Mevzuat değişikliklerinin sıklığı, çalışan anne ve emeklilik uygulamaları hakkında önemli noktalara değinen sosyal güvenlik Uzmanı Ali Tezel, sık değişen mevzuatların zaman zaman İnsan Kaynakları uzmanlarının hata yapmasına neden olduğunu söylüyor.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel, İnsan Kaynakları uzmanlarının sık değişen mevzuat değişiklikleri nedeniyle hatalar yapabileceğini ve bu durumun oldukça normal olduğunu belirtiyor. İnsan Kaynakları Profesyoneli Dr. Erkan Ataman ve Bağımsız Denetçi Hande Şenlik ile birlikte Positive İnsan Kaynakları Hizmetleri danışmanlık şirketini kurduklarının da bilgisini veren Tezel, İK Uzmanlarının ve çalışanlarının en büyük sosyal güvenlik sorunlarıyla ilgili bilgi veriyor.
Sosyal Güvenlik Hukuku her yıl değişiyor
İnsan Kaynakları uzmanlarının iş güvenliği konusunda iki nedenden dolayı hatalı uygulamalar yaptığını aktaran Tezel, bunun birinci nedeninin konulara işçi değil işveren açısından yaklaşmak olduğunu savunuyor. Tezel, ikinci olarak ise Sosyal Güvenlik Hukuku’nda her yıl en az yüzde 30 oranında gerçekleşen mevzuat değişikliğini işaret ediyor ve “Sadece sosyal güvenlik ve iş hukuku ile ilgilenmeme rağmen ben bile mevzuat değişikliklerine anında müdahil olamıyorum. Bu sebeple İK uzmanlarının da hata yapması gayet normal” diyor.
SGK’da idari para cezaları çok ağır
Mevzuatların doğru yönetilmesi konusunda yapılan hataların önemli sonuçları olduğuna dikkat çeken Tezel, genellikle daha az prim ve muhtasar ödeyelim mantığı ile yasadışı şekilde eksik ücretle sigorta bildirimi, sigortasız çalışan barındırılması veya bazı ödemelerin SGK’ya bildirilmemesi gibi hataların yapıldığına dikkat çekiyor. Ancak SGK’da idari para cezalarının çok ağır olduğunu ve bir gün mutlaka gerek çalışanın ihbarı gerekse de genel denetimlerde hatalı durumların ortaya çıktığının altını çiziyor. Tezel, “Aslolan ne ise o bildirilmeli. Tavsiyemiz İnsan Kaynakları birimlerinin danışmanlık hizmeti alarak kontrollü ve sağlam adım atmaları. İK yöneticilerinin İnsan Kaynakları birimlerini check-up uygulamasından geçirmesini ve alanında tecrübeli iş ortakları edinmesini tavsiye ediyorum” diyor.
Her şey yazılı olarak saklanmalı
Ali Tezel, özellikle istifa eden ve işten ayrılan çalışanlarla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle açıklıyor: “İşçinin tek görevi var, o da mesai saatleri içinde işveren veya vekilinin emir ve talimatlarına uymak. İşverenin göreviyse her şeyi yazılı olarak saklamak. Bu sebeple özellikle iş hukukunda işveren aksini yazılı belgeyle
kanıtlayamazsa işçinin dediği doğru. Bu sebeple her şeyi yazılı olarak saklamak İK veya işverenin yükümlülüğünde. Bir de yeni Borçlar Kanunu ile ibranamede önemli bir değişiklilik var. İşçinin işten ayrılmasından sonra bütün hakları bankadan ödeniyor ve ödeme tarihinden en az bir ay sonra ibraname alınıyor. İbraname bir ay dolmadan alınırsa geçersizdir.”
