OBP sınav performansını ne ölçüde etkiliyor?

Sınav sisteminin baştan beri en tartışmalı konularından biri ortaöğretim başarı puanı (OBP) olmuştur. OBP her yıl binlerce öğrenciyi sınav performansı ile elde ettiği sıralamadan daha geriye düşürebiliyor. Sınavda iyi bir performans sergileyen öğrencinin diploma notu eğer aynı oranda iyi değilse yerleştirme sıralamasında daha geride yer alması sistemin en eleştirel noktalarından biri. Peki, OBP sınav performansını ne ölçüde etkiliyor?

Nedir bu OBP sorunu?

Neden bu puan kullanılmaktadır? Hangi oranlarda etkili olmaktadır? Sistemdeki yeri ve önemi nedir? Neden eleştirilir? Tüm bunları bu yazıda ele almaya çalışacağım.

Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) üniversite sınavlarına katılan tüm adayların lisenin 9. sınıfından 12. sınıfına kadar yapılan tüm okul sınavlarından elde ettikleri notların ve o notlarla hesaplanmış diploma puanının üniversiteye yerleştirme sistemine dönüştürülmüş halidir. Daha yalın bir ifade ile diploma notunun sınav puanlarına ilave edilmesi gereken yüzde 60’lık kısmıdır. ÖSYM bunu doğrudan diploma notunu 0,60 katsayı ile çarparak hesaplamıyor, dolaylı bir yol izliyor. Tüm adayların diploma notlarını 5 ile çarparak ve eğer 50 puan altında bir diploma notu varsa, bunu da 50 olarak kabul ederek en küçüğü 250 ve en büyüğü 500 olacak şekilde bir hesaplama yapıyor. İşte OBP’yi biz 250-500 arasındaki bir puan olarak tanımlıyoruz.

Her bir adayın 250-500 arasında hesaplanan OBP’si sınav tamamlandıktan sonra yapılan değerlendirmede 3 farklı durum için 3 farklı katsayı ile çarpılarak hesaplanıyor ve hesaplama ile elde edilmiş OBP katkısı sınav puanlarının üzerine ilave ediliyor.

Hesaplamada en yaygın olarak kullanılan OBP katkısı, OBP olarak hesaplanan değerin 0,12 ile çarpılması. Bu birinci durum. İkinci durum ise eğer aday bir meslek liseli ise yani meslek liseli olmaktan kaynaklı ek puanla girebileceği lisans ya da önlisans programları varsa sadece bu programlara girişte kullanılacak ek puanlı yerleştirme puanını hesaplamak için bu sefer de aynı OBP 0,18 ile çarpılıyor. Üçüncü durum ise aslında yeni bir duruma istinaden değil öğrencinin bir önceki yıl bir yükseköğretim programına yerleşmesi halinde hesaplanacak OBP katsayılarının yarıya düşürülmesi anlamına gelen yöntem. Bu durumdaki bir aday için 0,12 ile hesaplanması gereken OBP 0,06 ile, 0,18 ile hesaplanması gereken OBP’de 0,09 ile çarpılarak hesaplanıyor.

Yukarıdaki durumu anlaşılır hale getirebilmek için bir örnek üzerinden gidelim. Sınavda elde ettiğin puan 350 olsun. Diploma notunun da 80 olduğunu varsayalım. Önce diploma notun 5 ile çarpılarak OBP notun 400 olarak hesaplanıyor. Eğer bir önceki yıl ÖSYM tarafından bir yükseköğretim programına yerleştirilmediysen 400 OBP notun 0,12 ile çarpılarak 350 olan sınav puanına ilave ediliyor ve yerleştirmede kullanılacak Y-Puanın hesaplanmış oluyor. Yani 350 olan sınav puanın 48 olarak hesaplanan OBP katkın ile toplanıyor ve üniversiteye yerleşirken 398 puanla bir programa yerleşmeye çalışıyorsun.

