Moloz, inşaat, yıkım veya tadilat işlemleri sonucunda ortaya çıkan taş, tuğla, ahşap gibi atık malzemelerdir ve genellikle artık kullanılmayan yapı malzemesi olarak değerlendirilir.
Moloz, inşaat projeleri esnasında ortaya çıkan ve kullanım ömrünü tamamlayan, yapıdan arta kalan atık malzemeler olarak tanımlanabilir. Tarihsel olarak, molozun yapı sektörüyle iç içe olduğu görülür. Örneğin, antik dönemlerde yapılardan arta kalan taş ve kerpiç parçaları, yeni projelerde dolgu malzemesi olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise moloz, sürdürülebilir inşaat anlayışı çerçevesinde geri dönüşüm süreçlerine dahil edilebilir. Bu sayede, çevresel etkilerin azaltılması ve atıkların yeniden değerlendirilmesi sağlanmış olur. Ayrıca, moloz yönetimi konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır; bu yaklaşımlar arasında düzenli depolama, geri dönüşüm ve yeniden kullanım stratejileri yer almaktadır.
Moloz, modern inşaat süreçlerinde önemli bir yere sahiptir çünkü doğru yönetilmezse çevresel kirliliğe ve depolama sorunlarına yol açabilir. İnşaat sektörü, sürdürülebilirlik trendi ile birlikte moloz yönetimine daha fazla önem vermektedir. Etkili moloz yönetimi, maliyetleri düşürmeye, doğal kaynakların verimli kullanılmasına ve atık miktarının azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu da hem işletmeler hem de müşteriler için uzun vadeli avantajlar sunar. Ayrıca, molozun yeniden değerlendirilmesi, sektörün yenilik ve gelişim fırsatlarını artırabilir.
Bir şehirde eski bir okul binası, daha modern bir tesis inşa etmek amacıyla yıkılacaktır. Yıkım sonrası açığa çıkan molozlar, çevredeki bir geri dönüşüm tesisine taşınır. Bu tesis, molozları beton ve çakıl gibi malzemelere ayırır, ardından bu malzemeler yeni okulun temelinde dolgu malzemesi olarak kullanılır. Böylece maliyetler düşer, çevre korunur ve sürdürülebilirlik sağlanır.