Öğrencilerin tercih eğilimleri ne yönde?

Üniversite öğrenci adaylarının tercih yönelimleri her geçen yıl farklılık gösterebiliyor. Elbette bu durumun yaşanmasında pek çok faktör etkili. Son dönemde tercih listelerinde hangi bölüm ve üniversitelerin rağbet gördüğüne yakından baktık.

Tercih yönelimlerini pek çok faktör etkiliyor. Bir bölümün toplumsal algısı, istihdam olanaklarıYKS’de başarılı olmanın ilk basamağı sınav performansınken, ikinci ve çok önemli bir diğer basamağının da tercihler olduğunu bilmelisin. Sınavda ne kadar yüksek başarı elde edersen et, eğer bunu doğru ve akıllı bir tercih stratejisine dönüştürmüyorsan başarının nihai koşulu olan üniversiteye yerleşmeyi gerçekleştirmiş olmuyorsun.

Tercih yönelimlerini pek çok faktör etkiliyor. Bir bölümün toplumsal algısı, istihdam olanakları, gelecekte o bölüme duyulan ihtiyaç, bölümün mezun sayısı, uluslararası geçerliliği gibi faktörler bölüme bağlı tercih eğilimlerini belirlerken, üniversitelerin niteliği, geleneği ve mezunlarının çalışma hayatına erişimi gibi faktörler de üniversiteye bağlı tercih eğilimlerini belirliyor.

Bir bölümün çok tercih alması elbette o bölüme ilginin yüksek olması ile ne kadar ilişkili ise aynı bölümü tercih edecek başarı düzeyindeki öğrencilerin de puan ve sıralama yığılmalarının olduğu bölgede bulunması da tercih yönelimi ile yakından ilişkili. Örneğin; uzun yıllardan beri hep zirvede bulunan Tıp programına ilgi yüksek olmasına rağmen sağlık bilimleri alanında en çok tercih ilgisinin Hemşirelik programında olduğunu söylememiz mümkün. Hatta 2 yıllık İlk ve Acil yardım ile Tıbbi Sekreterlik gibi programlar Tıp, Diş Hekimliği ve Hemşirelik gibi lisans dallarından çok daha fazla tercih listelerine giriyor.

Yukarıdakine benzer bir durumu üniversitelerde de görüyoruz. Sistemin verilerini yakından takip etmiyorsan ve üniversiteler hakkında az da olsa bir fikir sahibiysen ülkemizde en çok tercih edilen üniversitelerin başta Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Hacettepe ve Yıldız Teknik gibi üniversiteler olduğunu düşünebilirsin. Durum burada da farklı. Zira son yıllarda tercih listelerine en yüksek sayıda giren üniversitelerin Anadolu’daki köklü taşra üniversiteleri olduğunu söylememiz mümkün. Örneğin; 2023 YKS’de örgün öğretim programları bakımından en yüksek tercihi Konya Selçuk, Antalya Akdeniz, Aydın Adnan Menderes, Bursa Uludağ ve Erzurum Atatürk Üniversiteleri aldı.

Neden Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropol üniversiteler değil de bu üniversiteler daha çok tercih ediliyor?

Bunun ilk nedeni metropol üniversitelerinin nispeten puanlarının daha yüksek çıkma olasılığı. Üniversite programlarının puanları yükseldikçe tercih edecek aday sayısı azalmaya başlıyor. Örneğin; metropol devlet üniversitelerindeki çoğu köklü tıp programı genelde ilk 4-5 bin içindeki adaylarla kontenjanını doldurunca doğal olarak o sıralamanın altında olan adaylar bu üniversiteleri gereksiz tercih olur diye listelerine almıyorlar. Bu durum, niteliğine en az bunlar kadar güvendikleri köklü taşra üniversitelerine yönelmelerine yol açıyor.

