Toplumun her kesiminde yaşanan kadına karşı şiddet vakaları her geçen gün daha da çarpıcı rakamlara ve korkutucu boyutlara ulaşıyor. Çoğunluğu üniversite mezunu beyaz yakalı kadın çalışanların yüzde 75’i en az bir kez şiddetin bir türüne maruz kaldığını açıklıyor. Bu oranının yüzde 40’ı psikolojik-duygusal şiddete, yüzde 35’i sosyal şiddete, yüzde 17’si ekonomik şiddete ve yüzde 8’i fiziksel şiddete maruz kalıyor.
Türkiye’de son dönemin en çok tartışılan konularından biri olan Kadına Karşı Şiddet her yaştan her eğitim düzeyinden kadının sorunu. Yaşanan cinayetlerden, sokaktaki sözlü tacizlere kadar birçok kadın bu durumla karşılaşıyor. Üstelik araştırmalar eşinden ya da sevgilisinden şiddet gören kadınların sadece eğitimsiz kadınlar olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Bu konuda Sabancı Üniversitesi’nin İş Dünyası Aile İçi Şiddete Projesi kapsamında gerçekleştirdiği “Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Kadın Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi” araştırmasının sonuçları çalışan kadınların yaşadığı şiddet vakalarıyla ilgili önemli bulgular içeriyor.
19 gönüllü şirketin katıldığı araştırmada, kadın çalışanların ve şirketlerin aile içi şiddet konusundaki farkındalıkları, kadın çalışanların yakın ilişkilerinde şiddete maruz kalma durumları ve şirketlerin bu konudaki tutumları araştırıldı. Kadınların aile içinde veya birlikte oldukları kişiler tarafından uğradıkları şiddetin çalışma ortamına ve çalışma hayatına etkisinin ortaya konması amaçlanan araştırmanın raporları bin 715 çalışanın verdiği cevaplar temel alınarak gerçekleştirildi.
Beyaz Yakalı kadınlar ne kadar şiddet görüyor?
Ankete katılan kadınlardan “herhangi bir şiddete maruz kaldınız mı?” sorusu yöneltilmeden önce şu anda veya son beş yıl içinde birlikte olduğu kişi tarafından bazı şiddet içeren durumlara maruz kalıp kalmadıkları ve kaldılarsa ne sıklıkta olduğu belirtmeleri istendi. Bunun sonucunda kadınların beş farklı şiddet türüne ayrıldığı görülüyor. Bunlar psikolojik (duygusal), sosyal, ekonomik, cinsel, fiziksel I (tartaklama) ve fiziksel II (ağır) olarak isimlendiriliyor. Her şiddet türünün içerdiği davranışlar ise birbirinden farklılıklar gösteriyor. Buna göre; çoğunluğu üniversite mezunu beyaz yakalı kadın çalışanların yüzde 75’i en az bir kez şiddetin bir türüne maruz kaldığını açıklıyor. Bu oranının yüzde 40’ı psikolojik-duygusal şiddete, yüzde 35’i sosyal şiddete, yüzde 17’si ekonomik şiddete ve yüzde 8’i fiziksel şiddete maruz kalıyor.
