adidas Türkiye Yetenek Yönetiminden Sorumlu İnsan Kaynakları Kıdemli Müdürü Selda Düzel, İK alanında çalışanların pozitif enerji ve ilişki yönetimi becerilerinin olması gerektiğini belirtiyor. Düzel ayrıca, gelişen farklı durumlar karşısında çözümcü bir yaklaşım sergilenmesinin önemine değiniyor.
Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun olur olmaz İK alanında çalışmaya başlayan adidas Türkiye Yetenek Yönetiminden Sorumlu İnsan Kaynakları Kıdemli Müdürü Selda Düzel, 15 yıldır birçok yönetici pozisyonunda yer alarak çalışmalarını sürdürüyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlı BÜYEM’de İnsan Kaynakları Yönetimi sertifika programını da tamamlayan Düzel, psikoloji eğitiminin insanları daha iyi anlamasına katkı sağladığını aktarıyor. Düzel bu formasyonunun İK politika ve uygulamalarının çalışanlar üzerindeki olası etkilerini görme, farklı kurum kültürlerini doğru şekilde analiz edebilme ve çalışanlarla iyi bir iletişim kurabilme konularında da önemli bir katma değer yarattığını belirtiyor. Global bir şirkette çalışmasının avantajı doğrultusunda yurt dışında workshop ve eğitimlere katıldığını anlatan Düzel, böylece farklı ülkelerin uygulamalarını duyma ve lokalize etme fırsatını yakaladığını söylüyor.
Ne kadar süredir İnsan Kaynakları alanında çalışıyorsunuz?
Üniversitede okurken farklı staj deneyimlerim oldu ve bunların bir tanesi de İnsan Kaynakları alanında üç aylık bir yaz stajıydı. Bu stajım esnasında, İK’nın bana çok uygun olduğuna karar verdim. Çünkü İnsan Kaynakları alan olarak, hem aldığım eğitimi iyi şekilde kullanabileceğim, hem de kurumsal hayatın dinamiklerini bir arada görebileceğim bir alandı. 2000 yılında üniversiteden mezun olduğumda bir Japon firması olan YKK’da çalışmaya başladım. Yedi yıl kadar orada çalıştıktan sonra, sırasıyla Pronet, Bernardo ve Trendyol.com’da İK yöneticilik pozisyonlarında görev aldım. Son iki yıldır da, adidas Türkiye’de Yetenek Yönetiminden Sorumlu İnsan Kaynakları Kıdemli Müdürü pozisyonunda Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’dan sorumlu olarak çalışıyorum.
Yaptığınız işte sahip olunması gereken en değerli özellik nedir sizce?
Bence bu alanda çalışacak birisinin öncelikle pozitif enerjiye ve iyi bir ilişki yönetimi becerisine sahip olması gerekli. Bunun yanında kişinin analitik düşünce becerisinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle İnsan Kaynaklarının stratejik iş ortağı konumu, tüm fonksiyonların işleyişini, gerek şirket gerekse sektör dinamiklerini iyi anlamayı, gelişen farklı durumlar karşısında pozitif ve çözümcü bir yaklaşım sergileyebilmeyi gerektiriyor. Tüm bunları yürütürken enerjinizi sürekli yüksek kılabilmek ve şirketteki tüm birimler, çalışanlar ve üst yönetim ile güvene dayalı ve dengeli bir ilişki zemini oluşturabilmenin önemine inanıyorum.
En ideal çalışma ortamını sağlamak ve motivasyonu en üst seviyede tutabilmek için uyguladığınız yöntemleri öğrenebilir miyiz?
