Doluca A.Ş.
Bilindiği gibi Osmanlı döneminde Müslüman tebanın içki üretmesi yasaktı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla bu yasak kalktı. Ülkemizde halen faaliyetlerini sürdüren en eski şirketlerden biri olan Doluca'nın geçmişi de, Cumhuriyet'in ilanını izleyen ilk yıllara değin uzanır.
80 yılı aşkın süredir şarapseverlerin hizmetinde olan Doluca adını bölgenin en yüksek tepesinden almaktadır.
Geisenheim Şarapçılık Enstitüsü'nde enoloji ve vitikültür dallarında eğitim görmek için üç yıl boyunca Almanya'da kalan Nihat A. Kutman, 1926'da yurda dönerek Galata'da Vinikol Şarap Evi" ni kurdu. Bugünkü Doluca'nın temeli olan bu firma, böylece Türk şarapçılık tarihinin de ilk sayfasında yerini almış oldu.
Nihat Bey, ürettiği ilk şarapları doğduğu yer olan Mürefte ve civarındaki bağlarda yetişmekte olan Yapıncak ve Karalahana üzüm cinslerinden elde etti. Vinikol, Kara Elmas, Sarı Elmas ve Eti adlarını taşıyan bu şaraplar, Mürefte'deki şarap imalathanesinde üretimi tamamlandıktan sonra fıçılarla, şişelenmek üzere Galata'daki Vinikol Şarapevi'ne gönderilmekteydi.
Ancak Nihat Bey, bu üzüm türlerinden üretilen şarapların kalite açısından yetersiz kaldıklarını gördüğünden, yeni bir arayış içine girdi ve 1935 yılında değişik üzüm türlerini araştırmak için Almanya ve Fransa'ya bir gezi düzenledi. Bu araştırmalar sonucunda, o günün koşullarına göre en uygun görünen Cinsault, Semillon, Gamay ve Riesling çeşitlerini Türkiye'ye getirerek bu asma çubuklarını Mürefte ve civarındaki köylerdeki bağlarda dikerek yetiştirmeye başladı. İlk denemelerden alınan çok olumlu sonuçlar üzerine, Nihat Bey bu türlerin Türkiye'de yayılmasına da önayak oldu. Günümüzde de, sadece Doluca'nın sahip olduğu bağlarda yetişen Riesling dışında, özellikle Semillon ve Cinsault, ülkemizin şaraplık üzüm yelpazesinde önemli bir yer edinmiş oldular.
Yeni yetişen bu üzümlerden üretilen ilk şaraplar, 1940'lı yılların başında Doluca adı ile piyasaya sürüldü ve kısa zamanda büyük beğeni ile karşılaştı. Nihat Kutman, o yıllardan itibaren giderek artan ilgi ve talebe rağmen, uzun yıllar üretimini eski, ufak ve geleneksel yöntemlerin uygulanmakta olduğu şarap mağazasında sürdürmeye devam etti.
Ancak 1960'a gelindiğinde, bir yandan sürekli büyüyen pazar, öbür yandan ilerleyen teknoloji, Doluca'yı yeni doğrultulara yönlendiriyordu. Nihat Kutman'ın önderliğinde ilk olarak, o zamana değin Doluca şaraplarının şişelendiği Galata'daki "Vinikol Şarap Evi", Tophane'deki yeni binasına taşındı ve "Nihat Kutman ve Şeriki Adi Komandit Şirketi" adını aldı. Böylece şirketin tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Buna paralel olarak Mürefte'de yeni bir şarap imal tesisi inşa edildi ve jeneratörler sayesinde bir çok elektrikli cihaz kullanılmaya başlandı. Artık mağaza dönemi büyük ölçüde kapanmış, o günün koşullarına göre çok daha modern bir üretim tesisi hizmete girmişti.
1963 yılında faaliyete geçen bu tesisteki salkım ayırıcı, yatay pres ve özellikle ısı kontrolü sağlayan soğutucular, hem şarapların kalitesinde, hem de üretilen kaliteli şarap miktarında gözle görülür bir artış sağladı.
1969'da ABD'deki University of California, Davis'de Enoloji ve Vitikültür dalındaki eğitimini tamamladıktan sonra yurda dönen ve iki yıl süreyle askerlik görevini sürdüren Ahmet Kutman, şirket yönetimine katıldı. Aynı yıl Doluca'da iki önemli gelişme yaşandı. Yeni tesislerde, büyük özenle üretilerek eskitilen kırmızı ve beyaz Villa Doluca şarapları satışa sunuldu. Kısa bir süre içinde Türkiye'nin en prestijli ve popüler şarabı haline gelen Villa Doluca'lar, bugüne dek Doluca'nın en çok aranan ve satılan ürünleri arasında yer aldı.
1970 yılında Doluca, ilk monosepaj ürününü, yani tek bir üzümden üretilen Riesling şarabını piyasaya sürdü. Vaktiyle Nihat Kutman'ın Türkiye'ye getirdiği ve sadece Doluca bağlarında yetişen Riesling üzümlerinden elde edilen bu şarap, Doluca'nın en prestijli ürünlerinden biri oldu.
1980'li yıllar Doluca'nın kaliteli şarap yelpazesinin gitgide açılarak genişlediği bir dönem oldu. Aynı zamanda, iç tüketimdeki büyüme, artan yabancı turist akışı ve yurtdışına ihracat, Doluca'nın üretim ve satış hacminde büyük artışlara neden oldu. Bu gelişmeler artık yeni ve büyük ölçekli bir yatırımı kaçınılmaz hale getirmişti. 1985 yılında başlatılan, ve son on beş yıldır çeşitli projeler halinde kesilmeden devam eden, on milyonlarca dolarlık yatırımlar, Doluca'ya gerek kapasite, gerek teknoloji ve kalite açısından dünyadaki en gelişmiş şarap üreticileri arasında önemli bir yer sağladı. Bunun yanısıra, birikimleri ile sektöründe bu ölçekli bir yatırımı gerçekleştiren ilk kuruluş oldu.
1987 yılında hizmete giren Sefaköy dolum ve ambalajlama ünitesi, günümüzün en modern cihazları ile donatılan, şarapların inert gaz altında hiç havayla temas etmeden şişelenerek, sabit ısılı kavlarda beklediği bir tesis oldu.
1993 yılında hizmete giren, 12 dönümlük arazi üzerinde 10 dönüm kapalı alan olarak kurulan Mürefte'deki üretim ünitesi 12 milyon litrelik kapasitesi, şarabı dinlendirmek için Fransa'dan ithal edilen meşe fıçıları, paslanmaz tankları, modern cihazları ve en son teknolojisi ile Avrupa'nın sayılı tesislerinden biri oldu. Aynı üniteye eklenen şişeleme tesisi ile birçok ürün için "estate bottling" -şarapların üretildiği şişelenmesi- olanağı sağlanmış oldu. Son yıllarda yapılan yatırımlarla, Mürefte’deki üretim ünitesinin kapasitesi 12 milyon litreden 14 milyon litreye çıkmış bulunmaktadır.
Bu arada Doluca, Türk şarapçılık tarihinde çok önemli bir dönüm noktası yaratacak olan Sarafin adlı ortak bir projeye katıldı. 1990'lı yılların başında, iki okul arkadaşı Güven Nil ve Ahmet Kutman, dünyanın en tanınmış üzüm cinslerini Türkiye'de yetiştirerek bunlardan yapılacak özel şarapları Sarafin adı ile Türk şarapseverlerine sunma girişimini başlattılar. Bağların yet
|