Hibrit çalışma modelinin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Pandemi bilindiği üzere özellikle iş yaşamımızda büyük ve kalıcı farklılıklara yol açan bir etken haline geldi. Bu dönemde işlerini uzaktan yöneten birçok şirket, farklı yöntemlerin işlevsel olduğunu farkına varınca, kalıcı çözüm arayışına girdi. Bu çözümlerden biri olan hibrit çalışma sistemini, artı ve eksileriyle ele aldık.

Hibrit çalışma sistemi kısaca; haftanın belli günlerinde ofisten belli günlerinde ise uzaktan çalışmayı ifade ediyor. Bugünkü yazımızda konuyu artı ve eksileriyle değerlendireceğiz.

Avantajlar

  • Öncelikle bu çalışma sisteminin en önemli artılarından ilki çalışanlara ve işverenlere daha fazla özgürlük alanı tanıyor olması. Hem iş ortamında çalışma hem de çalışana istediği alanda çalışma fırsatı sunması kişinin daha özgür bir şekilde çalışmasına katkı sağlıyor.
  • Sadece ofiste veya ev ortamında çalışmak, çalışan açısından çoğu zaman yorucu olabiliyor. Bu model sayesinde kişi hem ofis ortamında sosyal olma güdüsünü tatmin ediyor hem de gerektiğinde ev ortamındaki rahatlıkta çalışma konforuna erişiyor.
  • Hibrit çalışma modelinin en büyük avantajlarından birisi trafik sorununu ortadan kaldırması. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde çalışanlar, işe gidiş geliş için günlerinin önemli bir bölümü yola ayırmakta. Bu hem zaman kaybı hem de oldukça yorucu bir süreç. Hibrit sistem ile çalışanlar yolda zaman kaybetmeden çalışabiliyor.
  • Hibrit çalışma sistemi özellikle işverenler için çok daha az maliyetli bir sistem. Yemek ücreti, yol ücreti gibi ücretlerin kesildiği ortamlarda aynı zamanda ofislerin maddi giderleri de azalmakta. Elektrik, su gibi faturaların tutarlarının azalması da hibrit çalışma sisteminde kazanç elde edilebilecek noktalardan biri.
  • Diğer avantaj ise üretkenliği daha çok öne çıkaran bir sistem olması. Bu sistemde amaç mesai saatini doldurmak değil, verilen işi zamanında bitirmektir.

Dezavantajlar

  • Karşılıklı güven duygusu mutlaka geliştirilmelidir. Uzaktan çalışma dönemlerinde sürekli kontrol edilen çalışanlar, kendilerine güven duyulmadığını düşünebilir. Bu da karşılıklı iletişim sorunlarının baş göstermesine sebebiyet verebilir,
  • Diğer bir nokta ise iki tarafın da birbirine karşı empati geliştirebilmesi. Özellikle ebeveyn olan çalışanların dikkatlerinin dağılma oranı daha çok olacağı için mutlaka onlarla empati yapılmasına özen gösterilmeli. Karşılıklı kurulacak iletişimin kaliteli olması da çok önemlidir. Bu dönemde iletişim sorunları daha çok öne çıkabilir,
  • İş kesintilerinin en aza indirilmesi ve iletişim kopukluklarının olmaması adına bu noktada çalışanların her an ulaşabilir olması için teknolojik altyapıya mutlaka dikkat edilmelidir. Bu altyapının kurulması hem maddi hem de manevi anlamda ciddi bir efor gerektirmektedir,
  • Özellikle yoğun tempolu iş süreçlerinin olduğu sektörlerde iş – özel hayat dengesinin korunamaması durumunda kişilerde demotivasyon, yorgunluk, stres gibi konularda artış gözlenebilir,
  • Performans Yönetimi süreci ilgili yöneticiler ve insan kaynakları tarafından doğru kurgulanmadıysa sürecin suiistimal edilmesi veya tam tersi çalışma disiplininin takdir edilememesi gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu da yeteneği tutundurma noktasında ciddi problemler yaratabilir.

Elbette bu çalışma modeli her şirket için uygulanabilir bir model değildir. Bu nedenle eğer bu model ile çalışmak noktasında değerlendirme aşamasındaysanız, tüm detayları kurumsal kültür, iş yapma koşulları, sektör, takım ve yöneticiler bazında detaylı bir şekilde analiz etmelisiniz.

Konuk Yazar: Gizem Topsakal Acet / Talent Recruitment Partner

Yazara ait diğer yazıları okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

**İçeriklerimizle ilgili görüş ve önerilerinizi editor@kariyer.net adresinden bize iletebilirsiniz.