Bir şirket ve kurumun en büyük değeri çalışanlarıdır, çünkü çalışanların kattığı ve yarattığı değerlerden güç alarak büyümek mümkündür. Günümüzde, artan iş gücü ve dijitalleşmenin yarattığı etkiyle beraber şirketler daha karmaşık yapılarda faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu nedenle şirket bünyesinde olan ve yeni katılacak çalışanların doğru bir şekilde seçilmesi ve konumlandırılması çok önemlidir.
Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği ACFE’nin (Association of Certified Fraud Examiners) tahminlemesinde tipik bir şirketin (büyük ya da küçük) gelirinin %5’ini iç suistimal (internal fraud) vakaları nedeniyle kaybettiği ortaya çıkmıştır. ACFE’nin 2020 yılında yayınladığı raporda 125 ülkeden 2 bin 500’den fazla şirket içi suistimal vakası incelenmiş ve çalışanların dahil olduğu suistimallerden doğan toplam zarar 3.6 Milyar Dolar olarak belirlenmiştir.
Araştırmaya göre en sık yaşanan iç suistimal çeşitleri yolsuzluk, fatura suistimali, harcama suistimali, bordro suistimali ve nakit hırsızlığıdır. Genellikle, kötü niyetli kişinin pozisyonu yükseldikçe şirkete verdiği kayıp ve zarar da artış göstermiştir.
İç suistimallerin büyük çoğunluğu tesadüfen anlaşılıyor
ACFE’nin raporuna göre iç suistimal vakalarının büyük bir çoğunluğu ya dışarıdan biri ya da şirketin kendi çalışanı tarafından ihbar edildiği için anlaşılıyor. Etik ihbar hattı gibi uygulamalara sahip olan kurumlarda çalışanlar tarafından ihbar edilen olaylar da daha fazla oluyor. İç suistimali tespit etmenin bir diğer yolu da dönemsel olarak gerçekleştirilen iç ve dış denetimler (internal & external audits). Çalışan kaynaklı suistimal ve yolsuzluklar, çoğunlukla tesadüfi olarak tespit ediliyor.
Maalesef, istatistiklere göre şirketler mesleki suiistimal vakalarından kaynaklanan kayıplarının cüzi bir miktarını geri alabiliyor. Ayrıca, bir suistimal (fraud) olayı gerçekleştikten sonra tespit edildiğinde zaten bir kayıp oluştuğu için geç kalınmış olunuyor.
Tespitten çok “Önlem” gerekli
Bu nedenle, iç suiistimal kayıplarını önlemenin en ucuz ve etkili yolu şirket bünyesinde çalışacak insanların doğru ve risksiz kişiler olduğundan emin olmak. Böylelikle, çalışan kaynaklı riskler de minimalize edilmiş oluyor. Şirkette çalışan kişiler hakkında gerekli kontroller, doğrulamalar ve araştırmalar yaparak bu riskler büyük çoğunlukla önlenebilir ve yönetilebilir hale geliyor.
Şirket bünyesinde çalışacak adayları doğru seçmek kritik
Oluşabilecek çalışan kaynaklı riskleri önlemenin en ucuz ve hızlı yollarından biri, bir çalışanı işe almadan önce doğru elemelerden geçirmek. Adayı şirket ailesine katmadan önce bu kişinin beyan ettiği kişi olup olmadığını doğrulamak gerekiyor. Mevcutta çoğu şirket geleneksel yöntemlerle çalışan adaylarının belgelerini ve bilgilerini doğruluyor. Fakat, hızla artan dijitalleşmenin de etkisiyle kötü niyetli kişilerin suistimal teknikleri geleneksel yapıları aşıyor.
Özgeçmiş Doğrulama ve Araştırma (Background Check) prosedürleri dijital çağa ayak uydurmalı
Günümüzde kimlik, diploma, adli sicil kaydı, profesyonel sertifika, ehliyet gibi önemli belgelerin sahtelerini yapmak veya bu belgelerin üzerinde oynama yapmak oldukça kolay. Maalesef sadece barkod taraması, sahte belge ve bilgileri tespit etmek için yeterli olmuyor. Bu asılsız belgeler, insan gözüyle tespit edilemeyecek detaylar içerebiliyor. Bu nedenle şirket ve kurumların İK ve Kurumsal Güvenlik Departmanlarının gerekli detaylı incelemeleri yapması önemli.
Ayrıca, bazı hassas pozisyonlarda çalışacak kişiler için ek araştırmalara ihtiyaç olunabiliyor. Örneğin, imza yetkisi verilecek bir çalışan adayının gerekli mevzuat ve uyumluluk kurallarına uygun olması için kişinin başka şirket ve/veya ülkelerde şirket ortaklığı gibi ticari durumlarının olup olmadığı da incelenmeli. Bu kişilerin uluslararası olarak yayınlanan AML (Anti-Money Laundering) kara liste ve yaptırım listelerinde yer alıp almadığını tespit etmek çok önemli.
Benzer şekilde, çalışan adaylarının açık kaynak web taramalarında şirket itibarını zedeleyecek durumlarının olup olmadığını araştırmak da ileride oluşabilecek riskleri önleyebilir.
Doğru çalışan adayını seçerek iç suistimal riskini minimale düşürmek mümkün oluyor. Fakat, yukarıda bahsedilen inceleme ve araştırma süreçlerini etkili, hızlı ve güvenilir bir şekilde yapmak şirketler için zorlayıcı bir süreç haline gelebiliyor.
FinalCheck sayesinde çalışan kaynaklı risklerinizi doğru yönetin!
Türkiye’nin en büyük istihdam platformu Kariyer.net ve Association of Certified Fraud Examiners (ACFE) Türkiye şubesi USİUD’un kurumsal üyesi My Security Analytics iş ortaklığı sayesinde geliştirilen FinalCheck ürünü, şirketlerin öncelikli olarak İnsan Kaynakları ve Kurumsal Güvenlik Departmanları’nı ilgilendiren bu ihtiyaca çözüm getiriyor.
Adaylar tarafından verilen belgeler tek bir ekran üzerinden saniyeler içinde dijital ve otomatik olarak doğrulanabiliyor. Böylelikle, insan gözüyle tespit edilmesi zor olan belge sahteciliğinin de önüne geçiliyor. Ayrıca işverenler, FinalCheck üzerinden adayın pozisyon ihtiyaçlarına göre özel araştırmalar da talep edebiliyor. Alanında uzman FinalCheck analistleri, çalışan adayları hakkında gerekli incelemeleri gerçekleştirip işverenlere rapor ediyor.
İşe giriş sürecinin final adımını dijitalleştirerek çok daha güvenli hale getiren bu sistem sayesinde şirketler, çalışan kaynaklı risklerini kolayca yönetebiliyor. İç ve mesleki suistimal vakalarını önlemek için şirketlere doğru yardımları sunuyor.
Artık, şirketler hem çalışanlarını hem de müşterilerini FinalCheck ile kolayca koruyabilecek.
FinalCheck hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın.
FinalCheck ile ilgili diğer yazıları okumak için buraya tıklayabilirsiniz.