Yüksek performanslarına rağmen terfi alamayan çalışanlar güven kaybı yaşıyor. Hatta sadece “tanıdıklara” yapılan terfiler de moral bozarak performansı düşürüyor. İnsan Kaynakları Yöneticisi Nilüfer Özemir Soysal bu gibi durumlarda çalışanların hakkını korumasının önemini anlatıyor.
İş hayatında tüm gayretinle çalışıyorsun ancak üst pozisyona çıkamıyorsun bir türlü. Kendini -unvanın önemi yok diye kandırmaya çalışıyorsun ama yönetici olmak istiyorsun işte, artık senin için şeref meselesi haline geldi bu konu. Yükselmelisin!
Okul arkadaşlarınla karşılaştığında utanıyorsun kartını vermeye; karşı komşun müdürmüş, eşinin arkadaşının kocası da müdür olmuş, akşam evde yediğin pasta da onun kutlama pastasıymış meğer. Ya sen?
Yönetici olmak için çok çaba sarf ettin gerçekten, hak ettiğine inanıyorsun. Amirlerin senin çalışmalarından övgüyle bahsediyorlar ama üst bir pozisyona atama yapmaya gelince yeni yetmeler atanıyor ya da dışarıdan alımlar oluyor. Aslında kutsal topraklar ile bağlantı kurmaya da çalıştın ama en uzak akrabalıklarını bile sorgulasan çıkmıyor bir akraba, bir dayı. Küsüyorsun haliyle, önceleri çok söyleniyordun, hazmedemiyordun yaşadığın haksızlığı ama baktın kimse oralı değil, içine kapandın iyice, performansın ve işe aidiyetin taban seviyesinde…
Sırf tepe yönetici ile aynı memleketli olmadığın için atanamıyorsun, duacısın sizin o taraftan biri gelsin şirketin başına diye.
Evet, bu okuduklarınız pek çok kişi için yabancı değildir sanırım. Maalesef pek çok şirkette vardır –kayırmacılık. Akrabalık, hemşerilik varsa yeni girdiğiniz bir yerde tutunmak, iş öğrenmek, kabullenmek daha kolay. Yabancıysan? İşte o zor.
Eskilerin dediği gibi “Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin.” Başka bir iş bulmak da bir seçenek ancak çaba sarf ettiğiniz bir işin meyvesini yemek daha keyifli olduğu düşünüyorsanız kalıp mücadele etmeyi de tercih edebilirsiniz. Yöneticinizin empati kurmasını, sizi gerçekten anlamasını sağlayın ki size destek versin. Öncelikle performansınız ölçülürken objektif kriterler olmasını sağlamalısınız, geri bildirim istemelisiniz. Yabancılaştırılmaktan, yalnız kalmaktan hoşlanmıyorsanız, gruba katılmak için gayret gösterebilirsiniz. Siz atın ilk adımları. Hem tek ortak nokta aynı kentlilik, akrabalık mı? Ekonomik konular, spor, çoluk-çocuk gibi ortak pek çok konu bulabilirsiniz kendinizi grupla ortak mecrada buluşturabilecek.
Sizinle aynı sıkıntıları paylaşanlar varsa onları da dahil edip yaşadıklarınıza dair şahitlik oluşturun, yazılı kayıtlar elde etmeye çalışın. Bu tarz işletmelerin uzun dönemli yaşanma şansı yok. Unutmayalım ki renk, dil, din, ırk ayrımı İş Kanunumuza göre de aykırı. Yasal yollarla hakkımızı arayabiliriz. Kanıtlarımızla iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebiliriz.
Ancak en önemlisi –balık baştan kokar düşüncesiyle daha işe başlamadan önce o firmayı ve firma kültürünü iyi araştırmak, iş görüşmeleri sırasında mülakat yapan kişiyi-kişileri, ortamı, hatta bekleme salonundayken, karşılanırken yaşadıklarınızı iyi analiz etmek, bir bilene sormak olmalıdır.
Yorum yapmak ister misin?