İyi bir tiyatro ekibi yaratıcı düşünen, yaratıcı fikirler üreten ve bulduğu yaratıcı fikirleri sonuca taşıyabilen ekipler olmalıdır. Takımın bir arada başarılı bir şekilde yükselebilmesi, çalışırken birbirini tutabilmesi birbirine göre pozisyon alabilmesi, takımdaki sosyal kaytarmaların önlenmesi, ekip ruhunun yaratılması gerekir. İyi bir yönetici bunları sağlayan yöneticidir. Zaten ben bunları yıllardır tiyatroda yapıyordum. Bundan 10 yıl önce de bazı şirketlerde seminerler vermeye, bu konularda çalışmaya başladım. Bu şekilde de bir deneyim birikti. Sonra zaman içinde bu çalışmaları birçok büyük şirketin İnsan Kaynakları departmanı ile birlikte gerçekleştirdim. Geçen yıl yedi sekiz şirket için yaptım, bu yıl için de önümde 3 tane çok büyük şirketle yapacağım çalışmalar var. Ama onun dışında ben hem bir tiyatro oyuncusu, yöneticisiyim hem de bir iş adamıyım.
İş adamlığı deneyiminiz nereden geliyor?35 yıldır tiyatronun patronuyum daha önce de babamdan kalan eczanelerin ve ilaç laboratuvarlarının patronuydum. Gece kulüplerim, kabarelerim, ticaret yapan şirketlerim vardı.
Tüm deneyimlerinizle birlikte kendinizi geliştirmek adına neler yaptınız?Bütün deneyimlerimi birleştirerek, daha başarılı olmak için kendimi yeni baştan eğittim. Dersler aldım, seminerlere gittim, çalıştım, okudum, yaptığım yanlışlardan neler öğrenebileceğimi araştırdım. İnsan ilişkilerinde ve yönetimde neleri becerip beceremediğimi, niçin beceremediğimi inceledim. Kendimden yola çıkarak ve kendimde sınayarak iyi bir takım yöneticisinin nasıl olabileceğini, iyi bir ekip ruhunun nasıl yaratılabileceğini, bilginin yaratıcı enerjiye nasıl dönebileceğini araştırdım.
Şirket eğitimlerinden önce nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?Ben ezberlenmiş, belirli bir eğitim vermiyorum. Birlikte çalışacağım kurumla birlikte yeni bir vizyon, yeni bir kurum kültürü yaratabilmek, insan ilişkilerine de şirket içinde yeni bir yorum getirmek için önce şirketin yöneticileriyle, İnsan Kaynakları müdürleriyle birlikte çalışıyoruz. Bulduğumuz ipuçlarından yola çıkarak nelerin değişmesi, nelerin yenilenmesi gerektiği, ortak bir şirket aklının nasıl oluşturulacağı konusunda çalışmalar yapıp ondan sonra bu çalışmaların ışığında bulduğumuz verilerden yola çıkarak bir eğitim programı hazırlıyoruz.
Şirketlerin yöneticileriyle bir takım oluşturmak da önemli sizin için…Tabii. Önce eğitimi verecek olan takımın, eğitimi isteyen takımla birlikte iyi bir takım oluşturması gerekiyor. Eğer o takım yani İnsan Kaynakları yöneticileri, şirketlerin yöneticileri ve benim tarafım başarılı bir takım oluşturup nelerin nasıl yansıtılması gerektiği konusunda bir ortak fikre varırsak, o zaman yaptığımız çalışma başarılı olur diye düşünüyorum. Sadece iş yeri için değil yaşamın tümü için, sadece iş ilişkileri için değil bütün insani ilişkiler için öneriler, yorumlar, vizyonlar araşırıyoruz, ortak akıl oluşturmaya çalışıyoruz. O yüzden benim yaptığım iş biraz daha fazla zaman alıyor.
Uyguladığınız özel bir yöntem var mı?Emek vererek bir eğitim programı hazırlıyorum ve uyguluyorum. Ben aynı eğitimi hem otomotivcilere hem tekstilcilere anlatmıyorum, farklı bir şey yapıyorum. Özen gösteriyorum, yaratıcı bir yan bulmaya çalışıyorum, bir bakış elde etmeye çalışıyorum. O şirketlerin yöneticileriyle birlikte oluşturduğum bakışı nasıl sunabileceğim üzerinde düşünüp öyle sunuyorum. Onu bir seminere, atölyeye, derse, çalışmaya dönüştürüyorum. Ben elimde bilgisayarla dolaşmıyorum, o bilgileri duvara yansıtıp herkese aynı şeyi anlatmıyorum. Özen gösteriyorum ve eğlenerek çalışmanın, daha mutlu bir şekilde çalışma hayatının mümkün olabileceğini, bunu gerçekleştirdikleri zaman nasıl daha iyi verim alabileceklerini anlaşılır kılmak ve kabul etmelerini sağlamak istiyorum. Benim yöntemim bu.
Eğitimden sonra şirketlerle ilişkiniz sürüyor mu?Eğitimlerden sonra şirketlerin geri dönüşleri oluyor, oturup tartışıyoruz. Benim verdiğim eğitimlerin hiçbirisi bir iki günlük olmuyor. Çünkü eğitimin sürekli olması gerekiyor. Bir günde bir eğitimin tamamlanmayacağını hepimiz biliyoruz. Plan ve program dahilinde o eğitimin çalışanlara nasıl ulaştırılabileceği konusunda ortak bir görüş oluşturmak gerekiyor. Onun için ben, belli bir süre için çalışma yöntemleri oluşturuyorum. Yöneticilerle birlikte o eğitimin çalışanlara en başarılı bir biçimde nakledilmesine çalışıyoruz. Yani eğitimi takip ediyoruz. Zaten birçok firma ile sürekli çalışıyorum.