Şiddete rağmen ilişkiye devam
Her ne kadar çalışan kadınlar da olsalar şiddete uğrayan kadınlar ilişkiye devam ediyor. Katılımcıların sadece yüzde 28’i kadınların gerçekten isterlerse şiddet içeren ilişkiyi bitirebileceklerini düşünüyor. Kadın ve erkeklerin bu konudaki yaklaşımları benzer. Katılımcıların yüzde 85’i ekonomik nedenleri kadının şiddet gördüğü kişiden ayrılamamasının bir nedeni olarak görüyor. Böylece ekonomik sıkıntıların hem kadınların şiddet görmesinde hem de şiddetten kaçamamasında en önemli neden olarak görüldüğü anlaşılıyor. Ekonomik nedenlere yapılan vurgu, tek başına çocuk büyütmekle ilgili endişeler, kadınların kendilerine olan güvensizlikleri onların şiddet gördükleri ortamdan ayrılamamalarının önemli nedenleri olarak görülüyor. Öte yandan yüzde 39 oranında katılımcı kadının şiddet gördüğünü kabul etmekten ve boşanmaktan/ ayrılmaktan utanması şiddet gördüğü eşinden ayrılamaması için olası nedenler olarak görüyor. Kadın katılımcıların (%45) erkeklere göre “kadınların şiddet gördüğünü kabul etmekten utanmaları”nı daha olası bir neden olarak algıladıkları görülüyor. Son olarak katılımcıların yarıya yakını (%53) ayrıldığı takdirde birlikte olduğu kişinin onu öldüreceği düşüncesinin önemli bir faktör olduğunu belirtirken bu nedeni olası görenlerin oranı kadınlarda yüzde 60, erkeklerde ise yüzde 47oranında.
Kadınlar şiddet görüyor, çalışmaya devam ediyor
Katılımcıların neredeyse tamamı (%99) eşinden veya partnerinden şiddet gören kadının iş yaşamının etkileneceğini düşünüyor. Çalışanların çoğu işteki stresin aile yaşantısına olumsuz etkilerini yaşıyor.
Çalışanların yüzde 70’i son bir yıl içinde en az bir kez işten kaynaklanan stres nedeniyle ailesine karşı olan görevlerini yerine getirmekte zorlandığını ifade ediyor.
Kadınlarda şiddetin etkisi en çok keyifsizlik (%54) ve yorgunluk hissi (%36) ile ortaya çıkıyor. İşe odaklanamama, dikkatsizlik diğer sık görülen etkiler arasında. Devamsızlık (%3) veya geç kalma (%4) nadir görülüyor. Aile içi şiddete maruz kalmak nedeniyle işini kaybetmek çalışan kadınlarda çok sık rastlanan bir durum değil.
Şiddet ofiste paylaşılmıyor
Şiddet konusunda işyerinden destek alma fikri yaygın değil. Şiddet vakalarında destek alınması önerilen kurumlar arasında sosyal hizmet uzmanları ve kadın kuruluşları (%70) en önde geliyor. Şiddete uğrama durumunda en az başvurulan kişiler arasında yüzde 2.2 oranında şirketin İnsan Kaynakları var. En çok başvurulan kişiler ise yüzde 43’lük oranıyla iş dışındaki arkadaşlar ve komşular oluyor. Kadınların yaklaşık yarısı (%45) şiddete uğrarsa bunu işyerindeki yöneticileriyle paylaşmaktan utanacağını söylüyor.
Çalışanların yaklaşık yüzde 25’i şiddete uğradığını düşündüğü iş arkadaşının performansında değişiklik olduğunu fark ediyor. Şiddet gören iş arkadaşında durgunluk ve depresyon (%28) işyerinde en çok gözlemlenen belirti olarak görülüyor.
Yemek yapmamak bir şiddet nedeni olabilir
Erkeklerin yaklaşık yüzde 40’ı birlikte olduğu kişiye veya eşine şiddet unsuru içeren kötü ve kırıcı davranışta bulunduğunu kabul ediyor. Üniversite mezunu erkekler yüzde 37,5’luk oranıyla lise mezunu erkeklere göre eşine veya birlikte olduğu kişiye kötü davranışta bulunuyor. Bu oran lise mezunlarında yüzde 24,5. Erkeklerin yarısı yakın ilişkide bulunduğu kişiye kötü davrandığında kendisini kötü hissediyor. Erkeklerin yaklaşık yarısı bir konu üzerinde tartıştığında birlikte olduğu kişiye en az bir kere kötü davranmış. Üstelik yemek yapmama, habersiz dışarı çıkma ve cinsel ilişkiyi reddetme erkekler için kötü davranışlarının gerekçesi olabiliyor.
Yorum yapmak ister misin?