Uzun zamandır zorlu bir pozisyonu doldurmaya çalışıyor olabilirsiniz. Peki, uzun ve zahmetli bir süreçten sonra işe alacağınız personelin sizi kısa sürede terk etmeyeceğinden emin olabilir misiniz? İK Blog’da bugün turnover’ı azaltmanızı sağlayacak ipuçları var.
İşe giriş ve çıkış döngüsü hızlı olan sektörler farklı farklı olsa da çalışanların işten ayrılma nedenleri genellikle benzerlik taşıyor. Özel nedenlerden dolayı işten ayrılanların yanında, bulunduğu konumda çeşitli nedenlerle mutlu olmayan kişiler de sirkülasyon oranlarını yükseltiyor.
Verilen istatistiklerdeki işsizlik rakamlarına bakıldığında, personel bulmakta zorlanıyorsak, “Nerede yanlış yapıyorum?” sorusunu belki de kendimize de sormamız gerekiyor. Herkesin genel hatlarıyla bildiği, fakat ayrı ayrı inceleyip dikkate almadığı kriterler, personel kaybı olarak şirketlere yansıyor.
Peki bu kriterler neler? Çalışanlar nasıl bir çalışma ortamı istiyor ve yaşanan sirkülasyonu azaltmak adına neler yapılabilir?
Alınan personel gerçekten şirkete uygun mu?
İşe alım sürecinde uzmanlar tarafından çeşitli değerlendirmelere tabi tutulup, şirket bünyesine dahil edilen kişilerin; karakteristik özellikleri, iş deneyimleri, daha önce hangi gerekçelerle işten ayrıldıkları ve referanslarının fikirleri tabii ki oldukça önemli. Fakat uzman kişinin de deneyimleri ve aday hakkındaki öngörüsü tutarlı olmalı ve doğru adayı tespit edilebilmeli. Eğer işe aldığınız kişinin, kısa bir süre sonra işten ayrılmasını doğru buluyorsanız, yanlış kişiyi işe almış olabilirsiniz. Elbette bu durumda kişide gözlemlenen ani değişimler ve yaşanan özel durumlar istisna olacaktır.
Eğitim ve oryantasyon süreci yeterli mi?
Vakitsizlik bahane edilerek, oryantasyon günleri azaltıldığında, aday işe daha çabuk başlamak yerine işe daha geç adapte oluyor. İşe alınan kişinin bulunduğunuz sektörde ilk iş deneyimiyse, eğitim günlerini azaltmak yerinde bir karar olmayacak. Eksik bilgiyle fazla hata yapan kişi işi öğrenemediğini, yapamayacağını ve belki de bu sektörün kendisine uygun olmadığını düşünebilir.
Yöneticileriniz personellere gerekli ilgi ve desteği sağlıyor mu?
Herkesin duyduğu bir şey var ki o da ‘’Yöneticim yüzünden işten ayrıldım’’ sözü. Eğer yöneticinizle iyi anlaşıyorsanız bazen yanlış gördüğünüz durumları bile göz ardı edebilir, çalışmaya devam edersiniz. Yöneticinizle anlaşamıyorsanız da yapacağınız şey ilk fırsatta işten ayrılmak olacaktır. Herkesin elektriği birbiriyle tutmayabilir; fakat iş dünyası profesyonellik ister. Burada sorulması gereken soru da “Yöneticiniz ne kadar profesyonel?” olmalıdır.
Çalışanlarınız mutlu mu?
İşe başlayan her kişi, kendinden önce işe giren mutlu ve memnun çalışanlardan beslenir. Eğer genel olarak çalışanlarınız mutluysa, bu rakam mutsuz olup işten ayrılacakları bastırır. Çalışanını mutlu etmenin tek yolunu maaş yükseltmek olarak gören işverenler ise yanılıyor, bunu peşinen söyleyelim. Bugün herkesin girmek için can attığı firmaların temel özelliği çalışanlarına verdikleri değerden kaynaklanıyor.
Çalışma saatleriniz belli mi?
Burada bahsedilen konu vardiyalı çalışma sistemi değil, belirsiz bir çalışma sistemidir. Çalışacağı saati bilmeyen, habersiz iş yüklerine maruz bırakılan çalışanlar, özel hayatlarını yönetemedikleri için bir tercih yapmak zorunda kalır ve özel hayatlarını tercih ederler.
Doğru ücret politikası uyguluyor musunuz?
Herkes emeğinin karşılığını maddi ve manevi almak ister. Etkin bir performans yönetimi ve şeffaf ücret sistemi herkesin gönül rahatlığıyla çalışmasını sağlar. Özellikle beyaz yaka personele uygulanan ücret politikası işten çıkışları hızlandırmanın yanında, bu kişilerin yerlerini doldururken şirketinize maddi ve manevi kayıp yaşatacaktır. Farklı şirketlerde aynı işi yapan kişilerin aldığı maaşı ve sektörün standardını bilen kişi, yüksek maaşlı ilk teklifi değerlendirecektir.
İşinizi monotonluktan çıkarabiliyor musunuz?
Çoğu kişinin yaptığı iş belli bir monotonluk taşır. Çalışma ortamını renklendirerek, yapılan işin yoğunluğunu ve yükünü bir nebze azaltabilirsiniz. Bunun için bir çabanızın olduğunu gören personel, size zaten destek olacaktır. Yeterli motivasyonu verdiğiniz çalışandan alacağınız performans maksimum olacağı gibi, yeterli desteği görmeyen çalışan ise sizinle yollarını ayırmaya meyilli olacaktır.
Çalışanlarınızın sektörünüzde kariyer hedefi var mı?
Kariyer başlı başına iş hayatının önemli bir konusu. Burada çalışanlarınızı kariyer hedeflerine doğru yönlendirmekten ziyade onların istedikleri işi yapıp yapmadıklarını analiz etmenizin öneminden bahsediyoruz. Okuduğu bölümün işini yapmayan yüz binlerce insan var ve yaptığı işi isteyerek yapmayan, sektörünüzde kariyer hedefi olmayan bir kişi ilk fırsatta bulunduğu konumu terk edecektir.
Şirketinizdeki sirkülasyon oranını azaltmak için profesyonel destek almak da faydalı olabilir. Fakat bu koçluk/danışmanlık hizmetlerini alırken ne durumda olduğunuzu objektif bir şekilde görmeniz gerekir. Değişimlerin şirketinize maddi/manevi nasıl yansıyacağını iyi analiz etmeniz gerekiyor.
Eğer nasıl bir durumda olduğunuzu basitçe görmek istiyorsanız, çalışanlarınıza şu soruyu sorun: “Çalıştığın şirketi bir arkadaşına/meslektaşına tavsiye eder misin?”
Konuk Yazar: Güzide Yurdakul Barut / İnsan Kaynakları Danışmanı
Yorum yapmak ister misin?