Ders, sadece dinleyerek öğrenilmez!

Öğrenmenin herkes için geçerli tek bir yöntemi olmasa da öğrenilen bir şeylerin pekiştirilmesi için pratik yapılması gerektiği genellenebilir. Eğitim Uzmanı Sadık Gültekin, bu konuyu bakın nasıl bir hikaye üzerinden ele alıyor?

Öğrenmenin ilk kuralı, dersi derste öğrenmektir! Ancak bu bir başlangıçtır, öğrenme sadece bununla sınırlı kalmamalıdır. Tekrar ve pratik yapmak son derece önemlidir. Yüzde 100 öğrenme diye bir durum zaten söz konusu değildir. Biz tam anlamıyla bir şeyi öğrendiğimizde bile, her zaman kayıplar söz konusudur.

ODTÜ’nün efsane hocalarından Prof. Dr. Muhan Soysal, bir gün derste öğrencilerine “Size bu derste tangoyu anlatacağım. Beni dikkatli dinleyin ve not tutun” der. Normalde dersle ilgili bir konu anlatması gerekirken, hocanın niye tango konusunu anlattığına öğrenciler bir anlam veremezler.

Hoca tangonun tarihçesinden başlar, sonra müziğin ritmine geçer, daha sonra tango figürlerini öğretir. Adımların nasıl atılacağını tahtada şekillerle izah eder. Bir kavalyenin damı nasıl dansa davet edeceğini, elini beline nasıl dolayacağını ve birçok bilgiyi en küçük ayrıntısına kadar anlatır.

Ertesi ders tango konusunda yazılı yapacağını söyler. Öğrenciler yazılı sınavda çok başarılı olur, çünkü hocanın anlattığı her şeyi kelimesi kelimesine ezberlemişlerdir. Öğrencilerin başarı ortalaması 90’ın üzerindedir. Sonraki ders, öğrenciler tahtada şu notu görür: “Sınavın ikinci bölümü için herkes spor salonuna gelsin.”

Bütün öğrenciler spor salonunda toplanır. Hoca, önceden her şeyi gerektiği şekilde ayarlamıştır; duvar dibine sandalyeler sıralanmıştır, orta alan dans pisti olarak boş bırakılmıştır, hoparlörlerden müziğin sesi gelmektedir, salonun birkaç yerine kamera konulmuştur vb.

Öğrenciler etrafı merakla izlerken, Muhan Hoca: “Şimdi herkes tango yapacak, öğrendiklerini uygulayacak. Buyurun piste!” der. Erkek öğrenciler reverans yaparak eşlerini dansa kaldırır. Öğrenciler müziğin ritmine ayak uydurup dans ederken, çevredeki kameralar da onların tüm hareketlerini kaydetmektedir. Sonuç tam bir fiyaskodur. Acemice hareketler, duraklamalar, çarpışmalar…

Öğrenciler yazılı sınavda başardıkları tangoyu bir türlü beceremez. Hemen hepsi, tangoyla uzaktan yakından ilgisi olmayan acemice hareketler yapar. Sınav tam bir kaos ortamına dönüşür. Hoca, birkaç gün sonra sonuçları açıklar: Ortalama başarı notu bu kez 33 olur. Hocanın amacı aslında öğrencilere tango öğretmek değildir; bir şeyin sadece okuyarak öğrenilemeyeceğini öğretmektir.

Evet, can kulağı ile derslerinizi dinleyin, ancak daha sonra öğrendiğiniz konularla ilgili bolca pratik yapın. “Ben, dersi derste öğreniyorum, ayrıca çalışmama gerek yok” eksik bir ifadedir, sakın bu hataya düşmeyin!