Eğer sen mesleki eğitim almış ve lise alanında ek puanla girebileceğin yükseköğretim programları varsa 0,12 katsayı dışında bir de 0,18 ile çarpılmış OBP puanın yine sınav puanına ilave ediliyor ve bu sefer de sadece ek puanla gireceğin o programlara girişte Ek Puanlı Y-Puanın hesaplanıp kullanılıyor. Yani 350 puanın üzerine OBP’den gelen 72 puan ilave ediliyor ve sadece lise alanının devamı niteliğindeki bu programlara 422 puanla yerleşme şansın doğuyor.

Eğer sen bir önceki yıl bir yükseköğretim programına genel yerleştirmede ya da ek yerleştirmede ÖSYM’ce yerleştirildiysen o zaman genel yerleşmede kullanman gereken 48 puanlık OBP katkısından 24, 72 olarak alacağın ek puan katkısından ise sadece 36 puan elde edebiliyorsun. Sıralamada 1 puanın dahi binlerce öğrencinin önüne geçmek anlamına geldiği bir sistem içinde 80 diploma notuyla 24 ya da 36 puan kaybı yaşamak büyük bir sıralama gerilemesi yaşayacağın anlamına geliyor. Bu nedenle öğrencilere ‘Yerleşip de kaydolmayacağın programları tercih listesinde bulundurma, seneye gireceğin sınavı da zora sokmuş oluyorsun’ diye tavsiyede bulunuyoruz.

Bir kere yerleşince bu durum ilelebet hep puan kaybına uğrayacağın anlamına mı geliyor?

Elbette değil. Yerleştiğin yıldan hemen sonraki yılda bu sorunu yaşıyorsun, ama araya 2. bir yıl girdiğinde tekrar OBP katkın normale dönüyor.

Bu kayba uğramanın kuralı yerleşmek mi yoksa yerleşip üniversiteye kaydolmak mı?

Sadece yerleşmek bu kayıp için yeter sebep. Eğer bir programa yerleştiysen, o programa ister kayıt yaptır ister kayıttan vazgeç bu sorunu bir sonraki yıl yaşamak zorunda kalıyorsun.

Bu teknik ayrıntıdan sonra şimdi de neden bu puana ihtiyaç duyulduğunu kısaca izah edelim.

OBP sistemi aslında sürece okul puanlarını da dahil etmek anlamına geliyor. Ülkemizde eğitim sisteminin itici gücü ve motivasyon kaynağı hep sınavlar olunca okul eğitimine ve okul sınavlarına öğrenciyi kanalize edebilmek için kullanılan bir puan aslında OBP. Yasa ve yönetmelikte de yeri olan bir puan. Bu sene sadece sınav performanslarını kullanalım OBP’yi kullanmayalım denebilecek bir puan değil. Zira kaldırılması veya oranlarının değiştirilmesi için yasalarda ve yönetmeliklerde mutlaka değişiklik yapılması gerekiyor.

OBP, sınav sisteminin ilk kurulduğu günden beri çeşitli isimlerle, farklı katsayılarla hep olageldi. Geçmişte OBP yerine okulun sınav performansına bağlı olarak ağırlıklandırılan Ağırlık Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) de kullanılmıştı. Ağırlıklandırma, özellikle nitelikli liselerden kaçışı engellemeye yönelik geliştirilmiş yöntemlerden biriyken, 2010 yılından itibaren bireysel diploma notları üzerinden basit hesaplama yöntemine geçildi.

Ülkemiz liselerinin eğitim niteliği, ölçme, değerlendirme ve puanlama standartları bakımından dengeli bir dağılımda olmadığını söyleyebiliriz. Bırakın farklı okul türü ve farklı illeri aynı sokaktaki iki okulda bile standardizasyon sorunlarını sık sık yaşıyoruz. İşte OBP’nin en çok tartışılan hususlarından biri standardize olmayı başaramamış bu puanın nispeten standart bir sınav olan YKS’de nasıl eşit oranda katkı sağladığıyla ilişkili. Bir fen liseli adayın 90 diploma notu ile bir yerel ya da meslek liseli adayın 90 puanı katkı olarak aynı olsa da performans ve adalet bakımından denk olmadığı genel kabul görüyor.

