İşe alımın yanı sıra bir organizasyondaki insan kaynağının ve iş süreçlerinin yönetilmesinden, yetkinlik ve performans yönetimine, çalışan bağlılığından motivasyona dek birçok alanda çalışmaları bulunan İK, çok yönlü bir disiplin olarak varlığını sürdürüyor. Gelişen iş dünyasının ihtiyaçları neticesinde İK’ya yeni görevler de düştüğü de uzun zamandır konuşulan konular arasında yer alıyor. Bu değişen roller içerisinde üç ana başlık ise özellikle ön plana çıkıyor.
İşe alım, bordrolama, motivasyon, eğitim, kariyer ve performans yönetimi gibi alanlara eğilen İnsan Kaynakları profesyonellerinin rolleri de değişip gelişiyor ve üstelik bu yeni konum uzun zamandır da şirketlerin tartışmalarının odağında yer alıyor. Bu yeni roller İK profesyonellerinin bağlı oldukları organizasyonlarının gelişmesine, şirket hedeflerine paralel olarak çalışanların stratejik kullanımına ve yetenek yönetimine öncelik ediyor. Fakat birçok uzmanın farklı odaklarla anlattığı İK’nın yeni rolleri arasında öne çıkan üç önemli rolü bulunuyor.
İşte üzerinde çok durulan İK’nın üç önemli rolü:
Stratejik partnerlik
Günümüz organizasyonları artan rekabet koşullarında en çok varlıklarını uzun süre devam ettirmek üzerine bir hedef belirliyor. Bu nedenle şirket yönetimleri her birimden şirketin stratejik bir ortağı olmasını ve sürdürülebilir büyümelerine katkıda bulunmasını bekliyor. İşte İnsan Kaynakları da bu sürdürülebilirliğin en önemli yapı taşlarından biri, çünkü elde bulunan insan kaynağının en verimli şekilde çalışmalarını sürdürmesinde bire bir etkili olan en önemli departman.
Şirketin hedeflerine, genel stratejik iş planlarına ve amaçlarına ulaşılmasına destek sağlayan bir İK yönetiminin öncelikle çalışma sistemlerinin tasarımı hakkında derin bilgiye sahip olması gerekiyor. İşe alım, ödüllendirme, performans geliştirme ve değerlendirme, kariyer planlaması gibi İK hizmetlerini etkileyen bu süreç sonunda İnsan Kaynakları da artık yönetimlerin en çok faydalandığı bir konuma doğru evriliyor. Başarılı iş ortağı olmak için ise İK profesyonelinin öncelikle tıpkı bir iş adamı gibi düşünmesi, finans ve muhasebe konusunda bilgi sahibi olması, maliyetin düşürülmesinden tüm İK programları ve süreçlerinin ölçümüne dek sorumlu olması gerekiyor.
Çalışan sponsoru/çalışanın savunucusu olması
İnsan Kaynakları yöneticilerinin çalışanların sponsoru/savunucusu olarak organizasyonun başarısında günümüzde çok kritik bir tamamlayıcı bir rolü bulunuyor. Bu rolde İK profesyonelleri genel yetenek yönetimi stratejilerini belirliyor; çalışanlara yönelik gelişim ve destek programlarının oluşturulmasını sağlıyor; kazanç ve kâr paylaşım stratejilerini geliştiriyor; çalışanların şikayetlerini ve problemlerini çözmeye yönelik adımlar atıyor ve kurum içi iletişim olanaklarını geliştiriyor.
Değişim şampiyonu olması
Son yıllarda İnsan Kaynaklarının üstlendiği bir diğer kritik rol ise İK fonksiyonunun etkinliğini değerlendirerek bağlı oldukları organizasyona değişim katkısında bulunmak. Değişen kuşaklar, yeni çalışma biçimleri, teknolojinin iş süreçlerindeki önlenemez etkisi İK’nın merceğinden şirkete yayılmak durumunda. Bu nedenle değişim şampiyonu olması gereken İnsan Kaynakları departmanı, kuruluşun genel başarısını teşvik ederek, örgütsel kimliğin vizyon, misyon, değer, hedef ve planlarını destekliyor. Geniş kapsamlı, dönüştürücü ya da bütüncül nitelikteki değişimle ilgili stratejik İK politikalarını vizyona koyuyor, yürütüyor ya da uyguluyor.
Yorum yapmak ister misin?