Mezuna kalmak mı ek tercih yapmak mı?

Üniversite sınavları tamamlanıp, yerleştirme sonuçları açıklandığında eğer bir programa yerleşemediysen cevabını arayacağın soru şudur: Ek yerleştirmeden yararlanıp üniversiteye mi yerleşeyim yoksa mezuna kalıp sınava yeniden mi hazırlanayım?

Sorudaki her iki seçeneğin de bir karşılığı vardır. Burada kararını hangi yönde kullanacağını belirleyecek ilk kriter, ek yerleştirme için elde hangi bölüm ve üniversitelerin kaldığı, ikinci kriter ise mezuna kalıp yeni bir hazırlık sürecine başladığında önceki yıldan daha farklı neler yapabileceğindir.

Ek yerleştirmenin mantığı ve kurallarından önce mezuna kalma fikrinin artılarını ve eksilerini ele alayım ve sonra ek yerleştirme süreci hakkında ayrıntılı bilgiler vereyim sana.

Sınava yeniden hazırlanma fikri, üniversite sınavları için yabana atılacak bir fikir değil. Özellikle 12. sınıfta okulun ders yoğunluğu altında bir de sınava hazırlık süreci yürütmüşsen, bunu yeterince başaramamış ve bazı şeyleri eksik yapmış olabilirsin. Üniversite sınavlarında süre, sayı ve yaş sınırı gibi sınırlar olmadığından istediğin yaşta, istediğin kadar bu sınava girme hakkına sahipsin. Özellikle akranlarının mezuna kalma fikrinin en yaygın olduğu yıl, okulu bitirip sınava girdikleri ve istedikleri başarıyı yakalayamadıkları ilk yıldır. Bunu biz eğitimciler de makul bir yaklaşım olarak değerlendiririz. İstemediğin bir bölüme hemen yerleşmektense daha çok istediğin ve kariyer planı için hayal kurduğun bir bölüm için bir yıl beklemek önemli bir zaman kaybı da değildir. Bu durum mezuna kalma fikrinin olumlu yönüdür.

Mezuna kalma fikrinin bir diğer olumlu yanı artık tamamen sınava konsantre olabilecek bir zamana sahip olman. Bu zaman dilimini iyi planlar ve çalışmalarını düzen ve disiplin içinde sürdürebilirsen, performansında büyük farklılıklar yaratabilirsin.

Mezuna kaldığında geçmişte tam öğrenemediğin bazı konuları da öğrenmiş olur, geçmiş öğrenmelerini de pekiştirmiş olursun. Öte yandan test tekniğinde kendini daha da geliştirmen kuvvetle muhtemeldir. Hem daha hızlı hem de daha doğru test çözme becerin artabilir.

Mezuna kaldığında artık sınav senin için bir bilinmeyen olmaktan çıkmış, en azından geçmişte yaşadığın deneyim ile daha tanıdık ve aşina olduğun bir sınava gireceksindir. Bir de geçmişin hatalarından ders çıkardıysan hem teknik eksikliklerini tamamlamış hem de sınava moral ve motivasyon bakımından daha iyi bir psikoloji ile girme şansını yakalamış olursun.

Mezunken hazırlık sürecinde bütün çalışmalarda olduğu gibi sınav deneyimi kazanma konusunda da şanslı olduğunu söyleyebilirim. Bu süreçte gireceğin pek çok deneme sınavı ile gerçek sınav koşullarını daha normalize edebilme becerisini de yakalayabilirsin. Her bir deneme sınavında zamanı daha iyi yönetir, çözeceğin soru sayısını daha da artırır, işlem becerini geliştirir ve sınavın psikolojik yükünü hafifletecek deneyimler de kazanırsın. Deneme sınavları sonrası yapacağın analizler bir check-up gibidir. Nerede sorun yaşadığını, nerede zaman kaybettiğini, nasıl bir strateji geliştirmen gerektiğini sana gösterir.

Tüm bunlar mezuna kalmanın olumlu yanları.

Mezuna kalmanın dezavantajları neler?

Mezuna kalmanın olumsuz yanları da yok değil. Geçmişte başarısız bir deneyim yaşamış olman, gelecekte de bu başarısızlığı yaşama konusunda zihnini rahatsız edebilir. Sınava giriş sayın arttıkça sürecin psikolojik baskısı da artar.

