Şu an size “Siz kimsiniz?” diye sorsam ve sadece beş kelimeden oluşan bir cümleyle kendinizi ifade etmenizi istesem… Acaba kaç kişi hemen cevap verebilir?
Çok iyi okulları bitirmiş, bir değil iki yabancı dil bilen, hatta iş deneyimi olan adaylara bile bu soruyu sorduğumuzda uzun bir sessizlik yaşıyoruz. Onca yıllık emek, çaba ve mülakat için yaptığınız hazırlık sonucunda daha ilk soruda bir hüsran yaşanıyor. Peki, neden bu kadar kolay bir soruya cevap vermekte zorlanıyoruz? Neden kendimizi istediğimiz gibi ifade edemiyoruz?
“İnsanın yarısı kendisi, diğer yarısı da kendisini nasıl ifade ettiğidir” –Emerson
Günlük alışverişlerde hangi ürünü alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Neden hep belli markaları tercih ediyorsunuz, hiç düşündünüz mü? Bugün dev şirketlerin borsadaki değerlerinin yarısından fazlası sahip oldukları markaların sağladığı gelirlerden oluşuyor. Markalaşma sadece telefon, araba veya yiyecek-içecekler için geçerli değil. İnsanlar da markalaşıyor. Siz yürüyen bir markasınız.
Şirketlerin bir kişiyi işe alırken yaptıkları seçim, tüketicilerin marka seçimlerine benzer. Mülakatta İnsan Kaynakları uzmanı sorar: “Neden bir başkasını değil de sizi işe alalım?” İşte bu soruya vereceğiniz yanıt, sizin hangi alanda ve ne ölçüde markalaştığınızın yanıtıdır.
Marka olup olmadığınızı anlama yolları
Başarılı bir marka kendini nasıl konumlandırır? Misyon ve Vizyonunuz nedir? İş hayatında var olma amacınız nedir? Kendinizi beş yıl sonra nerede görüyorsunuz ve tabii ki bu hedefe ulaşmak için neler yapacaksınız, şu ana kadar neler yaptınız, stratejileriniz neler?
Mülakatta aday Eğitim Müdürü olmak istediğini söylüyor. Peki nasıl diye sorduğumuzda, cevap “Çok çalışacağım” olmamalı! Şu ana kadar neler yaptın diye sorduğumuzda daha da beter yanıt geliyor, “Eğitim fakültesinde okudum!” Eğitim fakültesinde okumuş olmak yeter mi? Mezun olan binler hatta on binlerce aday olduğunu göz önüne aldığınızda… Marka bir sözdür. Ne olduğunuz ve ne yaptığınızdır. Şu an ne yapıyorsunuz? Marka, güçlü noktalarınızın çevrenize kanıtlanması, sonra da gerçekleşen her temasta bu sözlerin yerine getirilmesidir. Güçlü noktalarınız nelerdir?
Mülakatta stresle başa çıkabilme konusunda üstüme yok diyorsanız: “Ortaokulda okul değiştirdiğimde hiç arkadaşım yoktu, kimse benimle konuşmadı ama ben hiç stres yapmadım” cevabını verip eksi puan almak yerine hayatınızdaki farklı dönemlerde stresle başa çıkıp başarılı olduğunuz örnek olayları anlatmalısınız. Marka uzmanlaşmak demektir. Adayların en çok zorlandığı ve yanlış cevap verdiği konu budur.
Aday yeter ki iş bulayım kaygısıyla gelen her teklife olumlu bakar, her şeyi yapabileceğini düşünür. Kişi hem İnsan Kaynaklarında hem muhasebede hem de pazarlamada uzman olamaz. “Ne iş olursa yaparım” imajı kaybettirir. Uzmanlık alanınızı belirleyin ve o alanda çalışın. “”Üniversitede Maden Mühendisliği okudum, yüksek lisansımı da aynı alanda yaptım ama ben İnsan kaynaklarında çalışmak istiyorum” diyen bir adayın kariyer hedefinde attığı adımlar ne kadar doğru sizce? İnsan Kaynaklarında çalışmak istiyorsa neden yüksek lisansı Maden Mühendisliği alanında yaptı? Sonradan kariyerini değiştirme kararı verdiyse de İnsan kaynakları alanında gelişmek için neler yaptı?
Marka, beklentilerin üstüne geçer ve farklılıklar yaratır. Mülakatı yapan İnsan Kaynakları uzmanının anlamaya çalıştığı en önemli iki konu şudur:
– Eğitim, deneyim ve şirket kültürü açısından pozisyona uygun musunuz?
– Diğer adaylardan farkınız nedir?
Bu soruların cevabı “Beni işe alırsanız bunu anlarsınız” olmamalı. Sizin kişisel markanız da müşterinize yani işverene beklediğinden fazlasını vermeli. Beklentinin üstünde ne verebileceğinizi gerçek örneklerle anlatmalısınız.
Şimdi tekrar durun ve düşünün, siz gerçekten bir marka mısınız?
Yorum yapmak ister misin?