SLA (Hizmet seviyesi anlaşması), hizmet sağlayıcı ve müşterisi arasında hizmetin ne şekilde sunulacağını ve hangi standartları karşılayacağını belirten bir sözleşmedir. Bu anlaşma sayesinde iki taraf da hizmet kalitesi ve kapasitesi üzerinde mutabık kalır, böylece beklenmedik sorunlarda yaşanabilecek anlaşmazlıklar minimize edilmiş olur.
SLA (Hizmet seviyesi anlaşması), öncelikle IT ve telekomünikasyon gibi sektörlerde ortaya çıkmış olan bir kavramdır. İnternetin yaygınlaşması ve online hizmetlerin artışı ile zamanla diğer sektörlerde de önem kazanmıştır. Tarihsel olarak, bu anlaşmalar müşterilerin alacakları hizmetin kalitesini öngörmelerine ve bu kalitenin bozulması durumunda karşılaşılacak sonuçları bilmesine olanak tanıyan bir araç olarak gelişmiştir. Günümüzde sektöre bağlı olarak bu SLA'lar farklı şekillerde yorumlanabilir; örneğin, bir yazılım hizmeti sağlayıcısı için SLA, hizmet kesinti sürelerini veya teknik destek yanıt sürelerini belirleyebilirken, lojistik sektöründe teslimat sürelerinin belirlenmesi gibi daha farklı hizmet kalemleri kapsanabilir. Önemli olan, SLA'nın hangi hizmetlerin hangi standartlara uyması gerektiğini açıkça belirtmesidir.
Modern satış süreçlerinde SLA, işletmelerin müşterilerine verdikleri sözlerin yazılı bir garantisi olduğu için çok önemli hale gelmiştir. Müşterilere hizmet kalitesini güvence altına alarak daha yüksek müşteri memnuniyeti sağlar. İşletmeler, SLA ile müşterilere hangi hizmet seviyelerini bekleyebileceklerini açıklayarak güven oluşturur, bu da müşteri sadakatinin artmasına yardımcı olur. Ayrıca, işletmeler herhangi bir hizmet aksaklığında hangi adımların atılacağını biliyor olur, böylece kesintisiz bir hizmet sağlama olasılığını artırırlar. Bu sayede müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) süreçleri iyileşebilir ve müşteri şikayetleri azalabilir.
Büyük bir e-ticaret platformu, bulut hizmeti sağlayıcısı ile bir SLA imzalar. Bu SLA, e-ticaret sitesinin sunucuları üzerinden alışveriş yapacak müşterilere yüzde 99,9 oranında erişim sürekliliği sağlayacağını ve herhangi bir arıza durumunda 15 dakika içinde müdahaleye başlanacağını garanti eder. Böylece, platform olası sorunlarda müşteri kayıplarını ve ticari risklerini minimize ederken, bulut çözümünü sağlayan firma da verdiği hizmetin kalitesini sürekli kontrol edebilir.