Deneyimli kişinin radar alıcıları çok güçlü oluyor; yılların getirdiği birikim kişiye güçlü bir gözlem ve analiz becerisi katıyor.
Yaklaşık bir yıl önce bu sayfalarda “Yönetici mi? Uzman mı?” başlığı ile dünyanın gelişmiş ülkelerinde uzmanlığın yönetici pozisyonlarına nasıl paralel ilerlediğini, bu yolda ilerleyen 40 yaş üstü birçok uzman seviyesinin kazanç, sorumluluk ve kişiye verilen değer açısından yönetici pozisyonları ile yarışır halde karşımıza çıktığını yazmıştım. Ülkemizde ise istihdam gücünün genç yaş ortalamasının ve mevcut kurum politikalarının uzman kadroları benzer şekilde istihdam etmeye nasıl izin vermediğinden bahsetmiştim. Uzmanlıkta yükselmiş çalışanlar sadece uzman oldukları alandaki bilgi birikimleriyle değil, deneyimleri ve görmüş geçirmişlikleriyle de kuruma büyük değer katıyor.
Size iş deneyimi yüksek bir çalışanın kuruma getirdiği faydaları gözlemlediğim, seyretmesi çok keyifli bir filmi önermek istiyorum. Başrollerini Robert De Niro ve Anne Hathaway’in paylaştığı “Stajyer” isimli film, New York’ta hızla büyüyen bir e-ticaret startup’ının başlattığı “Kıdemli staj” programı ve bu programa katılan deneyimli bir üst düzey yöneticinin kurumda yaşadıklarını anlatıyor. Filmde konu mizahi unsurlarla ve güçlü oyuncu kadrosuyla çok iyi ele alınmış ve iş ortamında kadın-erkek eşitliği açısından da birçok mesaj veriyor. Filmde yaratılan 70 yaşındaki yaşlı stajyer karakterinin fazlaca ideal bir çalışan olduğunu ve diğer çalışanlarla olan kuşak farkının da mizahi öğeleri artırma amaçlı olarak uç noktada olduğunu vurgulamak isterim. Kurumsal iş hayatında, hatta bir de İK alanında çalışan bir izleyici için birçok farklı gözlem yapma şansı da sunuyor.
Deneyimli çalışan verimli ve kalite odaklı
Deneyimli bir çalışanın organizasyona kattıklarını üç ana başlıkta toparlamak mümkün. Deneyimli kişinin radar alıcıları çok güçlü oluyor; yılların getirdiği birikim kişiye güçlü bir gözlem ve analiz becerisi katıyor. Çevresinde olup biteni iyi hissediyor, anlamlandırıyor; başka bir deyişle satır aralarını okuyabiliyor. Gözlemlediklerini ortaya etkili bir şekilde koyduğunda da muazzam bir hız ve olgunlukla sonuca gidilmesine katkıları oluyor. Diğer bir önemli özellikleri ise sakinliklerini koruma becerileri. Krizler, problemler ve acilen yapılması gerekenlerle dolu iş hayatında deneyimli çalışanlar çok daha sakin oluyor. İlk bakışta yavaşlık gibi algılanabilecek bu yaklaşımların işin sonunda problemin çözümüne hem hız ve hem de kalite kattığını söyleyebilirim. Son olarak da deneyimli insanların iletişim kurma becerisi. Yılların getirdiği özgüven ve çok sayıda insanla etkileşimde olmanın getirisiyle bu kişiler empati kurma, diğer çalışanları idare etme, ikna etme ve yönlendirmede çok daha etkili oluyor. Deneyimli çalışanlar yukarıda özetlediğim özellikleri sayesinde katıldıkları kurumda doğru seviyede yetki ve sorumluluklarla daha az deneyimli bir kişiye kıyasla çok daha etkin ve sonuç odaklı bir iş yapış tarzı sergiliyor.
Yazdıklarımdan her yaşı büyük, deneyimli çalışanın kuruma katkı sağlayacağı gibi anlam çıkarılmasını istemem. Tabii ki her çalışanı kurumunuza alırken işe alım süreçlerini uygulayarak kişinin pozisyon için yeterliliği ve kurum kültürüne uygunluğunu değerlendirmelisiniz.
Konusunda uzman, deneyimi belirli bir seviyenin üstünde ve çalışmayan 10 binlerce insan istihdam gücümüzde yer alıyor. Farklı bir bakış açısıyla bu kişilerin deneyimlerinden yararlanmayı fırsat görmeliyiz. Tüm işverenlerimizi ve İK çalışanlarını, istihdam gücümüzde var olan deneyimli ve konusunda uzman bu kişilere daha fazla iş fırsatları sunmaya davet ediyorum. Böylece yetişmiş insan gücümüzün kendilerine, topluma ve kurumlarımıza olan katkısını artırmış olacağız.
Yorum yapmak ister misin?