Hayatın zorlaştığı anlarda duygu, düşünce ve davranışlarınızı yönetebiliyor musunuz? Ani bir sağlık sorunu, iş ya da özel hayatta yaşanan bir başarısızlık, finansal bir kriz… Her an başımıza gelebilecek pek çok can sıkıcı durum var. Hayatın bir parçası olan bu tür zorluklar karşısında zihinsel bir denge kurmak, güçlü kalarak formüller geliştirmek son derece kritik.
Psychology Today Yazarı ve Psikoterapist Amy Morin, stres ve anksiyete başta olmak üzere her tür negatif duygu durumunun çoğu zaman davranışları belirlediğini ve kişiyi içinden çıkılması zor bir döngüye sokabildiğini belirtiyor. Morin’e göre denge kurarak güçlü kalmak için duyguları, düşünceleri ve davranışları bir miktar da olsa yönetebilmek önemli.
Morin, her türlü zorlukta hem ofiste hem de evde A-B-C formülünü uygulamayı öneriyor:
Kabullen (Accept reality)
Morin’e göre, kabul etmeyi, onaylamak olarak anlamamalıyız. Kabullenmek, gerçekçi bir bakış açısıyla olayları ve olaylara dair hisleri kabul etmek anlamına geliyor. Örneğin, ofiste ayrımcılığı asla onaylamıyoruz, ama onun zaman zaman var olduğunu kabul ediyoruz. Zorluklar söz konusu olduğunda, genellikle içine hapsolunan “Bu benim başıma nasıl gelir?” sorusu yerine olan biteni kabul etmek, kişiyi gerçekçi ve çözüm odaklı bir noktaya taşıyor.
Üretken ol (Behave productively)
Gerçekliği kabul etmek düşüncelerimizi ve duygularımızı kontrol etmeyi mümkün kılıyor. Tüm bunların kazanımı ise üretken davranış biçimi. Kabullenme aksiyonun yolunu açıyor. Zorluğu kabullenen kişi, bu zorluk karşısında nasıl ayağa kalkabileceğini, neler yapabileceğini düşünmeye başlıyor ve ardından harekete geçiyor. Morin’e göre, zorluklar karşısında kişinin kendisine “Şu an kendime yardım etmek için ufak da olsa ne yapabilirim?” sorusunu sorması çok önemli. Üretken davranışın önünde bir korku ya da isteksizlik varsa bir an önce savaşmaya başlamak gerekiyor.
Hayal kırıklığı yaratan düşünceleri kontrol et (Control upsetting thoughts)
Zihnimiz verdiğimiz kararlara göre en değerli varlığımız ya da baş düşmanımız olabilir. Morin, “Eğer negatif düşüncelerinize inanır, onları takip ederseniz bu düşünceler sizin gerçek potansiyelinize ulaşmanızı engeller. ‘Bu yaptığım işe yaramayacak’, ‘Yeterince iyi değilim’, ‘Buna daha fazla katlanamayacağım’ gibi monolog cümleleri kişiyi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyan cümlelerdir. İç monoloğunuz fazlasıyla negatif hale geldiğinde bunu fark etmeniz önemli. Bir şeyi düşünmek onun doğru olduğu anlamına gelmez, bunu iyi bilmemiz gerekiyor” diyor.
Morin, bu noktada şu 3 adımı öneriyor:
- Kendinizle güvendiğiniz bir arkadaşınızla konuşur gibi konuşun, ona olacağınız gibi gerçekçi ve şefkatli olun.
- Düşünceleriniz fazlasıyla karamsar ve işlevsiz hale geldiyse, kendinize zorluklarla mücadele edebilecek güce sahip olduğunuzu hatırlatan bir cevap verin.
- İşler daha fazla karışmadan zihninizi güçlendirin.
Morin, son olarak kuvvetli bir zihnin, kuvvetli bir bedene eşdeğer olduğunu vurguluyor ve durumu açıklıyor:
“Zihin kasımızı ona ihtiyacımız olana kadar çok fazla umursamayız. Kriz zamanları ise bu kası güçlendirmek için doğru zaman değildir. Fiziksel olarak güçlenmek için ağır bir obje kaldırmak zorunda kaldığınız ana kadar beklemek istemezsiniz değil mi? Bir koltuğu kaldırmadan hemen önce yapılan egzersizin faydası yoktur. Önemli olan düzenli olarak egzersiz yapmak, zorluklara her an hazırlıklı olmaktır. Zihin gücü de aynı mantıktadır. Özen gösterilen, üzerine çalışılan bir zihin zor zamanlarda sorun çıkarmaz, aksine kişiye yardımcı olur. Bu nedenle A-B-C formülünü uygulamak çok önemli, bu üç basamak zorluklarla mücadelenin kişiyi daha güçlü kıldığını anlamanın en güzel yolu.”
Yorum yapmak ister misin?