Deloitte Global tarafından 16 ülkede, Deloitte Eğitim Vakfı tarafından ise Türkiye’de olmak üzere, toplamda 17 ülkede uygulanan “Y Kuşağı İnovasyon Araştırması” raporu, yeni neslin (yani şu anda haldır huldur tartışılan ama biz Y’lerin de bundan 10 – 12 sene içinde haldır huldur tartışacağımız Z’lere hazırlanan yine biz Y’lerin), çalıştıkları şirketlerden, yöneticilerden ve genel olarak iş dünyasından beklentileri ortaya koyan bir araştırma raporu. Sonuçlar ülkemiz açısından değerlendirildiğinde hayli ilginç. Raporun tamamını ve dökümantasyon sonuçlarını bir belge halinde okuyup, yorumlama fırsatım oldu.
liderlikruhu.com Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Banu Çakar anlatıyor.
Sonuç; Yeni Çağın, Yeni Hayat Ritminin Yeni İnsanları…
İlginç bulduğum bazı sonuçları paylamak istiyorum: Türk Y Kuşağı’nın yüzde 20’si, çalıştığı şirkette topluma faydalı bir şey yapıldığını düşünmezken, diğer 16 ülkede bu oran yüzde 17 olarak gerçekleşiyor.
Ülkemiz gençliğine “üniversite eğitiminin ne sağladığı” sorulduğunda, yüzde 48’i “işe girebilmek için diploma” derken yalnızca yüzde 23’ü “meslek” diye cevap veriyor.
Yalnızca yüzde 29’u için “başarı” kelimesi “kariyeri” ifade etmekte, yüzde 40’ı için başarı “mutluluk ve huzur” anlamına gelmektedir. Üniversite eğitimli çalışmakta olan gençlerin yüzde 35’i için başarı “kariyer” anlamına geliyor, yüzde 45’i içinse “mutluluk ve huzur.”
Gençliğin yüzde 60’ı, ülkenin beş yıl sonraki hayatının daha iyi olacağına, yüzde 25’i de kendi hayatının daha iyi olacağına inanmıyor.
Gördüğümüz odur ki, Y kuşağı da dahil ülke gençliğimizde “karamsarlık ve gelecek kaygısı” dikkat çekici. Her ne kadar bir yerde okusalar da, asıl önemli olan “meslek” değil, diplomanın bir yere kapak atabilmek için sahip olunması gereken bir kağıt olduğu…
Ve asıl önemli gördüğüm başka bir bulgu, Y kuşağının çalıştıkları kurumlara getirdikleri kayda değer eleştiriler…
Türk Y kuşağının yüzde 20’si, çalıştığı şirkette topluma faydalı bir şey yapıldığını düşünmezken, araştırmanın yapıldığı diğer 16 ülkede bu oran yüzde 17. Genel olarak, toplumdan ziyade kendi hedeflerine odaklı şirkette çalıştığını düşünenlerin oranı ise Türkiye’de yüzde 42 iken, diğer 16 ülkede yüzde 32 olarak karşımıza çıkıyor. Türk Y kuşağı kendilerini inovatif olarak yüzde 63 oranda tanımlasalar da, yüzde 43’ü çalıştıkları şirketi inovatif olarak görmüyorlar.
“Sizi inovatif yapacağını düşündüğünüz yetenekler veya kişisel özellikler nelerdir?” diye sorulduğunda ise, gelecek odaklı olmak ve yaratıcılık öne çıkıyor, iletişim becerileri ve entelektüel kapasite onları izliyor. Girişimcilik ise yüzde 5 ile son sırada yer alıyor.
Sonuç olarak, şunu söyleyebiliriz ki, 5 sene sonra yönetici pozisyonlarında olarak daha fazlalaşacak olan Y’ler, iş hayatının dinamiklerini de kendi öngörüleri ile değiştirecekler. Keza şimdi birçoğu X’lere tabi çalışıyor veya mutlaka bir X ‘in nefesini enselerinde hissediyorlar. Bazıları kısıtlanıyor, bazıları baskılanıyor, bazıları ise engelleniyor. Nadiren de olsa bir kısmı da özgür olarak çalışıyor ve üretiyor. Ancak geleceğin iş dünyası dinamikleri yaklaşık 7-10 sene içinde, bir on sene öncesi gibi bile olmayacak, olamayacaktır. Benim öngörüm bu şekilde… Halihazırdaki yönetim şekilleri bu kuşağın beklentileri doğrultusunda istisnasız değişecek ve dönüşecektir.
*Bahsi geçen 16 ülke, Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve Avustralya, Brezilya, Güney Afrika kıta ülkeleri ile, Rusya’yı kapsıyor. Türkiye dahil toplam 17 ülke, 5283 katılımcı anketi cevaplandırmış.
Yazar: liderlikruhu.com Kurucusu / Genel Yayın Yönetmeni (İK Profesyoneli ve Yazar) Banu Çakar
Yorum yapmak ister misin?