Gelir vergisi, bireylerin veya kurumların elde ettikleri gelir üzerinden devlete ödemekle yükümlü oldukları bir vergidir. Kazanç üzerinden hesaplandığı için çeşitli gelir seviyelerinde farklı oranlar uygulanabilir.
Gelir vergisi, tarihsel olarak birçok ülkede kamu hizmetlerinin finansmanında temel bir rol oynamaktadır. İlk olarak 18. yüzyılın sonlarında uygulanmaya başlanmıştır ve zamanla ülkeler arasında farklılık gösteren oranlar ve yöntemlerle bugünkü halini almıştır. Gelir vergisi iki temel kategoride ele alınır: kişisel gelir vergisi ve kurumlar vergisi. Kişisel gelir vergisi, bireylerin yıllık toplam gelirlerinden belirli bir oranda alınırken, kurumlar vergisi şirketlerin net kazançlarından alınır. Günümüzde birçok ülke, gelir vergilerini vatandaşlarının gelir seviyelerine göre progresif bir yapıda toplar. Yani, daha yüksek gelir elde edenler daha yüksek oranlarda vergilendirilir. Bu durum, vergi adaleti ve sosyal dengeyi sağlama amacı taşır.
Gelir vergisi, bir ülkenin bütçesinin önemli bir kısmını oluşturmakta ve kamu hizmetlerinin finansmanında kullanılmaktadır. Eğitime, sağlığa, altyapıya ve diğer kamu hizmetlerine yapılan harcamaların büyük kısmı gelir vergisinden elde edilen gelirle karşılanır. İşletmeler açısından bakıldığında, gelir vergisi stratejik planlamalarda dikkate alınan bir maliyet unsuru olup, maliyet yönetiminde önemli bir faktör olabilir. Ayrıca, vergi politikalarıyla devletler ekonomiyi canlandırabilir veya durgunluğu önleyebilir.
Bir birey, 2023 yılı boyunca çeşitli kaynaklardan toplam 150.000 TL gelir elde etmiştir. Türkiye'de gelir vergisi dilimleri %15 ile başlayıp, gelir miktarına göre %40'a kadar çıkmaktadır. Bu birey, yıllık gelirini beyan ederken vergi dilimlerine uygun olarak belirli oranlarda vergilendirilir. Bu süreç sonucunda birey, elde ettiği gelirin belirli bir yüzdesini devlete gelir vergisi olarak öder ve kalan kısmı kişisel harcamaları için kullanır.