2024 yılı itibarıyla ülke genelinde sınava giren öğrencilerin diploma notları ortalamalarının 100 üzerinden 80,64 olduğunu biliyoruz. Oysa aynı öğrenci profili ortak girdikleri sınav olan TYT’de soruların 100 üzerinden ancak 34,9’unu doğru cevaplandırabildiler. Yıllardan beri net ortalamalarının 100 üzerinden 22-27 aralığında çıktığı da biliniyor. Bu durum ya sınavların zorlayıcı olduğu ya da okullarda notların fazlaca dağıtıldığı olasılığını akla getiriyor. Sınavda yüzde 10 başarı yakalayamayan bazı öğrencilerin 90 diploma notuyla mezun olduğu bir sistem doğal olarak hep tartışmaya açık hale geliyor. Geçmişte özel liselerin daha yüksek notlar vererek öğrencilerini mezun ettiği bir süreç, devlet liselerinden mezun adayların kilit eleştiri noktalarından biriyken bugün devlet liselerinin de yüksek notlarla öğrencileri mezun ettiğine şahit oluyoruz.

Şimdi OBP’nin sıralamaları ne kadar etkilediğini örnek üzerinden açıklamaya çalışalım.

300 TYT puanı almış Anadolu liseli bir aday 2024 sıralamaları itibarıyla bu puanla 417 binlik bir sıralama elde ediyor. Aynı adayın diploma notunun da 70 olduğunu varsayalım. Bu öğrenciye 70 diploma notundan 42 puanlık bir OBP katkısı geldiğinde puanı 342’ye çıkmasına rağmen sıralamadaki yeri bir anda 466 bine geriliyor. Sınavdan elde ettiği sıralamayı koruyabilmesi için bu adayın diploma notunun 82 olması gerekiyor.

Diploma notu 95 olan, ama TYT’de 285 puan özel liseli bir aday da aslında bir önceki örneğimizle aynı yerleştirme puanına erişebiliyor. Bu aday 285 TYT puanıyla 537 bininci olmasına rağmen 95 diploma notuyla 466 bine erişme başarısı yakalıyor.

OBP her puan aralığı için aynı oranda sıralama sapmasına yol açmıyor. Örneğin; 450 puanlı bir aday için sıralamayı koruyan diploma notu 95 iken 400 puanlı bir aday için 92, 300 puanlı bir aday için 82, 200 puanlı bir aday için de 67 diploma notu sınav sıralamasında adayı geriye düşürmemeye yetiyor.

Üzerinde bu denli tartışma olan ve spekülasyonlara açık bir puanın yakın vadede sistemin dışına alınmasını da işin açıkçası beklemiyoruz. Kariyer yolculuğunun diploma notu engeline takılmasını istemiyorsan, bu sorun düzeltilene kadar okul notlarını yüksek tutman gerekiyor.

Salim Ünsal, 30 yıllık kariyer hayatı boyunca ülkemizdeki ve dünyadaki merkezi sınavların teknik ve istatistik analizlerini yaparak, adayların sınav psikolojisi ve başarısına etkisi üzerinde çalışmalar yapmıştır. Ülkemizdeki merkezi sınavlarla ilgili önemli bir bilgi kaynağı olan Ünsal, sunduğu güvenilir verilerle adaylara yön göstermektedir. Sınav ve tercih süreciyle ilgili yaptığı birçok radyo ve televizyon yayınıyla geniş kitlelere ulaşmaktadır. Kendini "Rehberlik ekipler amiri" olarak tanımlayan Ünsal, pek çok rehber öğretmenin ve kariyer danışmanının çalışmalarına da rehberlik etmektedir.