Yaz yaklaşırken yüz binlerce üniversite öğrencisi de mezun olma telaşında. Yeni mezunlar özellikle küçük işletmeler açısından; büyük firmaların çoğunlukla gereken değeri vermediği, iyi eğitimli, yetenekli ve hevesli kocaman bir potansiyel çalışan grubu anlamına geliyor. Oysa durum pratikte hiç de göründüğü gibi değil.
İstihdam araştırmalarına göre büyük firmalar gibi küçük işletmelerin çoğu yeni mezunları deneyimsiz oldukları için işe almak istemiyor. Bunun en büyük nedeni firmaların yeni mezunun çalışma ortamında verimli olmasını sağlayacak profesyonel becerilere henüz sahip olmamasını bir sorun olarak görmesi ve eğitim sürecini maddi ve manevi bir kayıp olarak değerlendirmesi. İşe alınan yeni mezunun sorumluluk alabileceği bir pozisyonda çalışabilmesi ise uzun zaman alıyor. Oysa durum tamamen farklı olabilir. KOBİ’ler, yeni mezunun hevesinden, iş gücünden ve yaratıcılığından çok önemli bir verim alabilir.
Yeni mezun vs deneyimli çalışan
Harvard Business Review ve Fast Company Magazin Editörü Bill Taylor, duruma tamamen farklı bir açıdan yaklaşıyor. Taylor, dengeli ve iyi bir karaktere sahip yeni mezunun, deneyimli ama çalışması zor, davranışsal ve etik sorunları olan birinden çok daha mantıklı bir seçim olduğunu vurguluyor. Taylor, parmağını KOBİ’lere çeviriyor ve doğru yeteneği yakalamanın önemine vurgu yapıyor. Taylor’a göre çalışanın deneyimli olması onun şirket için doğru seçim olduğu anlamına gelmiyor ve yanlış seçimin maddi ve manevi kaybı uzun vadede oldukça fazla. Yeni mezunun işverenin standartlarına uyum sağlaması deneyimli çalışana göre çok daha kolay. Üstelik heyecan ve hevesi sayesinde işe verimlilik, iş yerine enerji katacağı da muhakkak. Uzmanlar deneyimden çok çalışanın karakterinin önemli olduğunu belirtiyor. Akıllı, öğrenmeye açık, çalışkan ve etik değerlere sahip bir yeni mezunun kısa sürede beklenen deneyimi zaten kolaylıkla kazanabileceğini unutmamak gerekiyor.
Davranışsal farklar
Yeni mezunların ne kadar değerli olduğuna dair bir diğer örnek de çalışan davranışlarıyla ilgili. Buna göre deneyimli çalışanların genelde oturmuş davranışsal özellikleri var ve eğer bu davranışlar olumsuzsa bunları iyileştirme çabası işletme sahipleri için uzun, yorucu ve sonunda belki de olumlu bir gelişmenin kaydedilemediği bir sürece neden olabiliyor. Oysa yeni mezun söz konusu olduğunda farklı gerçekler göze çarpıyor. Yeni mezun hiç girmediği iş dünyasına, oradaki kişisel ilişkilere ve işine dair davranışsal bir zırh geliştirmiş değil. Çoğunlukla heyecan, merak ve empati gibi duygular hissediyor. Bu duyguların varlığını koruyabilen ve onlara değer verebilen işverenler için yeni mezun geleceğe yapılacak en önemli yatırımlardan biri de denebilir.
Çeşitlilik iyidir
Slack Teknoloji Grubu CEO’su Stewart Butterfield, işyerinde çeşitlilik noktasında yeni mezunun değerine odaklanıyor. Butterfield, her yaştan çalışanın olduğu iş yerlerinin inovatif ve daha güçlü işler ürettiklerini söylüyor. Yeni mezun yeni bir jenerasyon, yani eskinin kaçırabileceği pek çok yeni bakış açısı anlamına geliyor. Özetle, yeni mezunlar, Y jenerasyonu yani bir diğer adla milenyaller, yeni iş heyecanıyla motive olmuş bir şekilde iş arıyor. Hızlı bir çıkışta bulunmak, fark edilmek ve bir adım öne çıkmak için heyecanla bekleyen yeni mezun, bu noktaya ulaşma yolunda gereken becerilere sahip olmak için öğrenmeye açık, üstelik teknoloji becerileri sayesinde bu konuda son derece de hızlı. Stewart Butterfield, günümüz iş dünyasının küçük işletmelerin yeni mezunları işe almak için en doğru atmosfer olduğunu özellikle vurguluyor. Bir sonraki aşamaya geçmek isteyen fakat düşük bütçelerle hareket eden, zamandan tasarruf etme çabasında olan KOBİ’ler için yeni mezun yetenekleriyle, merakı ve öğrenme hevesiyle çok değerli.
Yorum yapmak ister misin?