Yaratıcılık, bir kişilik özelliği, bir davranış ya da sonuç olarak görülebilmekle birlikte kısaca bir değeri ifade eden bir ürünün ortaya konulması sürecidir. Burada değer kavramı ile kastedilen ürünün yararlılığı, kullanışlılığı, önemi, eşsizliği ya da ne oranda istenilir olduğudur. Bir ürünün yaratıcı olarak kabul edilebilmesi için de yenilik, etkililik (birey, grup ya da toplum bazında ödüllendiriciliği) ve özgünlük gibi 3 temel kriteri karşılaması gerekmektedir.
Araştırmalar, yaratıcılığın temel olarak, zekanın, bilgi birikiminin, problemlere duyarlı olmanın, başarı ihtiyacının, risk almanın, demografik özelliklerin (yaş, cinsiyet gibi), durumsal faktörlerin (fiziksel çevre, görev ya da zaman sınırlılıkları) ve iş yaşamında örgütsel faktörlerin (örgütsel kültür – iklim ya da ödül sistemi) bir sonucu olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Ancak, bu faktörlere ek olarak bireyin kişilik özelliklerinin, yaratıcılık potansiyelini kullanabilmesi ve yaratıcılığının gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Birçok çalışmada, yaratıcı bireylerin (çalışanların), kararlarda bağımsızlık, baskın olma isteği, düşük kaygı düzeyi, duygusal ya da estetik duyarlılık, neşelilik, kendine güven ve saygı duyma, yeni deneyimlere açıklık, kararlılık, geniş ilgi alanlarına sahip olma, belirsizliğe tolerans gösterebilme, atılganlık, otoriteye daha az oranda itaat etme, yüksek motivasyon ve disiplinlilik gibi kişilik özelliklerine sahip oldukları görülmüştür. Yaratıcı bireyler, geniş ilgi alanlarına ve yüksek enerjiye sahiptirler, kararlarında uzlaşma ve kendilik kontrolü de gösterecek bir biçimde özerklik ve bağımsızlık gösterirler, sezgiseldirler. Yaratıcılık düzeyi yüksek olan bireyler, problemleri yeniden tanımlayabilirler, başkalarının kendi fikirlerine uymasını beklemek yerine onları bu fikirleri kabullenmeye ikna etmeye çabalarlar ve risk alırlar.
Yaratıcılık hangi durumlarda artar ya da ketlenir?
Destekleyici iş arkadaşlarının varlığının, işi gerçekleştirmek üzere yeterli süre ve kaynağın bulunmasının, kurumsal kültürün bir ürünü olarak özgünlüğün desteklenmesinin, yaratıcılığın ödüllendirilip hataların kaçınılmaz olmadığına dair normların varlığının, çalışana olumlu geri bildirim verilmesinin katılımcı – demokratik liderlik tarzının, çalışana yaptığı iş üzerinde özerklik sağlayan ve karar verebilme yetkinliği sağlayan işlerin, katı-geleneksel olmayan bir örgütsel yapının, risk almayı destekleyen ve tartışmalara tolerans gösteren bir örgütsel iklimin ve geleneksel olmayan düşünce biçimlerine açık olan ve kurallara sıkı sıkıya bağlı olmayan bir örgütsel kültürün çalışanların yaratıcılıklarını artırdığı görülmektedir. Çalışanın yaratıcılık potansiyeli kullanmasına olanak sağlayan ya da yaratıcı düşünmeye yönelten bu etmenlerin dışında, olumsuz geri bildirimler, zaman baskısı ya da yetersiz zaman, yakın denetim, rekabet ve gerçekçi olmayan beklentiler, stres, korku, alışkanlıklar, ilgi ve motivasyon eksikliği, katı öncelikler ya da önceliklerin belirlenmemesi, aşırı disiplin, bilgi eksikliği, iş – özel yaşam çatışmaları, geçmişteki başarısızlıklar, eleştirilme korkusu, “biz” ve “onlar” tutumları, standartlar ve başarısızlık korkusu gibi faktörlerin ise yaratıcılığın gelişmesine ket vurduğu görülmektedir. Birey ya da takım bazında düşünüldüğünde, yoğun bir zaman baskısının olmasının ilk çözümün en iyi seçenek olduğu düşüncesini uyandırması nedeniyle yaratıcılığa ket vuracağı söylenebilir.
Çalışanların yaratıcılığı nasıl arttırılır?
Buraya kadar aktarılanların ışığında, gerek gündelik yaşamda gerekse iş yaşamında bireylere yaratıcı olmalarının öğretilemeyeceği, ancak motivasyonu artırmaya yönelik birtakım uygulamalarla ve yaratıcılık potansiyellerini kullanabilecekleri bir ortam sağlanmasıylayaratıcılıklarının artmasının sağlanabileceğisöylenebilir. Bununla birlikte, aşağıda kısaca aktarılan tekniklerin de çalışanların yaratıcılıklarını artırmaları yönünde yararlı ve işlevsel oldukları gözlenmektedir.
1. Beyin Fırtınası
- Beyin fırtınası, bir grup çalışandan oluşur. Grubun bir lideri vardır ve lider hangi probleme çözüm aranacağını belirler.
- Grup üyeleri, düşüncelerini “akıllarına geldiği gibi” söylerler. Hiçbir düşünce eleştirilmez, doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılmaz.
- Tüm üyeler, düşüncelerini dile getirmeleri yönünde teşvik edilir.
- Üyelerden bir yazıcı, tüm düşünceleri belirtildikleri şekliyle kaydeder; bunun için genellikle bir tahta ya da flip chart kullanılır.
- Her çözüm önerisi, anlamlı olup olmaması, uygulama kolaylığı, basit ya da karmaşık oluşu gibi kriterler üzerinden tek tek tartışılır, oylanır ve bu sürecin sonunda da bir çözümü kavuşulur.
2. Nominal Grup Tekniği
- Bu teknikte, her çalışan, bir grup olarak bir araya gelmeden önce problemle ilgili çözüm önerilerini yazılı olarak lidere iletir.
- Bir araya gelindiğinde de lider bütün önerileri bir tahtaya ya da flip chart’a yazar.
- Öneriler tartışmaya açılır ve oylamaya geçilir. Her öneri oylanır, böylelikle bazı öneriler elenir.
- Geride kalan öneriler yeniden tartışılır ve artık son aşamada üst yönetime sunulacak öneriyi belirleyebilmek için ikinci oylama yapılır.
3. Delphi Tekniği
- Delphi tekniği, üyelerin yüzyüze iletişim kurmalarını gerektirmez.
- Her grup üyesi, kendi çözüm önerisini, birbirlerinden bağımsız ve habersiz olarak lidere iletir.
- Lider, bütün önerileri inceler, yorumlar ve tüm üyelere gönderir. Böylelikle her üye, diğer üyelerin çözüm önerilerini görme şansını elde eder ve eğer önerilere ilişkin olumlu ya da olumsuz bir düşüncesi varsa bunu lidere iletir
- Bu aşamalar, tüm grup üyelerinin üzerinde uzlaştığı bir önerinin ortaya çıkmasına kadar devam eder. Gerekirse öneriler oylanarak da bir sonuca ulaşılmaya çalışılır. Özellikle intranet sistemi gibi teknolojik yeniliklerin bu tekniğin kullanılmasını daha da kolaylaştıracağı söylenebilir.
Yorum yapmak ister misin?