Şirketlerle olan bu çalışmalarınızda belli bir hedefiniz var mı?Ben sürekli değişime, sürekli yenilenmeye inanan bir insanım. Bir yere kadar varmasını düşünmüyorum, benim gözümde bir hedef yok. Çünkü o hedefin hergün değişeceğini ve değişmesi gerektiğini biliyorum ve buna inanıyorum. Bizim amacımız hem sanatta hem iş hayatında geçen zaman içinde değişimin hızını yakalayabilmek ya da istediğimiz değişim hızını ayarlayabilmektir. Çünkü hedefler sürekli değişecek nasıl olsa.
Şimdiye kadar yaptığınız işleri özetler misiniz?Oyunculuk ve tiyatro yönetmenliği yapıyorum, ders veriyorum. Televizyonda diziler yapan bir şirketin yöneticisiyim ve orada senaryolar yazıyorum. 350 bölümlük bir iş yaptık, 300 bölümünü yazdım ve yönettim. Şimdi yeni iki dizi hazırlığı içindeyiz, onların çalışmalarını yönetiyorum. Büyük şirketlerle İnsan Kaynakları eğitimi konusunda çalışma yapan bir ajansın sahibiyim, orada da çalışıyorum. Sabah Gazetesi’nde köşe yazarıyım. 30’a yakın kitap çevirdim, 68 tane filmde başrol oynadım. Turkcell’in reklamlarını seslendiriyorum. İddialı bir aşçıyım, çok iyi yemek pişiririm.
Hangi işi yaparken daha çok zevk alıyorsunuz, böyle bir ayırım yapabilir misiniz?Hayır, çünkü ben eğlenmeyeceğim ve sıkılacağım hiçbir işi yapmam. Ben bütün hayallerimi gerçekleştirebilecek kadar zengin değilim, ama istemediklerimi yapmayacak kadar zenginim. Onun için canım istemiyorsa, eğlenmeyeceksem, içime sinmiyorsa baştan hayır derim. Yapacağım işin beni heyecanlandırması lazım. Ben risk alan bir insanım, heyecan adamıyım. Öbür türlü birbiriyle çok ilintili ama birbirinden uzak duran işleri bir arada yapmak, farklı dallarda üretici olmak, başarılı olmak, kendini kabul ettirmek zor iştir. Risk alıyorum ama risk aldığım zaman da sonuna kadar çalışıyorum.
Günümüzün şirketlerine neler öneriyorsunuz?Kendini yenileme yollarını becerebilenler ayakta kalacaktır, diğerleri çarkın dışına düşecektir. Zaten çağın ritmini yakalayamayan hiçbir şirket dünyanın hiçbir yerinde ayakta kalamıyor. Sürekli gelişime açık durmak lazım, araştırmalarla beslenmek lazım, sürekli yaratıcı zihinleri destekleyip onların takımımızın lideri olmasını sağlamamız lazım. Dünyada bugün parayı bulabilirsiniz, doğal kaynaklar zaten hazırda var ama bugün en önemli sermaye yaratıcı düşünce, bilgi.
Bilgiyi paylaşmak da çok önemli değil mi?Tabi ki. Bilgiyi sadece çalışanlarınızla değil tüketicilerinizle de paylaşmak zorundasınız. Kurduğunuz vizyon ürünlerinizi pazarlamayı düşündüğünüz insanların da yaşam biçimlerini etkileyecek bir vizyon olmalı. Hiçbir şirket hiçbir zaman satıcı olmayı düşünmemeli, ben bunu savunuyorum. Onlara bir yaşam biçimi, bir bakış sunmalısınız. Ancak o zaman bir kazak kazak olmaktan çıkar, araba araba olmaktan çıkar, yaşamının içinde önemli bir yer alır.
Şu an üzerinde çalıştığınız projeler neler?Ben şu an iki Fransız rejisörle birlikte “Ben Eskiden Küçüktüm” adlı bir oyun hazırlıyorum. Benim yazdığım bir oyun bu. Onun arkasında yine benim yazdığım “Mavi Noktalı Elbise” adlı bir oyunu sahneye koyacağım. Yılbaşında başlayacak olan bir televizyon projesi var. “Elalem ne der?” adlı bir sitcom. Bir de bir sanat, kültür, kentli yaşam üzerine bir program hazırladım, çeşitli kanallar ile görüşüyorum. Ekim ayında tiyatromuzu “Sağlık olsun” ve “Ödünç Yaşamlar” adlı oyunla açtık. Yine Ekim ayında 8 tane büyük üniversitede Turkcell’in sponsorluğunda büyük bir konferans turnesine başladık.
Konferansların içeriği nedir?Gençleri ileride neler bekleyebileceği, kendilerinden nasıl başarılı çalışanlar çıkarabilecekleri, nasıl kendilerini motive edecek enerjiyi üretebilecekleri konusunda onları eğiteceğim. Daha önce bunu Mayıs ayında 16 üniversitede yaptık ve çok iyi netice aldık.
Bu kadar çok işin arasında zaman yönetimini nasıl sağlıyorsunuz?Ben, iyi bir yönetici olabilmek için önce zamanı en iyi şekilde yönetmek gerçeği ile karşı karşıya kaldım. Ben bu kadar işin arasında kendine zaman ayıran, seyahat eden, spor yapan, gezen, eğlenen bir adamım. Bol bol oturup sohbet edebiliyorum, sofralar hazırlıyorum, insanları davet ediyorum. Kendi yaptığım programa çok iyi uyarak zamanımı ayarlayabiliyorum.
Yorum yapmak ister misin?