Decathlon Türkiye Ülke Müdürü Boumedienne Boualaoui, iş hayatında risk almanın önemine inanıyor. Sporcuların aradıkları çalışan profiline birebir uyduğunu belirten Boualaoui, bu nedenle de aktif olarak sporun içerisinde olan kişileri tercih ettiklerinin altını çiziyor.
Paris’te aldığı ekonomi lisans ve yüksek lisansının ardından İnsan Kaynakları alanında da yüksek lisans yapan Decathlon Türkiye Ülke Müdürü Boumedienne Boualaoui, tüm bunların yanında markasıyla özdeş bir spor geçmişine sahip. İşin yanı sıra spor yapmaya her zaman vakit ayıran Boualaoui, öğle aralarında koşmaya, Türk komşularıyla ve ekibiyle futbol oynamaya devam ettiğini anlatıyor. Boualaoui, spordaki liderliğin iş hayatındaki liderliğe yüzde 90 etki ettiğini vurguluyor. Çalışanların hata yapma hakkının girişimci olunması ve risk alınması için önemli olduğunu dile getiren Boualaoui’den kariyeriyle ilgili dönüm noktalarını dinledik.
Kariyer yolunuzda en önemli adımlar neler oldu?
İş hayatına öğrenciyken Decathlon’da yarı zamanlı satış görevlisi olarak başladım ve daha sonra bir işe alım ofisinde yardımcı danışman çalışmaya devam ettim. İkinci yılın sonunda departman müdürü olarak görev yapan bir arkadaşım vasıtasıyla, Decathlon benimle iletişime geçti ve ben de bu şirkette çalışmaya başladım. Kariyerimde öncelikle sağlam ve birbiriyle uyumlu bir CV oluşturmaya odaklandım. Perakendede satış alanında departman müdürü, operasyon müdürü, mağaza müdürü, bölge müdürü gibi ilerledikten sonra özgeçmişimi güçlendirmek için şirket merkezine geçtim. Koşu ürünleri üreten Kalenji markasında satın alma uzmanı olarak çalıştım. Burada tedarik işlemlerini, ürünlerin imalatı ve tasarımıyla ilgili süreci, ürün gamı oluşturmayı, teklif ve fiyat yelpazesini ve ürün sorumlusu olduğumda da ürün iletişimini öğrendim. Türkiye’ye CEO olmak için gelmeden önce yaptığım işlerde çeşitliliğe ve deneyimlerimi çoğaltmaya odaklanmıştım. Bu nedenle, yaptığım seçimler her zaman iyi kararlaştırılmış hedeflerim doğrultusunda oldu.
Bir yönetici olarak karar alma dönemlerinde nasıl bir strateji belirliyorsunuz?
Risk alma konusunda çalışanlarını cesaretlendiren bir şirket kültürüyle yetiştim. Decathlon’un risk alma konusunda cesaret veren yapısı orada kalmama sebep oldu. Şirket risk almanıza izin verirken bir yandan hata yapma hakkını da size veriyor. Hata yapma hakkı da girişimci olmanızda ve risk almanızda sizi teşvik ediyor. Neredeyse her gün risk alıyoruz. Sadece verdiğiniz kararın sonuçlarını önceden tahlil etmeniz gerekiyor. Deneyimsiz çalışanların alacağı risklerde sınırları daraltmak gerekiyor ki etkisi daha az olsun ve tam tersine deneyimli çalışanların alacağı risklerde de sınırları genişletmek gerekiyor. Bu yüzden risk alma konusunda insanları cesaretlendirirken deneyimi göz önünde bulundurarak izin vermek gerekiyor. Örneğin şirket genel merkezinden ayrılıp ailemle Türkiye’ye gelmek ve burada sıfırdan yeni bir maceraya atılmak hem benim için hem ailem için büyük bir riskti. Gelişebilmek için, rahat olduğunuz yerden ayrılabilmek ve zorluklara meydan okuyabilmek gerekiyor. Bu her gün bir şeyler öğrenip ilerlemenizi sağlıyor.
Uzun yıllar hem spor hayatınızı hem iş hayatınızı birlikte yürütmüş bir yönetici olarak; spor ve liderlik arasındaki bağı tanımlar mısınız?
Spor piyasasında faaliyet gösterdiğimiz için sportif olmak işe alım kriterlerimizden biri. Takım ruhuna sahip, cömert, rekabetçi, dinamik, çalışkan, stratejik ve taktiksel farkındalığa sahip kişileri ekibimize katıyoruz. Çünkü sporcular aradığımız profile mükemmel bir şekilde uyuyor o nedenle ekiplerimizde sportif çalışanların yer almasını istiyoruz. Eğer sporu seviyorsanız bu yaşam tarzınıza yansıyor, çalışma arkadaşlarınız ve müşterileriniz de bu enerjiyi hissediyor. Spor alanında liderseniz iş hayatında da yüzde 90 lider olma şansına sahip oluyorsunuz.