İdeal çalışma ortamı, üretkenlik ve motivasyon için hedeflerle çalışmanın, kişilere sorumluluk ve insiyatif vermenin, iyi bir geri bildirim kültürü yaratabilmenin, ekip olabilmenin, kişisel gelişimi sürekli desteklemenin, samimi ve keyifli bir çalışma ortamı yakalayabilmenin önemine inanıyorum. Bugün artık çok daha genç ekiplerle çalışıyoruz ve özellikle genç ekiplerle çalışırken, farklı gelişim fırsatları sunabilmek, kişilerin kendi alanları dışındaki farklı projelerde yer almalarına imkan tanımak, yaratıcılıklarına fırsat sunabilmek ve iş ortamının keyifli bir ortam olmasını sağlayabilmek önemli. adidas olarak “Drive For Future” isimli Yetenek Yönetimi programımız, Cuma günleri çalışanlarımıza ikram ettiğimiz küçük tatlı sürprizler ve happy hour partilerimizi kapsayan “Fun Food Friday” uygulamamız, sürekli eğitim ve gelişimi desteklediğimiz “SHAPE” isimli eğitim ve gelişim yapılanmamız, yeni işe başlayan tüm çalışanlarımıza sunduğumuz Hoşgeldin kutumuz böyle bir çalışma ortamını desteklemek için yürüttüğümüz çalışmalar arasında. Yine tüm çalışanlarımızın doğum günleri ve bebek doğumlarında da onları mutlu edecek küçük hediyeler yolluyor ve bizim için çok değerli olduklarını her fırsatta hissettirmeye çalışıyoruz.
Çalışanlarınıza sunduğunuz eğitim uygulamalarınızdan bahseder misiniz?
Biz adidas Türkiye olarak özellikle son yıllarda eğitim alanında çok fazla yatırım yapıyoruz. Gerek merkez ofis ekiplerimize, gerekse perakende saha ekiplerimize yönelik pek çok iç ve dış kaynaklı eğitim programımız bulunuyor. Merkez ofisimiz için “Shape Your Future” mottosuyla oluşturduğumuz bir eğitim ve gelişim yapılanmamız var. Bu kapsamda eğitimlerimiz dört ana kategoride gerçekleşiyor. “Shape Your Leadership” başlığı altında yönetim ve liderlik eğitimlerimiz, “Shape Your Competence” başlığı altında diğer tüm yetkinlik tabanlı eğitimlerimiz, “Shape Your Knowledge” başlığı altında fonksiyonlara özel teknik eğitimlerimiz, “Shape Your Life” başlığı altında özel hayata katkı sağlayabilecek kişisel seminerlerimiz yer alıyor. Bu yıl en çok odaklandığımız eğitimler; yönetim ve liderlik eğitimleri, departmanlar ve bireyler arası iletişimi kuvvetlendirmeye yönelik ilişki yönetimi eğitimleri, çalışanlarımızın planlama ve organizasyon becerilerine katkı sağlayabilecek verimlilik eğitimleri oldu. Perakende saha ekiplerimiz için de adidas Group perakende İnsan Kaynakları projesi olarak son beş yıldır yürüttüğümüz Shine projesi kapsamında satış, müşteri deneyimi, koçluk, ürün ve teknoloji eğitimlerimiz ön planda.
Yenilikleri takip edip bu değişimi sürekli kılabilmek adına yaptığınız çalışmalar var mı?
Her alanda olduğu gibi, İnsan Kaynaklarında da yenilikleri takip edebilmenin önemi çok büyük. Bunun için sektörde düzenlenen İnsan Kaynakları zirve ve seminerlerine düzenli olarak katılıyorum. Bu seminerlerde yeni trendleri ve farklı şirketlerde başarılı sonuçlar veren uygulamaları duyma fırsatını yakalıyorum. Bunun yanında global bir firmada çalışıyor olmanın da önemli bir avantajı var. Bu kapsamda adidas Group merkezi olan Almanya’daki workshop ve eğitimlere katılıyor, içerisinde bizim de bulunduğumuz yükselen piyasa ülkelerinin uygulamalarını duyma ve lokalize etme fırsatını yakalayabiliyorum.
İK alanında son yıllarda dünyada ve Türkiye’de nasıl bir değişim yaşandığını düşünüyorsunuz?