İkinci nedeni ise üniversitelerin kapasiteleri ile ilişkili. Eğer bir üniversitenin program ve aldığı öğrenci sayısı fazla ise doğal olarak bu üniversitelerin tercih listesinde yer alma şansları da artıyor. Örneğin; İstanbul’da Marmara Üniversitesi 9 binin üzerinde öğrenci aldığı için 180 bine yakın tercih listesine girerken, klasmanda ondan daha yeni ve daha az nitelikli olduğu düşünülen Medeniyet üniversitesi 3 bin kontenjanı olduğu için 53 bin tercih listesinde ancak yer bulabiliyor. Yine bu tezimize çarpıcı bir örnek olarak Galatasaray Üniversitesi’ni verebiliriz. Galatasaray Üniversitesi sadece 440 kontenjan barındırdığı için yine sadece 10 bine yakın tercih listesinde ancak yer bulabiliyor.

Kontenjan yüksekliğine dayalı tercih eğilimleri bakımından da en yüksek sayıyı yine Konya Selçuk Üniversitesi’nde görüyoruz. Kontenjanı 15 binin üstünde olduğu için 330 binin üzerinde tercih listesinde yer alabiliyor. Örneğin; Sivas Cumhuriyet, Kocaeli, Manisa Celal Bayar ve Gaziantep Üniversiteleri de kontenjanı yüksek olduğu için çok sayıda tercih listesine girmeyi başaran üniversiteler.

Puan türlerindeki aday sayıları da tercih eğilimlerinin yüksek ya da düşük olmasında etkili. Sınavda her adayın TYT puanı hesaplandığı için 2 yıllık programları 2,7 milyon aday tercih bildirim listesine almaya hak kazanırken Dil puan türünde bu sayının 155 bin olması Yabancı Dil puanıyla girilecek programların daha az tercih almasına yol açıyor.

Puanı hesaplanan aday sayısı arttıkça rekabetin de arttığını söylememiz mümkün. Örneğin; Sayısal puan türünde 1,3 milyon aday puanı hesaplanıp tercih hakkı elde ediyorken, Eşit Ağırlıklı puan türünde bu sayının 1,7 milyona çıkması o puan türündeki rekabeti daha da artırıyor. Örneğin Sayısal puanla öğrenci alan Fen Bilgisi Öğretmenliği ve ilköğretim Matematik Öğretmenliği gibi öğretmenlikler kontenjanını tam dolduramazken, Eşit Ağırlıklı puanla öğrenci alan Sınıf Öğretmenliği önünde büyük yığılmalar yaşanıyor ve kontenjanını tam dolduruyor. Benzer rekabet Sözel Puanla öğrenci alan Özel Eğitim ve Okul Öncesi Öğretmenliklerinde de görülüyor ve bu iki öğretmenlik dalı da full çekiyor.

Son yıllarda 2,7 hatta 2,8 milyon aday tercih hakkı elde etse de bunların yaklaşık 1 milyonu bu hakkını kullanmıyor. Tercih bildiriminde bulunan aday sayısının baraj uygulaması öncesinde ortalama 1,1 milyon, baraj uygulaması kalktıktan sonra da yine ortalama 1,8 milyon olduğunu gözlemliyoruz. Hatta bu sayı her yıl biraz daha azalıyor. Örneğin; baraj uygulamasının kalktığı 2022 yılında 2 milyon 138 bin aday tercih bildiriminde bulunurken 2024 yılında bu sayının 1 milyon 670 bine düştüğünü görüyoruz.

Toplam tercih sayıları bakımından 2 yıllık programlar 4 yıllık programlardan daha çok tercih listesine giriyor. Toplam 24 milyon tercihin yapıldığı 2023 YKS’de bunun 15 milyonunu 2 yıllık önlisans programları 9 milyonunu da 4, 5 ya da 6 yıllık lisans programları oluşturuyor.

