Hayatında bir şeylerin yolunda gitmediği ve olumsuzlukların arka arkaya geldiğini düşündüğün bir dönemdeysen, Profesyonel Koç Hilal Çatak’ın senin için paylaştığı önerilere göz atmalısın.
Hayatında yolunda gitmeyen şeyler varsa ve yeteri kadar üzüldüysen, artık yeter! Her şeyin yeniden başlayacağını bilmelisin, çünkü zorlu dönemlerde aslında olan şudur: Daha başarılı bir kariyer ve daha doyumlu bir yaşam için fark yaratan bir zihin yönetimi yapman adına hayat sana meydan okuyor.
“Hadi ama kendimi berbat hissediyorum! Hiçbir şeyin bana meydan okuduğu yok, daha çok ayaklarımdan tutan bir şey var ve beni aşağı çekiyor” dediğini duyar gibiyim… Haklısın, ben de hayatımdaki zorlu dönemlerde böyle hissetmiştim.
Asıl mesele sadece görüneni değil, görünmeyeni görmektir. Koca bir çınarı ayakta tutanın, görünen ve göz önünde olan kocaman ve kalın gövdesi değil aslında bilgisine çok az mazhar olduğumuz toprağın altında karanlıkta kalan pek de görmediğimiz kökleri olması gibi.
Görünmeyeni seçmek belirsizliğe adım atmaktır, yavaşlamaktır. Bu da “hemen”, “şimdi” ve “daha çok” (hedonistik) sloganları ile dolu dünyamızda pek de girmek istemediğimiz bir yer. Yine de hakikat aleminde dualite vardır ve ne kadar belirsizliğe girme cesareti varsa, o kadar netlik gelir. Yavaşlamak görmenin, durmak başlamanın garantisidir. İşte hayatın torpil geçtiği cesurlar, tam olarak bilinçli ve güçlü bir niyetle bu belirsizliğe; korkunun içine gömülmeden ve onu yok saymadan, ondan öğrenerek yavaşça girmeyi seçenlerdir. Çünkü eğer kök zarar gördüyse ilk fırtınada koca bir ağaç devrilebilir.
Biz kendi hakkında düşünebildiği için medeniyet kurabilen tek canlı formuyuz. Köklerimizi görmeyi seçersek, o kökleri büyütebilir, şekillendirebilir ve böylece daha çevik (agile), daha dayanıklı (resilience) hale getirip güçlendirebilir ve daha güzel meyveler verebiliriz.
Evet buradaki kökler en kalından inceye doğru, hatta sebepten sonuca doğru hayata olan inancımızı, zihniyet modelimizi ve bakış açımızı anlatıyor. En dışarda en dikkat çekici ve renkli bir şekilde oluşan dallarımızdaki meyvenin durumu da hayatımızdan aldığımız sonuçlardır. Parça bütüne aittir. Sebepler değişirse sonuçlar değişir.
Bizler hepimiz bir dönüştürücüyüz… İdrak getirene kadar istediğine değil bildiğine dönüşen dönüştürücüler!
Peki neye idrak getireceğiz? Bugüne kadar aldığımız kararları, tepkilerimizi, işe yarayan ve yaramayan davranışlarımıza, sorduğumuz soruların şekline, boşlukları doldurma şeklimize yani zihin modelimize. Çünkü ancak anladığımız şeyi yönetebilir ve böylece daha iyi versiyonuna liderlik edebiliriz.
Hadi şimdi bunun için 5 temel yetkinlikte derinleşerek, zihin haritamızı istediğine değil bildiğine dönüştüren bir şekilde keşfedelim. Burada soracağım sorulara kendini aklamadan ve yargılamadan cevap vermen, sihirli dönüşümü mümkün kılacak asıl güç olacak.
Soru sorma tarzını keşfet
“Önce zihnimin soru sorma mekanizmasını anlayıp yöneteceğim; çünkü sorular değişirse kader değişir.” Bu başlığın orijinal sahibi Dr. Marilee Adams. Amerika’da bulunan Question Thinking metadolojisinin kurucusu. Önce sorulara 3 ayrı bakış açısından bakalım;
Aklımdaki cevabı almak için mi soruyorum, yoksa gelen farklı cevaplara hazır mıyım? Eğer aklımdaki cevap gelmezse kime dönüşüyorum? Farklı cevaplara hazır olduğumda neler mümkün oluyor? Daha çok hangi taraftayım? Olduğum yer hayatımdaki hangi sonuçlar üzerinde etkili oluyor?
1- Sorular açık uçlu mu kapalı uçlu mu?
Kapalı uçlu sorular karşı tarafın evet ya da hayır diye cevaplamaktan başka bir seçeneği olmayan sorulardır. Açık uçlu sorular karşı tarafa daha çok anlatma, açıklama ve paylaşma alanı veren sorulardır.
İyi miydi? Sorusu kapalı uçludur. Sana temelde iki alternatif verir. Evet ya da hayır gibi. Ne iyiydi? Açık uçludur. Kişi açıklama yapabilir ve daha fazla bilgi verebilir.
2- Öğrenen zihniyetten mi, yargılayan zihniyetten mi soruluyor?
Kişiler ve mekanlar değişse de başına gelen olaylar değişmediğinde ya da zor zamanlardan geçerken aklına gelen ilk sorular neler diye bakman çok değerli. Çünkü bu olaylara hangi zihniyetten baktığını ve alacağın sonuçları belirler.
3- İşler ters gittiğinde akla ilk gelen soru ne?
Neden ben? Yine mi ben? Bu kimin hatası? Kontrolü nasıl ele alabilirim? vb. sorular yargılayan zihnin sorunlarıdır. Buradan alacağımız uzun vadeli sonuçlar, kendini tekrar eden negatif döngüler, sonuçsuzluk, ümitsizlik, özgüvensizlik, motivasyon kaybı, erteleme ve eylemsizlik. Bununla birlikte eğer bu sonuçlardan bıktıysan ve yerine başarı, ilham, enerji, kazan – kazan sonuçlar, öğrenme gelsin istiyorsan, işler ters gittiğinde aşağıdaki soruları sorarak zihin modelini yönetebilirsin.
Doğru olan ne? Seçenekler neler? (minimum 5 seçenek bulmak) Benim sorumluluğum ne? Bu bana ne öğretiyor? Neyi farklı yapma zamanı geldi?
İster bir ebeveyn, ister bir yöneticisi ya da yeni mezun ol, sorularının tarzını fark eder ve yönetebilirsen, hayatını yönetebileceğini keşfedersin. Çünkü yukarda bahsettiğim soru tarzlarından bazıları haklı olmak, diğerleri anlamak içindir. En haklı olduğumuz yer, en mağdur olduğumuz yerdir. Haklı olmaya çalışarak, mağdur kaldığımızı fark edene kadar bir hayat yaşarız ve buna kader deriz. Sonuç olarak anlayan yönetir, yüzleşen yükselir.
5 yetkinlikten 2’ncisini bir sonraki yazımızda ele alacağım.
Kalbimden geçenlerle kalbindeki hazinelerine ulaşman dileğiyle…
Konuk Yazar: Hilal Çatak Kurucu – Profesyonel KOÇ
Yazara ait diğer yazıları okumak için buraya tıklayabilirsiniz!