Mezuna kaldığında baştan hevesle ve motivasyonla başladığın bir süreç kısa sürede motivasyon kaybına uğrayabilir ve hevesini kaçırabilir. Bu durum seni geçmişte de yaşadığın çalışma zaaflarına düşürebilir. Disiplini sağlayamamak, plan program yapamamak, ertelemek en sık görülen mezun aday davranışıdır. Böyle bir durumda çoğu aday hedef küçültme yoluna giderek süreci yönetmeye çalışsa da baştan belirlediği yoldan fazlaca çıkmış olur. Özetle mezuna kalmanın bir diğer olumsuz süreci yoldan çıkmaktır.

Mezuna kalmanın bir diğer problemli kısmı ise hedefe yine erişemediğinde “yeniden mi mezuna kalsam acaba?” sorusunun rahatsız etmeye başladığı zihnindir. Bu durumu yaşamaya başladıysan mezuna kalmayı ve sınava hazırlık sürecini bir araç olmaktan çıkarıp bir amaca dönüştürmeye başlamışsın demektir. Sınava hazırlığın bir amaca dönüşmüş olması ise sürecin en tehlikeli yanıdır. Artık her başarısızlıkta sığınacağın bir liman yapmışsındır ve bu limandan hiçbir zaman bir gemi kalkmayacaktır. Sınava hazırlığı araç olmaktan çıkarıp amaca dönüştürenler bazen amansızca 8-10 kez sınava girebilirler.

Kaç kez mezuna kalmak yeterlidir? Süreci ne zaman noktalamalısın?

Lise son sınıftayken ilk kez girdiğin sınavda başarılı olamadıysan ve hedefine ulaşamadıysan mezuna kalıp ikinci kez bu deneyimi yaşamak en sağlıklı olanıdır. Mezuna kaldığın ilk sene sonunda hedefine yine ulaşamadıysan, belki son kez bir daha hedefine ulaşmak için yeni bir başlangıç yapabilirsin; ancak bu son denemen olmalıdır. Son denemende ya çalışma ve hazırlık yöntemini yeniden gözden geçirmen ya da daha rasyonel ve başarabileceğin yeni bir hedefe odaklanman gerekir.

Mezuna kalma fikri ile ilgili daha onlarca olumlu ya da olumsuz cümle kurabilirim, ama şimdilik bunlar yeterli. Şimdi bu fikrin alternatifi olan ek yerleştirme süreci konusunda bazı bilgi ve ipuçlarını seninle paylaşayım.

Bu yılın ek yerleştirme sürecinin ilk verileri sonuçlarla birlikte elimize geçmeye başladı. Bu kapsamda ek yerleştirmenin ana kaynağını genel yerleştirmede kontenjanını dolduramayan programlar oluşturuyor. Bunların 38 bin dolayında olduğunu söyleyebilirim.

Elbette ek yerleştirme kontenjanı, sadece ilk yerleştirmede dolmayanlarla sınırlı değil. Üniversiteye yerleşip son anda kaydolmaktan vazgeçen çok sayıda aday da var. Bu kaçınılmaz bir durum. Son yıllarda yerleşen adayların yüzde 12’sinden fazlası kazanmasına rağmen üniversite kapısından geri dönüyor ve kaydını yaptırmıyor. Bu yıl da yaklaşık 120 binin üzerinde adayın yine bu yola başvuracağını bekliyorum. İşte onlar da ek yerleştirme kılavuzuna girecek ve tercih hakkı elde edeceğin kontenjan sayısı 160-170 binlere kadar çıkabilecek. Geçen yıl da ilk yerleştirmede 25 bin olan boş kontenjan ek yerleştirmede 167 bine kadar yükselmişti.