Sistemdeki tercih trafiğinden üniversite türleri de etkileniyor. Toplam 24 milyon tercihin 21,9 milyonu Devlet üniversitelerine yönelik tercihlerken 2,1 milyonunun vakıf üniversitesi tercihleri olduğunu görüyoruz. Bunda Vakıf üniversitelerinin ücretli ya da kısmi ücretli olmasının etkisi oldukça yüksek. KKTC ve Yabancı Üniversite tercihleri ise 300 bini biraz geçiyor.

Son yıllarda adaylar kaç tercih yapıyorlar?

Sistem tercih hakkı elde eden bir adaya 24 tercih yapabilme şansı sunuyor. Ancak adaylardan bazıları bu hakkı sonuna kadar kullanırken çoğu aday 24 tercih bildiriminde bulunmayarak daha az sayıda programdan oluşan bir tercih listesi ile yetiniyorlar. Uzun yıllardan beri adayların ortalama 11-13 arası tercih ile süreci noktaladıklarını gözlemliyoruz.

Yüksek puanlı adaylar daha noktasal tercihler yaparken, düşük puanlı adaylar daha geniş bir yelpaze içinden seçimlerini tamamlıyorlar. Yerleşme şansını garanti gören aday 24 tercihi doldurma gereği duymazken, geniş yelpaze içinden seçim yapan adaylar şanslarını artırmak ve yerleşme olasılıklarını yükseltmek için 24 tercih yapma eğiliminde oluyorlar.

Ülkemiz üniversitelerinde örgün yüz yüze programlar tercih edildiği gibi açık ve uzaktan öğretim programları da tercih listelerine giriyor. Geçmiş yıllarda bu programların kontenjan kısıtlaması yokken tercih eden her aday açık ve uzaktan öğretim programlarına yerleşme şansı yakalarken günümüzde bu programların da kontenjanlarının olması burada da bir rekabeti beraberinde getiriyor. Puanları nispeten örgün yüz yüze programlardan daha düşük olacağı beklentisi ile daha çok aday tarafından tercih ediliyor. Özellikle akademik eğitimde yaş sınırı olmamasına rağmen ileri yaşlardaki adayların devam zorunluluğu olmayan bir programda eğitim alma isteği Açıköğretim programlarına ilgiyi artırıyor. 24 milyon toplam tercihin 6 milyon 900 bini açık ve uzaktan öğretim programları tercihlerinden oluşuyor.

Son olarak trendi yükselen program tercihlerinin de çeşitli değişkenlikler gösterdiğini söylememiz mümkün. Özellikle tercih yönelimlerinin sosyal, ekonomik ve kamusal hayatla da ilişkili olduğunu belirtmeliyiz. Örneğin; 2023 öncesinde en çok tercih alan programlar listesinin en üst sırasında yer alan İlk ve Acil Yardım önlisans programı, kamuda yoğun bir tıbbi sekreter atamasından sonra 2023 yılında zirveyi Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik programına kaptırdı. Benzer bir durumu 2024 yılında yaşadık. Öğretmen atamaları bir kaosa dönünce öğretmenlik programlarının yüzde 97’lik doluluk oranları bir anda yüzde 86’lar düzeyine geriledi. Pek çok öğretmenlik dalı 2024 yılında daha az tercih listesine girdi.

Salim Ünsal, 30 yıllık kariyer hayatı boyunca ülkemizdeki ve dünyadaki merkezi sınavların teknik ve istatistik analizlerini yaparak, adayların sınav psikolojisi ve başarısına etkisi üzerinde çalışmalar yapmıştır. Ülkemizdeki merkezi sınavlarla ilgili önemli bir bilgi kaynağı olan Ünsal, sunduğu güvenilir verilerle adaylara yön göstermektedir. Sınav ve tercih süreciyle ilgili yaptığı birçok radyo ve televizyon yayınıyla geniş kitlelere ulaşmaktadır. Kendini "Rehberlik ekipler amiri" olarak tanımlayan Ünsal, pek çok rehber öğretmenin ve kariyer danışmanının çalışmalarına da rehberlik etmektedir.