Üniversitelerin yetiştirdiği insan kaynağıyla sektörlerin ihtiyaç duyduğu insan kaynağı arasında bazı farklar olabiliyor. Peki, istihdam adına daha çözüm odaklı kararlar alabilmek için işverenlere ve üniversitelere hangi görevler düşüyor?
Bireyin kariyer yaşamını erkenden planlanması, iş dünyası ve sektörlerle iletişimde olması, kariyer planlamada yeni bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle meslek liseleri ve üniversitede okunan alan ve bölümle çalışılan sektörlerin eşleşmesi doğru bir kariyer planlama olarak görülebilir. Genelde sektörlerin ihtiyacına göre üniversite mezunu bireyler yetiştirilemiyor. Bu nedenle üniversitelerin yetiştirdiği insan kaynağı ile sektörün beklediği insan kaynağı arasında fark oluşuyor. Bu sorunu gidermek için üniversitelere, sektör temsilcilerine ve öğrencilere düşen bazı görevler var.
Üniversitelere düşen görevler
Üniversite yönetimleri program geliştirirken ve ders içeriklerini oluştururken, sektör ve pozisyonların ihtiyacı olan insan kaynağı hakkında bilgi sahibi olarak karar almalıdır. Bunun için makro ve mikro düzeyde araştırmalar yapmalılar. Globalleşirken aynı zamanda da glokalleşmelidirler.
Ülkenin genel ihtiyaçlarını görebilen mühendisler, doktorlar ve eğitimciler yetiştirirken, onlara yerel şartlara uyum sağlayabilecek donanımı kazandırabilmek de önemlidir. Burada üniversite yönetiminin ülkemizdeki sektörlerle ilişkisinin düzeyi çok önemlidir. En kötü ihtimalle senede bir kez kongre düzeyinde çalışma yapılmalı, ilgili sektörlerle iş birliği planları çıkartılarak yıllık veya beş yıllık hedefler belirlenmelidir.
Sektör temsilcilerine düşen görevler
Sektör özelinde ve ülke genelinde ihtiyaç duyulan insan kaynağı profilini iyi analiz etmeli, değişik periyotlarda ihtiyaçları güncellemelidir. Donanım anlamında insan kaynağı ihtiyacını gidermek için üniversitelerle iş birliğine hazır olmalı ve bu anlamda nitelikli personel bulundurmanın yanı sıra kaynak da ayırabilmelidir.
Doğru istihdamı sağlayabilmek için proje tabanlı çalışmaları desteklemeli ve insan kaynağı ihtiyacını yetişmiş bir şekilde elde etmeye çalışmalıdır. Staj süreçlerinde aktif rol almanın yanı sıra, üniversitelerin program içeriklerine öneriler getirmeliler. Bünyesinde danışman olarak akademik kariyeri olan uzmanlar çalıştırmalı ve bunların aracılığıyla üniversitelerin içine rahatça girebilmeliler.
Üniversitelerle iş birliğine açık, personel istihdam etmeyi öncelikli hedefler arasında tutan bir yaklaşımda olmak da önemli. Böylece nitelikli insan kaynağı ihtiyacının proje tabanlı olarak giderilmesi sağlanabilir. Bu çalışmayı tekniker/teknisyen veya ara eleman düzleminde düşündüğümüzde, meslek liseleriyle aynı çalışma yapılmalıdır. Bu süreçte sanayi odaları, meslek örgütleri etkin rol almalı ve etraflarında bulunan üniversitelerle iş birliği fırsatlarını kovalamalıdır. Böylesi bir çalışma şeklinde hem üniversitelerin mezunlarına iş bulma ve istihdam oluşturma hedefleri gerçekleşmiş olur hem de iş dünyası gerek staj döneminde gerekse de eğitim öğretim döneminde personel adaylarını yarı zamanlı çalıştırarak potansiyel olarak tanıma fırsatı bulmuş olur.
Peki, ya öğrenciler?
İş dünyasının beklediği insan kaynağı profili çerçevesinde daha fazla donanıma sahip olmak adına üniversite yıllarını iyi değerlendirmeliler. Bir öğrenci üniversite yıllarında üniversite bünyesinde yapılan eğitimlere, seminerlere, konferanslara, fuarlara ve proje çalışmalarına ne kadar fazla vakit ayırırsa, kişisel gelişimine de o kadar değer katmış olur. Bu süreci anlamlı olarak değerlendirmediği zaman, mezuniyet aşamasına geldiğinde tecrübesizliğinin yanı sıra birikimsiz olma durumuyla karşı karşıya kalır.
Bu çalışmaları hem kişisel gelişimine katkı sağlamak için hem de çalışmak istediği sektör ve pozisyona kendini hazırlamak için yapmalıdır. Bu süreçte çalışmak istediği pozisyonla alakalı olarak sosyal çevresini geliştirmeli ve bağlantılar kurmalıdır. Resmi staj dışında boş zamanlarını çeşitli eğitimlerle nitelikli olarak değerlendirmelidir. Birçok üniversite mezununun üniversite yıllarında yarı zamanlı veya gönüllü çalışması, bireyin meslek ve pozisyon tercihini de şekillendirmektedir. Bu nedenle üniversite içindeki veya dışındaki iş ve aktivite fırsatları değerlendirilmelidir.
Üniversite yönetimi, sektör yöneticileri ve öğrencilerden oluşan bu üçlü yapı iş birliği içinde çalışabilirse, istihdam konusundaki sorunlar biraz daha çözüme kavuşmuş olacaktır.
Konuk Yazar: Dr. Abdulrezzak Çil / Kariyer Uzmanı – Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Uzmanı