Etkili bir konuşmacı olmaktan daha zor bir iletişim becerisi varsa o da etkin bir dinleyici olabilmek. Bugün hem iş hayatında hem de sosyal hayatımızda karşımızdaki kişileri ne kadar iyi dinleyebiliyoruz? Kötü bir dinleyici olarak aslında neler kaybediyoruz? İyi bir dinleyici olmanın nasıl püf noktaları var?
İyi bir dinleyici olmak göründüğünden çok daha zor bir beceri. Çoğunlukla sadece sessiz kalarak karşımızdaki kişinin sözlerini tamamlamasını beklemekle, onu dinlemekten çok ona vereceğimiz cevabı düşünmekle sonuçlanan dinleme eylemi, başarıyla gerçekleştirilmediğinde bize hem iş hem de sosyal hayatta pek çok şey kaybettiriyor. İyi bir dinleyici olmak hem karşımızdaki kişiyi iyi anlamak ve işlerin kolaylaşmasını sağlamak hem de güvenilir ve etkili bir iş insanı olmak açısından çok önemli.
Bugün etkin dinleme adına en çok adı geçen kavramlardan biri “empatik dinleme.” Empatik dinleme karşımızdaki kişinin koşullarını, hissedebileceklerini ve düşünebileceklerini hesaba katarak gerçekleşen bir dinleme türü ve etkin dinlemenin en temel anahtarlarından biri olduğu belirtiliyor. Peki, empatik dinleme nasıl gerçekleşiyor?
Maine Üniversitesi’nden İletişim Bilimleri Uzmanı Profesör Marisue Pickering, empatik dinlemenin dört temel özelliğini şu şekilde sıralıyor:
Öncelik verin
Karşınızdaki kişiyle olan iletişimde önceliği kendi duygu ve düşüncelerinizi yansıtmaya değil, onun düşünce ve duygularını anlamaya verin. Vereceğiniz cevabın sırasını bekleyerek değil, karşınızdaki kişinin ne anlattığını anlayarak etkin dinleme gerçekleştirebilirsiniz.
Savunmaya geçmeyin
İletişimi, söylenen her şeye karşı bir savunma geliştirmek olarak kodlamayın. Bu şekilde karşı tarafa kolaylıkla odaklanamaz ve gerilim yaratmış olursunuz. Her şeyden önce durumu ve iletişim kurduğunuz kişiyi anlamanız gerekir. Anlamaya verilen çaba iletişimi güçlendirirken, sadece muhalefet ve savunma olarak yürütülen süreç iletişimi zedeler ve amaçsızlaştırır. Televizyondaki hiç bir yere varmayan açık oturumları düşünün, süreç tıpkı bu şekildedir.
Merak edin
Aslında etkin dinlemenin temelinde merak yatar. Sadece kendi düşüncelerini ve duygularını önemseyen, başkalarının dediklerini merak etmeyen kişiler haliyle iyi birer dinleyici değildir. Oysa sayısız farklı bakış açısı, deneyim, düşünce ve karakteri tanımak bizi geliştirir. Meraklı bir dinleyici olmak karşı tarafı da heyecanlandırır, kurulan ilişkiye renk ve derinlik katar.
Eleştirmeden dinlemek
Etkin dinlemenin bir diğer etkeni de eleştirmen yönümüzü arka plana atıp gerçekten dinlemek ve anlamaya çalışmaktır. Sürekli eleştirmek ve kendi fikirlerimizin doğru olduğunu ispat etmeye uğraşmak hem iletişimi hem de bizi geriletir.
Stephen Covey, “Yüksek Derecede Etkin Kişilerin Yedi Alışkanlığı” kitabında empatik dinlemeyi anlatırken bir örnek veriyor: Diyelim ki başımız ağrıyor ve bundan dolayı doktora gittik. İyi bir doktor bizi dinleyecek ve doğru soruları sorarak teşhis koyacaktır. Eğer bizi iyi dinlemez ve doğru teşhis koyamazsa düzgün bir tedavi de yapamaz. İşte empatik dinleme bu nedenle çok önemli ve hemen hemen her meslek için oldukça kritik. Covey’e göre, empatik dinleme yaparken, dinlediğimizi ve anladığımızı belirtmek için söylenen şeyin içeriğini farklı bir şekilde ifade etmeli ve duygusunu yansıtmalıyız. Covey, bunun yanı sıra empatik dinleme yapabilmek için karşımızdakinin “iyiliğini” düşündüğümüzü hissettirmemizin de önemli bir faktör olduğunu dile getiriyor.
Yorum yapmak ister misin?