. Bunun için de dernekleşme yoluna gittik.
Yazarın kitaplarını merak edenlere tüyolar
- Perg Efsaneleri tarzında bir fantastik kurgu romanı olan ve yeni bir serinin müjdesini veren Şamanlar Diyarı 2012’nin başında yayımlandı. Bu kitapla Mehmet Siyah Kalem’in çizdiği yılan kuyruklu esrarengiz yaratıklara bir isim, bir ülke ve bir tarih yarattı.
- Türkiye’nin ilk fantastik kurgu dizisi olan Perg Efsaneleri’nin başlangıç romanı Korkak ve Canavar ve devam kitabı Merderan’ın Sırrı, üçüncü romanı Bataklık Ülke ve Tanrıların Alfabesi, dört romandan oluşan Perg Efsaneleri’nin son kitabı oldu. Sokak çocuklarını ve onları kullanan suç örgütlerini işleyen bir polisiye roman olan Kardeş Kanı’nı kaleme aldı. 2009’da 14.yüzyılda yaşamış gizemli şamanist ressam Mehmet Siyah Kalem’in eserlerini odağına alan “Bir Hayaldi Gerçekten Güzel” isimli romanı yayınlandı.
- Çeşitli çalışmaları yurt dışında yayımlanmış bir çizer olan Engin Deniz Erbaş’la birlikte resimli bir çocuk kitabı hazırladı. Bu kitapta Doğu ve Anadolu masallarının, efsanelerinin karakterlerini modern bir bakış açısıyla yeniden yorumlayıp fantastik bir çocuk öyküsünün içine kattı. Gökyüzündeki Ülke isimli bu kitap 2008 Nisan’ında yayımlandı.
Yorum yapmak ister misin?