Türkiye’ye ilk geldiğiniz dönemde sektörde atmanız gereken ilk adımların neler olduğunu gördünüz?
Bir piyasaya girerken, piyasanın işleyiş tarzını öğrenmek, markanızı nasıl konumlandırmak istediğinizi bilmek ve yerel müşterilerinizin ihtiyaçlarınıza nasıl cevap vereceğinizi kavramak çok önemli. İşe başlamadan önce ülkenin kültürel zenginliğini, çeşitliliğini ve tüm tüketim ihtiyaçlarını çok iyi kavramak gerekiyor. Buraya geldiğimde benim de ilk işim, çok zengin Türk kültürünü, buradaki insanların alışkanlıklarını en iyi şekilde anlamak ve öğrenmek oldu. Bunun için çok zaman geçirdim ve hem profesyonel anlamda hem de kişisel olarak beni çok zenginleştirdi. Amacımız sporu daha geniş kitleler için ulaşılabilir kılmak. Biz de bunu ucuz fiyata kaliteli ürünlerle, Türkiye’nin daha fazla şehrinde mağaza açarak ve internet sitemizi geliştirerek yapmaya çalışıyoruz.
Siz ekibinizde öncelikle hangi nitelikleri arıyorsunuz?
Gelişme tutkusuna sahibiz bu yüzden mağazalarımıza sürekli işe alımlar gerçekleştiriyoruz; mağaza tecrübesi sonrasında çeşitli iş dallarında genel merkezimize geçebilecek yetenekli kişilere ihtiyacımız var. Mağaza deneyiminden geçip genel merkezimize gelen çalışanları organizasyonumuzda görmek istiyoruz, çünkü müşterileri tanımanın kişinin kariyeri için çok işe yarayacağına inanıyoruz. Departman müdürü, satış asistanı, finans uzmanları, logistik uzmanları işe alımları yapıyoruz.
Gelecek yıllar için en önemli plan ve hedefleriniz nelerdir? Türkiye’deki öncelikli çalışmalarınız neler olacak?
Türkiye, Decathlon için büyük bir ülke olacak. Ekiplerin gelip çalışmak isteyecekleri ve aynı zamanda şirketlerinden gurur duydukları bir marka yaratmak istiyorum. Decathlon’un iyi yöneticiler ve profesyonel çalışanlar yetiştirdiğini söyleyebileceğimizi umuyorum. Türk çalışanların Decathlon Türkiye’de güçlü olacaklarını ve daha sonra Fransa veya başka bir ülkede sorumluluk alabileceklerini umut ediyorum. İşte Türkiye ekibi için hedeflerim bunlar. Kişisel olarak, bu muhteşem zorluğa göğüs germek için daha burada yapılacak çok iş var; bu yüzden, ben de deneyimime Türkiye’de devam etmek istiyorum.
Bugün bu sektörde yer almasaydınız hangi alanda bir kariyer planlardınız kendinize? Neden?
Eğer perakende satış işinde olmasaydım, insanlara bilgilerimi aktarabileceğim bir iş yapmak isterdim. Örneğin çocukların eğitimiyle uğraşırdım. Eğitim alanındaki mesleklerin geleceğin yaratılmasında payının büyük olduğunu düşünüyorum. Çocuklarımızı iyi eğitmek, onlar ve bizim için iyi bir gelecek kurmak demektir. Perakende satış işine el atmasaydım yapacağım iş bu olurdu.
İş ve günlük yaşam dengesini nasıl kuruyorsunuz? Sporla olan bağınızı Türkiye’de de sürdürebiliyor musunuz?
Dengeli bir hayat sürmeye çalışıyorum ama bunun kolay olduğu da söylenemez. Zamanımı sadece eşim ve çocuklarıma ayırıyorum, onlarla beraber spor da yapıyorum. Öğle aralarında dışarıda veya koşu bandında koşuyorum, otelde olduğum zamanlar sabah erken saatlerde koşmak için spor ekipmanlarımı yanıma alıyorum. Ekip toplantılarında da hepimiz spor yapalım diye uğraşıyorum. Her çarşamba akşamı çalışma ekibimizle, her cumartesi sabahı da Türk komşularımla futbol oynuyorum.
Adaylara bir notunuz var mı?
Öğrenci olsun olmasın spora tutkusu olan herkes bize başvuru yapabilir. Eğer müşteri ilişkilerine ve spora tutkuları varsa organizasyonumuzda ait oldukları yeri bulacaklardır.
Boumedienne Boualaoui’den kısa kısa…
- En çok kullandığınız kelime? Cesaret edin.
- En sevdiğiniz şehir? Çeşitliliğine ve zenginliğine hayran olduğum İstanbul ve Paris.
- En sevdiğiniz yemek? Japon mutfağı ve sütlaç.
- Dinlemekten en çok keyif aldığınız müzisyenler / müzik türü? Deep low ve Ömer Faruk Tekbilek (Remixleri)
Yorum yapmak ister misin?