Şimdi kısaca ek yerleştirmenin birkaç altın kuralını başlıklar halinde sıralayayım:

  • Ek tercih yapabilmek için o yıl genel yerleştirmede bir programa yerleşmemiş olman gerekiyor. Şayet bir programa puanla yerleşmişsen, ek yerleştirme hakkın yok.
  • Ek yerleştirme genel yerleştirmenin aksine sıralarla değil doğrudan puanlarla yapılıyor. Tercih edeceğin programları puan kriterine göre seçebileceksin.
  • Genel yerleştirmede kontenjanını dolduramadığı için puanı oluşmamış ve sıralama barajı olmayan programları, puanı hesaplanan tüm adaylar seçebiliyor. Senin de puanın varsa sen de seçebiliyorsun. Ancak programda sıralama barajı varsa bölümün puanı oluşmasa bile sadece o barajı geçtiysen, bu programları ek tercih listene alabiliyorsun.
  • Genel yerleştirmede kontenjanları dolduğu için taban puanı oluşan programları ise oluşan puandan daha iyi puana sahipsen, tercih edebiliyorsun. Puanın o programın taban puanının altındaysa ne yazık ki listene alamıyorsun.  
  • Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Hukuk, Mimarlık, Mühendislik ve Öğretmenlik programları için kullanılan sıralama barajları ek yerleştirmede de aynen geçerli. O barajların altındaysan, bu programları seçme hakkına sahip değilsin.
  • Özel yetenek sınavı ile bir programa yerleşmen ek tercih yapabilmen için bir engel değil. Bu durumda ek tercih yapabileceksin.
  • Ek yerleştirmede yerleştiğinde ister kayıt yaptır istersen de yaptırma önümüzdeki yıl OBP kaybına uğrayacaksın. Bu nedenle gitmeyeceğin bir okulu tercih etmemelisin.
  • Okul birincisiysen ek yerleştirmede bu hakkını kullanamayacaksın. Okul birinciliği hakkını sadece genel yerleştirmede kullanabiliyorsun.
  • Şehit-Gazi yakını, 34 yaş üstü kadın veya depremzede bir adaysan sana ayrılan kontenjanlardaki boşlukları yine ek tercihte seçebileceksin.  Bu bölümlerin boş kontenjanları yine diğer adayların tercihine açık değil, bu özel kontenjanlar yine sana ait.
  • Ek yerleştirmede yine 24 tercih hakkın bulunuyor. İstersen tek tercih yapabilir, istersen tüm tercih haklarını kullanabilirsin. Yapabileceğin azami sayıda tercihi yapman şansını artırabilir.
  • Ek tercih bildirimlerini de internet ortamında AİS üzerinden ÖSYM’ye bildireceksin. Posta veya e-posta ile tercih bildirimi yapmayacaksın.
  • Şansını artırmak için puan farkı fazla olan programlardan bir liste oluşturmanı tavsiye ediyorum genelde.
  • Kontenjanı 1-2 gibi kısıtlı olan programlarla listeni doldurman şansını azaltabilir; ancak hep kontenjanı fazla olan bölümlerden de bir liste oluşturma. Oralarda da tercih trafiği yüksek olabilir. Dengeli bir liste oluşturmalısın.
  • Şansım artsın diye ilgi duymadığın bir programı tercih listene almamalısın.
  • Tercihlerini oluştururken seçeceğin üniversite ve illerin, okuyabileceğin ve yaşayabileceğin yerler olmasına dikkat etmelisin.
  • Yurt, barınma, eğitim giderleri ve kişisel giderlerini hesaba katarak doğru bir bütçe oluşturup buna uygun tercihler yapmanı tavsiye ediyorum.

Şimdi artık “tamam mı yoksa devam mı?” diyeceğin süreç seni bekliyor.

Salim Ünsal, 30 yıllık kariyer hayatı boyunca ülkemizdeki ve dünyadaki merkezi sınavların teknik ve istatistik analizlerini yaparak, adayların sınav psikolojisi ve başarısına etkisi üzerinde çalışmalar yapmıştır. Ülkemizdeki merkezi sınavlarla ilgili önemli bir bilgi kaynağı olan Ünsal, sunduğu güvenilir verilerle adaylara yön göstermektedir. Sınav ve tercih süreciyle ilgili yaptığı birçok radyo ve televizyon yayınıyla geniş kitlelere ulaşmaktadır. Kendini "Rehberlik ekipler amiri" olarak tanımlayan Ünsal, pek çok rehber öğretmenin ve kariyer danışmanının çalışmalarına da rehberlik etmektedir.