Dijital dönüşüm hayatımızı hızla şekillendirirken, bizi yeni kavramlarla da tanıştırmaya devam ediyor. Aslında uzun zamandır hayatımızda var olan, ancak pandeminin etkisiyle daha da gün yüzüne çıkan “Gig ekonomisi” kavramını bugün sizin için açıkladık.
2021 yılında İK’nın yükselen trendleri arasında görülen “Gig ekonomisi” kavramına “2021’de İK uygulamalarını şekillendirecek 6 trend” başlıklı yazımızda giriş yapmış, size genel bir bilgi vermiştik. Bugünkü yazımızda ise bu yeni ekonomi kavramına daha yakından bakacağız.
Gig ekonomisi nedir?
Gig ekonomisi; teknolojinin hızla gelişmesi, insanların özgürce maddi kazanç sağlama isteği ve freelance platformların çoğalmasıyla ortaya çıkan bir kavram. “Gig” müzik sektöründen gelen bir terim ve “kısa süreli iş” anlamına geliyor.
Dijitalleşmenin etkisiyle insanlar mecburen ya da sadece istediği için internetin de sağladığı olanaklarla kendilerine yeni iş fırsatları yaratıyor. Uzman olduğu bir konuda ders veriyor, mesleğini birden çok platform için uzaktan yürütüyor vb. İşte, bu insanların oluşturduğu bu yeni ekonomi GIG ekonomisi olarak adlandırılıyor.
Peki, kim bu insanlar?
- Uber sürücüleri
- Airbnb ev sahipleri
- E-ticaret satıcıları
- Gönüllüler
- Sanatçılar vb.
Yukarıda sırladığımıza benzer bir alanda çalışanlar için en büyük dezavantaj, maddi gelir konusundaki belirsizlik. Bu belirsizliği azaltmak için bazı çalışanlar kendilerine sürekliliği olacak iş birlikleri kursa da yine de net bir kazanç elde edemeyebiliyor.
Bir diğer dezavantaj ise sağlık sigortası, yemek gideri vb. harcamaların çalışanın kendisi tarafından ödenmesi gerektiği. Tüm bunların planlamasını yapmak ve ücretlerini bireysel olarak ödemek, zamanla sıkıntılı bir hal alabilir.
Gig ekonomisinin şirketlere etkisi
Bazı şirketler gig ekonomisini, gelir ve büyüme için yeni fırsatlar yaratma şansı olarak görüyor. Şirketlerin gig işçilerinin yeteneklerinden minimum maliyet ve maksimum fayda sağlayacak şekilde planlama yapması, her iki taraf için de bir kazan kazan durumu ortaya çıkarabilir. Bu nedenle şirketlerin bu konuyu özel olarak değerlendirmesinde fayda var.
Yönetim danışmanlığı şirketi BCG Henderson’ın yaptığı bir araştırmaya göre; dünya genelindeki yöneticilerin yaklaşık %40’ı, önümüzdeki beş yıl içinde şirketlerindeki serbest çalışan sayısının artacağını ifade ediyor. Dolayısıyla yakın gelecekte şirketlerin İK departmanlarının bu çalışanlar için yeni prosedürler oluşturması gerekecek.