Son yıllarda gerek dünyada gerekse Türkiye’de İnsan Kaynakları biriminin operasyonel süreçlerin yönetiminden ziyade, stratejik iş ortağı olma noktasında önemli yol kat ettiğini düşünüyorum. Bunda firmaların marka güçleri, üretim teknolojileri ve ürün konularında yaptıkları yatırımın, satış ve kârlılık hedeflerinin yanında, çalışana yapılacak yatırımın ve çalışan bağlılığının önemini kavramış olmasının büyük katkısı var. Bu yeni anlayışla birlikte İnsan Kaynakları fonksiyonu, şirketlerdeki en önemli fonksiyonlardan biri olmaya başladı. Bu kapsamda tüm İK yönetici ve çalışanlarının, şirketin stratejik hedeflerini de çok iyi şekilde anlıyor ve bu hedeflere ve yine çalışan beklentilerine uygun politika ve uygulamalar geliştirebilmesi gerekiyor.
Peki önümüzdeki dönemde İK alanında hangi konuların dikkat çekeceğini öngörüyorsunuz?
Bugün ve yakın gelecekte öne çıkacak konular arasında; stratejik İK yönetimi, dijitalleşen dünyaya uyum, işveren markası ve çalışan bağlılığına katkı sağlayabilecek yenilikçi uygulamalar, eğitim ve gelişim kapsamında sunulabilecek yaratıcı çözümler, iş-özel yaşam dengesini destekleyebilecek esnek çalışma koşulları, esnek menfaat paketleri, global iş fırsatları için çalışanların kültürel adaptasyonunun desteklenmesi gibi konuların yer alacağını düşünüyorum.
Bir yönetici olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Başarı odağı ve iç motivasyonu yüksek, çözüm odaklı, analitik, yaratıcı ve sürekli gelişime önem veren bir yönetici olduğumu düşünüyorum. Ekiplerimde de her zaman yüksek iç motivasyonu ve başarma arzusu ile iyi iletişim becerileri olan ve kendi kişisel gelişimine önem veren kişilerle çalışmayı tercih ediyorum.
Adayların niteliklerini belirlemek için ne tür stratejileri takip ediyorsunuz?
adidas’da işe alım sürecimiz öncelikle tüm pozisyonlarımızın şirket içerisinde “Success Factors” ismindeki global iş portalımızda yayınlanması ve e-mail yoluyla tüm şirketle paylaşılmasıyla başlıyor. Önceliğimiz her zaman içeriden gelen başvurular oluyor. İçeriden kapatılamayan ve iç transferler sebebiyle açılan pozisyonlar için ilanlarımızı yayınlayarak pozisyona uygun nitelikteki adayları İK ile yapacakları bir görüşmeye davet ediyoruz. Görüşme sonrasında nitelikleri ve deneyimleriyle pozisyona ve aynı zamanda şirket kültürüne uygun olan adaylara kişilik envanteri ve İngilizce testi uyguluyoruz. Perakende, pazarlama ve satış pozisyonları için ilave olarak vaka analizi uygulamalarımız bulunuyor. Bu süreçleri tamamlayan adayları ilgili fonksiyonun yöneticisiyle tanıştırıyoruz. Son aşamada adayların referans kontrolünü tamamlayarak iş teklifi ile sürecimizi tamamlıyoruz. Aramıza yeni katılan tüm çalışanlarımızı Onboarding sürecimiz kapsamında, şirketi, departmanını ve işini en iyi şekilde öğrenebilmesi adına destekliyor ve iki ay sonunda hem çalışanın hem de ilgili yöneticinin karşılıklı memnuniyetini ölçümlüyoruz.
Ünlülerden bir İK ekibi oluştursanız, ekibinizde kimler olurdu?Başarılı sporcu kimlikleri ve disiplinli çalışmaları ile Hidayet Türkoğlu ve Çağla Kubat, yüksek enerjisi, başarısı ve iletişimi ile Demet Akbağ zekası, yaratıcılığı ve mizah yeteneği ile Cem Yılmaz, iş dünyasındaki pek çok farklı sektördeki başarılı yatırımları, eğitim sektöründeki yatırımları ve örnek kişiliği ile Hüsnü Özyeğin’in içinde olduğu bir ekip gerçekten inanılmaz olurdu.
Yorum yapmak ister misin?