Çalışan anne için Almanya metodu seçilmeli
Çalışan annelere yönelik uygulamalar konusunda da görüşlerini aldığımız Tezel, öncelikle Türkiye’de hem çalışan kadın hem de anne olmanın çok zor olduğunu belirtiyor. Zaten açlık seviyesinde ücretlerle çalışıp bir de çocuk doğurmanın ekonomik olarak imkansıza yakın olduğunu ama Türkiye’de hâlâ kuvvetli olan aile bağları nedeniyle bunun sürdüğünü söyleyen Tezel, “Anne doğurduktan sonra çocuğunu kreşe vermek istiyor, ama aldığı ücret ile giderleri karşılaştırdığında çalışma hayatından çekilmeyi tercih ediyor. Öte yandan son zamanlarda üç ay yarım çalış-yarım ücret devletten yarım ücret patrondan uygulaması ile belli bir süre ücretsiz izne ayrılma uygulaması getirildi ama bu da çocuk yapmayı teşvik etmekten uzak. Olması gereken, Almanya gibi doğuran çalışan kadına üç yıl evinde çocuğuna bak, devlet olarak ben de üç yıl çalışıyormuşsun gibi ücretini ödeyeyim, sigorta primlerini yatırayım olmalıdır” diyor.
Teşvik hesaplama çok zorlaştı
Tezel, son dönemde yapılan mevzuat değişikliklerinde özellikle teşvikler konusunda önemli farklılıklar olduğuna dikkat çekiyor. Artık bazı durumlarda işverenin teşviklerden faydalanması durumunda prim ödeme yükümlülüğünün azalacağını anlatan Tezel, ancak teşvik hesaplamanın çok zorlaştığını ve bu nedenle İK’da bunun için ayrı bir birim dahi kurulması gerektiğini söylüyor. Tezel, bu konuda piyasada geçmişe yönelik faydalanması gerektiği halde faydalanmayanlara yönelik birçok şirket kurulduğunu ve geçmiş alınmayan
teşvikleri alınmaya başladığını aktarıyor. Tezel, “İşte bu noktalarda Bordro outsourcing hizmeti almanın işveren açısından kârlılığı ve iş kalitesi oldukça yüksek. Konu o kadar uzmanlık ister durumda ki, hatalı bir işlem ile gelecek bir yıllık teşvikler gittiği gibi geçmiş kullanılan teşvikler de gecikme zammı ile geri alınıyor. Bu nedenle İK hata yapmamak için teşviklerden en basiti olan yüzde beş teşviğinden başka teşviki kullanmıyor. Dolayısıyla İnsan Kaynaklarının bordro kısmı aslında işini tam manasıyla yapamıyor” diye bilgi veriyor.
En büyük sosyal güvenlik sorunu: Emeklilik
Ali Tezel şu anda Türkiye’de en büyük sosyal güvenlik sorunun emeklilik olduğunu belirtiyor ve bu durumu ikiye ayırıyor. Birinci sorunun devletin son dönemlerde çıkardığı yasalarla emeklilik yaşının 65’lere çıkması, ikincisinin ise özellikle 2008’de çıkarılan 5510 sayılı yasa ile bağlanacak emekli aylığının azaltılması olduğunu ifade ediyor. “Artık çocuklarımız ve gençler 65 yaşında emekli olacaklar ve ömür boyunca asgari ücretle çalışılmışsa veya SGK’ya bildirilmişse emekli aylığı asgari ücretin yüzde 35’i kadar olacak” diye konuşuyor.
Daha az prim ödenen bir durum yaratılmalı
Gelecekte en önemli değişikliğin primler ve emekli aylıkları hakkında olması gerektiğini kaydeden Tezel, “2008 yılında SGK’nın bütçe açığı GSMH’nin, yani milli gelirin yüzde 5’i kadardı, 2015 yılında ise yüzde 1’in altına düştü. 2016 yılında SGK kâra geçecek. Adı sosyal ile başlayan bir kurumun bütçesi fazla verecek. Bu durum normal değil.
AB’de bütçe açığı ortalama yüzde 14 oranında. Bu sebeple gelecek dönemde işverenler için daha az prim ödeyecekleri bir koşul yaratılmalı. Çalışanların da ilerde emekli olduklarında alacakları emekli aylığının hesaplaması değiştirilmeli” diyor.
Yorum yapmak ister misin?